tan olayı

entry1 galeri0
    1.
  1. bu olayın geçtiği 1945 yılında chp, çok partili demokrasiye geçiş kararı üzerindeydi. bu kararın alınmasında günün cumhurbaşkanı ismet inönü'nün ağırlığını koyduğunu biliyoruz; ama o da, yanındakiler de (yanındakilerin bir kısmı bu girişime kesin olarak karşıydılar) yapacakları işin anlamını tam olarak kavramış değillerdi: muhalefete, eleştiriye, yergiye dayanıksızlıklarının çok kısa süre içinde görünmesi bunu ispat eder. gerçi, çoğulcu demokrasiyi istiyorlardı, ama "istek" tek başına tarihin doğurucu güçlerinden değildir. çağ ve koşullar gerektirmeseydi, o "istek" gerçekleşemezdi. demokrasi için nelerin gerekli olduğu bilinmeli, bunların gerçekleştirilmesine girişilmeli idi.

    işte bunu ilk ortaya atan zekeriya sertel olmuştur. sade ve güçlü kalemiyle zekeriya sertel olmuştur. sertel, tan gazetesi'nde, tek parti ile bu toplumun artık yönetilemeyeceğini, değişiklik gerektiğini yazıyordu. yıkıma yaklaşan günlerde üç önemli başyazı yayımlandı. bunlardan birinde, beklenen değişikliğin o günkü anayasa ile yapılamayacağı, ikincisinde o günkü parlamento ile yapılamayacağı, üçüncüsünde o günkü chp ile yapılamayacağı anlatılıyordu. bu görüşlerin doğru olduğunu zaman göstermiştir.

    tan gazetesi'nin yıktırılmasını sadece bu üç yazıya bağlamak istediğim sanılmasın. sabiha sertel'in yazıları da gözönüne alınırsa, bu gazetede ortaya atılan düşünceleri, yöneticiler olağan görecek nitelikte değillerdi. bu yöneticilerin daha çokça deneylerden geçerek insan düşüncesinin dokunulmazlığına alışmaları gerekiyordu. böyle bir alışma yeterli miydi? değildi kuşkusuz, kamuoyu dabu bilinçte değilse, birtakım yöneticilerin iyi niyetleri de para etmezdi, çünkü toplumu kandırmak isteyenler kolayca başarıya erebilirlerdi. biri çıkıp da, "kalkın ey ehl-i vatan!" dedi mi, ayaklanacakların bulunduğuna inanıyor demekti. bugün o ayaklandırma sloganının unutulduğunu biliyorum, ama slogan dediğimiz nedir ki... yerine başkası bulunamaz mı? o zaman ilerlemeyi, slogandan slogana geçiş diye düşünmekte bir yanlışlık olmasa gerektir.

    o dönemde hükümetin, rejimin durumunu eleştiren bir de vatan gazetesi vardı; bu gazetenin başyazarı ahmet emin yalman liberal düşünceli biri idi ve gözüpek olarak tanınmıştı. ama tan'ın yıktırılmasından iki gün önce sabiha sertel'in "tan-vatan cephesi" başlıklı yazısı ahmet emin yalman'ı çok korkutmuş olmalı ki, vatan gazetesi ertesi gün "tan gazetesi ile hiçbir cephede birlik olmadığını" söyleyerek yaklaşan tehlikeden sıyrılmasını bildi. böylece yıkıcı kaba güç, onun gazetesi önünde sadece bir gösteri duruşu yapıp geçti.

    diyeceğim şu; 60 yıl önceki bu olayı bugünkü koşullar içinde anlamak açıklayabilmek bir bakıma olanaksızdır; ya da en azından çok güçtür. zekeriya sertel'in; bardağı taşıran yazıları şimdi okunsa "kalkın ey ehl-i vatan!" çağrısından coşarak tan'a saldıranların bağnazlıkları kişiyi şaşırtır. ne vardı onca kızıp köpürecek? solculuk mu?
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük