HERHALDE MAHARET BURADA...BiRiLERiMiZ DAHA ERKEN GÖRÜNTÜ ALABiLME YETiSiNE SAHiP....YILLAR ÖNCEKi BU YAZı GiBi...
"GERçEK YüZü GöRMEK"
RAHMETLi AHMET TANER KışLALı' NIN ORHAN PAMUK HAKKINDA 1999 YILINDA KALEME ALDIGI YAZı'dan ...
"BALO MASKESiZ OLSUN!"
Kimileri "ortaoyunu"nu maskeli balo ile karıştırıyor.
Ortaoyunu güldür güldür, bu güldürmüyor...
Maskeli balonun bir gizemi vardır, bu ise sadece çirkinlikleri gizliyor.
Kimileri maskelerin ardindaki gerçeği bilmiyor.
Kimileri ise bildiği halde susuyor.
Ya çıkar gereği... Ya da korkudan!
Balo maskesiz olmalı ki, kimin kiminle dans ettigi bilinsin...
Maskeler inmeli ki, o maskelerin ardındaki
suratları beğenmeyenler, aldatılmaktan kurtulsun!
Önce, bir romancımızın son kitabının 50 bin adet basıldığı yazıldı.
Arkasından kısa sürede 100 binlik bir satışın gerçekleştiği açıklandi.
Derken, çıktığı günden beri ikinci cumhuriyetçi çizgisini korumaya
özen gösteren Aktüel dergisi, romancıyı Türkiye'nin "bir numaralı aydını"
ilan etti.
Bu romancımızın adı Orhan Pamuk'tu!
Ben bu "Büyük" (!) yazarımızın bir romanını okumayı
denemiştim.
Başladığım şeyi bitirme konusundaki tüm inatçılığıma karşın,
bitirememiştim.
Ama "Kara Kitap" basında öylesine övüldü ki, ikinci bir deneye
girişmekten kendimi alamadim. Ve o çabamda da, daha yarıya gelmeden havlu
atmak durumunda kaldim.
Tahsin Yücel ve Emin Özdemir gibi, çok saydığım isimlerin bu yazarla
ilgili oldukça ağır eleştirilerini anımsadım. Ama beğenenlerin de "beğenme
hakkı "na saygı duydum.
Ta ki... Bir okurum "Kara Kitap"ta gizlenmiş bir bölüme dikkatimi
çekinceye kadar..."Çocukluğunda kız kardeşi ile tarlada karga
kovalayan sapık bir padişah" gibi bir anlatım vardı bu bölümde!
Prof. Çetin Yetkin yönetiminde, "Müdafaa-i Hukuk" adlı çok değerli
aylık bir dergi çıkıyor. ilginç bir rastlantı olarak, derginin Aralık 1998
sayısında, Prof. Fahir iz'in bir incelemesi yayımlandı: "O. Pamuk'taki
Atatürk Anlayışı..."
Meğer benim artık okumayı denemediğim kitaplarında daha neler varmış! işte birkaç örnek:
" Sonra kasaba alanına dolanı. Atatürk heykellerine sıçan güvercinleri ayıplar..."
"Atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına, cumhuriyeti emanet etmiş olmanın güveniyle gülümsüyordu..."
"Atatürk'ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük felaket olduğunu..."
"Sonra bir cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havasına girdiğimizi hatırlıyoruz..."
Sayın iz, 275 sayfalık bir kitapta, tam sekiz yerde ve " hiç
gerekmediği halde " Atatürk'e satasıldıgını saptamış.
şöyle diyor:
"Bunlar kitaptan çıkarılsa hiçbir şey değişmez.
Yalnız yazarın kimi ruhsal gereksinimleri tatmin edilmemiş olur!"
Kim bilir, belki de Orhan Pamuk'un " en birinci aydın" ilan edilmesinde,
bu incelemenin de büyük katkısı olmuştur!
Ben, inandıklarını açıkça savunanlara hep saygı duymuşumdur...
O düşüncelere karşı olsam bile!
Ama o yürekliliği gösteremeyip de bunu sinsice yapmaya çalısanlara...
oraya buraya "bit yeniği" sokuşturanlara... hep tiksinerek
bakmısımdır. Bunu hep zayıf bir kişiliğin, zavallı bir ruh halinin yansıması
olarak görmüşümdür.
Oyun maskesiz oynanmalıdır!
Çirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tüm " gerçek aydınlar" görev saymalıdır!
Ve de Pamuk adlı yazarı, isteyen okumalı, isteyen sevmelidir...
Ama ne oldugunu, kim olduğunu bilerek!..
Maskenin arkasındaki gerçek yüzü görerek!...
`tak etti canima bu maskeli balo
ve onun sahte yuzleri`
ataturk sayesinde o kitabi yazabilmis, konustugu dili bile ataturk'e borclu bir aydinadamin onun hakkinda boyle konusabilme curretini sorgulayan ahmet taner kislali hocamiz'in zat-i pek bi muhterem (!) hakkinda yazdigi yazi.
Milliyet'te yayınlanan baska bir yazıyı akla getiren yazı.
Melih Âşık - 23.Kasım 2006 Milliyet
Bizim Nobel'li!..
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk bir kitabında şöyle bir cümle yazmış:
"imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu." Profesör ilber Ortaylı bu tek cümleyi analiz ediyor:
"Bir kere namazın saati olmaz, vakti olur. Saat ayrı, vakit ayrı bir kavramdır. Camilerde balkon yoktur, minarenin şerefesi vardır. Ezanı da imam okumaz, müezzin okur, o da şerefeye çıkmaz, içeriden okur. Bu örnekle de sabittir ki kişiler kendi içinden çıktıkları toplumu bilmeden bir şeyler yapmaya çalıştıklarında doğru şeyler yapmazlar, yapamazlar."
değerlere bu kadar kıymet veren insanlar için (yazarlar, siyasetciler, sıradan vatandaşlar) günlük hayatlarında ne yapıyorlar, acaba hiç mi kimseyi kötülememişler? düşünceleri hiç kimseninkine aykırı düşmemiş mi? bu aykırı düşüncelere karşı düşünce özgürlüğüklerine dayanarak hiç birşey söylememişler mi? diye düşünmeden edemiyor insan.
her gün sokaklarda; tanrı, türkiye veya bu ülkede yaşayan türk vatandaşları hakkında kötü konuşan insanlar görülmekle birlikte bu insanlara kötü gözle bakıp; amerikaya , busha , bilem kime küfür eden insanların baş üstünde taşındığı görülmektedir. bu durum insanların çok istedikleri vazgeçilmez haklarından biri olan düşünce özgürlüğüne ters düşmez mi? isteyen istediğini söyler, söylemekte, yazmakta, çizmekte özgürdür. misal: atatürk ün ne kadar müthiş bir lider olduğunu ben de dahil herkes bilir. bu konuda bilgi sahibi hiç kimsenin ona bir laf söylememesi gerekir. ancak şu da bir gerçektir ki atatürk aşırı derecede alkol kullanmaktaydı ve hatta ölüm nedeni de buydu. herkes şimdi büyük ihtimalle o kadar yükü kaldırmak için haklı olarak kendini içkiye vermiştir diyebilir, ancak bu onun bir eksisi olması sonucunu değiştirmez. çünkü eğer ölmeseydi bu ülke için daha çok şey yapabilirdi. yani atatürk hakkındaki bu değerlendirmem babası alkol nedeniyle ölmüş küçük bir çocuğun duyguları kadar saf ve temizdir, yanlış anlaşılmasın. bunun gibi daha bir çok örnek verilebilir. kanımca insanlar konuştukları kişi veya şey ne kadar büyük ne kadar yüce bir varlık da olsa onunla ilgili düşüncelerini özgürce dile getirebilmelidir.
Murat bardakçının hürriyette yazdığı yazıyı bilebilseydi bu kadar bile ciddiye almazdı bu adamcığı. Zira orada pamukyan efendinin hırsızlamaları mevcut. Sayfalarca alıntı göstermeden kendisi yazmış gibi aktamış başka kitaplardan. Copy paste yapmış. Utanmadan ben yazdım demiş. Gerçi utanması olsa bu millete iftira eder miydi ?