Tanrı' yı en sevdiğim an: Dua etmesini yeni, hatta en yeni öğrendiğim zaman en çok istediğim şey bir saatti ve bu saatin bir modeli yoktu sadece koluma takabilmem yeterliydi. Bu isteğim için tanrıya başvurmam gerektiğini düşünüp dua ettim ve ertesi gün ayak kabılıkda ki 27 numara ayakkabılarımın için de dedemin, abdest almak için lavaboya giderken bıraktığı saatle karşılaştım ama ben saatin dedeme ait olduğunu bilmiyorum. işte o an tanrıyı en sevdiğim andı.
Tanrı' dan nefret ettiğim an: Artık saatim vardı ama zamanla yeni isteklerim olacaktı. oldu da... istediğim yeni şey bir bisikletti ve bunun için Tanrı' ya yeniden dua etmem gerekiyordu. ettim... ertesi gün uyanıp ayakkabılarımın içine baktığım da bir bisiklet yoktu. ayakkabılarımın bir bisiklet için küçük olduğunu tabiki akıl edebildim. 44 numaraydı, babamın ayakkabılarına baktığım zaman da istediğim şey orada değildi. O an Tanrı'dan nefret etmiştim. Akşam eve geldiğimde kolumdaki saatin dememe ait olduğu anlaşıldı aksi mümkün değildi çünkü... bunun açıklaamasını yapmak istediğim de bana dua etmesini öğreten ailemin tepkisi "Hassiktir lan ordan" olmuştu. Tanrı'dan nefret ettiğim ikinci andı ve bu andan sonrada hep nefret ettim kendisinden.