"tanrı yoksa yeryüzünde neden bu kadar kötülük var?" sorusunun cevabı tamamıyla insanları sorumlu kıldığı ve herkes bunda pay sahibi olduğu için, tanrıyı suçlayıp, kolaya kaçıp, sorumluluktan yırtmak isteyenlerin sorduğu sorudur. *
Hic bir sucu olmayan şengaldeki küçücük cocuklari susuzluk ve ölümle sınayan allah...
Hadi yetiskin insanlari siniyor diyelim el kadar cocukla ne alip veremedigi var? Baska isi yok mu bu allahin?
zeki birisi olsa böyle malca bişey sormaz, tanrı iyilik yapmak zorunda değil der, derki tanrı istese bizi karşısına alır it gibi acı çektirir, zorunluluğu yok onun.
''kuzey afrikada'ki zenci bir kadının fotoğrafıydı. korkunç bir kuraklık yaşıyorlardı. ve ölü bebeğini kucağında tutup, olabilecek en üzgün ifadeyle gökyüzüne bakıyordu. fotoğrafa baktım ve düşündüm;
bu kadının tek ihtiyacı olan şey yağmurken, merhametli ya da sevgi dolu bir tanrıya inanabilmek mümkün mü?'' (bkz: charles templeton)
tek istediği bir damla suydu. kafam karışık sözlük.
çağlar boyu felsefecilerin kafa yorduğu şey, kötülük problemi.
bu konuda gelinen son nokta şu şekildedir;
kötülük problemi asla formülmüze edilemez. ancak insanlar yaşam istekleriyle bu kötülüklere katlanabilirler. bunu ancak sanat, spor..ahlak ve sevgi gibi unsurlarla yapabilirler.
Adamın biri bir berbere gider, berber tıraş sırasında tanrı olsaydı dünyadaki kötülüklerin, açlığın ve savaslarin olmayacağını vs. Söyleyerek tanrının olmadığını iddia eder. Adam ses çıkarmaz, tıraş bitip dükkândan çıkar ve geri döner, biliyor musun der, berber diye birşey yok. Berber ise berberin olduğunu söyler bak ben berberin ve buradayım der, adam ise yolun karşısındaki saçı sakalı uzamış adamı göstererek eğer berber olsaydı bu adam olmazdı der. Berber ise o adam bana gelmiyorsa ben ne yapabilirim der. Adam son olarak evet dostum der tanrı var ve insanlar ona gitmiyorsa o ne yapsın.
Kötülükler tanrıdan kaynaklanmaz insandan kaynaklanır.
ernesto sabato, bununla ilgili "karanlıkların efendisi" kitabında şöyle yazar.
"kötülük ve karanlık, yeryüzüne egemen olmuştur. şeytan, tanrıyı yok edip o'nun yerine geçmiş ve dünyaya da tanrının şeytanı altettiği yalanını yaymıştır. böylece insanları, içinde yaşadığımız ürkütücü dünyanın sorumlusunun tanrı olduğuna inandırıp o'nu gözden düşürmüştür. yoksa o tanrı nasıl olur da milyonlarca insanın toplama kamplarında yakılmasına, hiroşima'da atom, vietnam'da napalm bombalarıyla ucubelere dönmesine, işkence tezgahlarında insanlıklarından çıkartılıp öldürülmesine izin verebilir ki?"
bütün bize öğretilenleri, ya da bildiğimizi sandığımız şeyleri bir an unutup, şu yukarıda yazan cümleleri, bir kez daha okuyalım ve üzerinde düşünelim. tanrı ile şeytan eğer gerçekten var iseler, içinde yaşadığımız dünya acaba hangisine daha yakın görünüyor, hangisine ait olabilir. insanoğluna, dediklerimi yapacaksın, seni ben yarattım, bana kulluk edeceksin, yoksa cehennemde yanarsın sözleriyle dolu teolojik metinler de acaba hangisinin ağzına ve mantığına daha yakın? ne dersiniz?