romantizm koyuyorum son yudumu kalmış viski bardağımın içine. hava biraz keskin biraz acı ve derin çizgiler barındırıyor.
ne tesadüf yağmurda yağıyor. barmen ne konuştuysak duymuyor bile, kulakları tıkanmış, kendiliğinden. yağmurun altında ıslanalım diyorum ruhlarımız arınsın. temizlenelim birlikte. saçlarımızı dağılsın, bozulsun. kıyafetlerimiz ıslansın. kabul etmese de götürüyorum elinden tutup.
çıkıyoruz kendi kral dairesine apartmanın son katına. aslında apartmanlara tamamen karşıyım ama yeri değil bırakın beni yazmalıyım. çıktık kafalarımız çakır keyf derler ya aynen öyle. gülüşmeler koridoru kaplıyor. zar zor açıyorum kapıyı, anahtarı deliğine sokmak bir on dakikamı alıyor.
arkamda bir melek gülüşüyor kendinle. cevapsız kahkahalar..
eve giriyoruz nihayet, gittiğimiz ilk yer yatak odası oluyor. gotik bir hava belli ediyor kendini. derin ve sert kırmızı çizgilerde hakim!
atıyorum meleği yatağı hayvanca değil ama usulca.. yavaşça kısa öpüşmeler ve bir yandan soyunuyoruz. sonunda iç çamaşırlarıyla bir hal alıyoruz, ve tangası çarpıyor gözüme ipinin kenarına bir tek gül sıkıştırıyorum ve ekliyorum:
"ya ne yapacağımı sandın ?"
Sonra sertçe bir kapı çarpması ve atlıyorum taksiye. Gidiyoruz bre! en uzağa gidiyoruz.