sözlükteki yorumlara bakarak izlemekten vazgeçtiğim film. şimdi de olumlu yorumlar duymaya başladım. bir film ya güzeldir, ya da değildir. herkesin aynı film hakkında farklı fikirler belirtmesi ne kadar acayip.
Güzel başlayan, her an farklı birşey olacakmış ve çağan ırmak bizi yine yerle bir edecekmiş gibi gelen ama ne yazıkki o vuruşu bir türlü yapamayan film. yerle bir edecekmiş derken salya sümük ağlatacak değil kastettiğim ıssız adam filminde; ıssız adam' ın melis birkan' dan ayrıldığı sahnedeki gibi belki. bir şey bekledik o bir şey gelmedi.
Başroldeki adamlar yerine yan rol adamlarının hastası olan bendeniz gürkan uygun' un oyunculuğuna bittim.Resmen döktürmüş memati. Tabiki sumru yavrucuk' u da es geçemeyiz.
Sıla'nın film müziğini yapmasıyla dikkatimi çekmeyi başarmış sinema filmidir.Güzeldir duyguludur her zaman ki gibi Çağan Irmak filmidir işte ağlatır ağlatıır.
filmin başında Temmuz' un köpeğini parka götürürken diledigi 3 şarkıdan 2. sini bilen varsa lütfen yardımcı olsun.. Onun dışında film çok güzeldi tam bir Çağan irmak filmi.
Kaliteli bir yapit olmuş ama ağlamadım . Oyunculuklar iyi senaryo iyi ama bir şey eksikti.
En çok son sahneyi beğendim ama.
Birde Aras Bulut -Kanki - diyip durmayaydı eyiydi.
iki tane engelli kardeşi olan biri olarak ısınamadığım filmdir. kötüleme gibi bir amacım yok ama güzel bir konu nasıl piç edilir sorusuna cevap niteliğinde bir film bence bu. abi bi kere duygusallık hiç yok ama yapmacıklık hat safhada. kolsuz bacaksız dostumuzun yumuşak dostumuza yaşama sevinci aşılaması doğru düzgün işlenseydi bari. yok ama oldu bittiye getirmeyi çok seviyoruz. zaten koduğumun ülkesinde güzel film nerdeyse hiç yapılmaz oldu artık. kırk yılın başı güzel bir konu bulup oldu bitti hadi sürelim sinemaya demeseler olmaz zaten. azıcık daha senaryo üzerinde oyunculuklar üzerinde kafa patlatılsa olmaz zaten. ıynemliyi kızlar seviyor zaten ne olursa olsun izlenir mantığı sezdim resmen. kötü değil ama çok basit olmuş bence.
bir şeye dikkat çekmeden edemeyeceğim. iki tane engelli kardeşim var. kendilerine maaş-yardım alabilmek için götümüz yırtıldı senelerdir. birisi şuan maaşa bağlandı yıllar sonra. yüzde yüz engelli yatalak kardeşim içinse siktiğimin devleti 8-9 senedir uğraştırıyor bizi. hatta serebral palsi tanılı olduğu halde siktiriboktan bir vasilik kararı için mahkeme "belki iyileşmiştir" diyerek(evet hakim bunu yüzümüze dedi) halihazırda olan sağlık kurulu raporumuzu beğenmedi de tekrar heyete gönderdi amk. ulan serebral palsi tedavi edilebiliyor da biz mi bilmiyoruz. neyse içimi döktüm yine. ulan filme bak, ibne oğlan alt tarafı devletin rehabilitasyon merkezleri olan engelliler merkezinden bir görevli güya ve baba siktiriboktan bir görevliden para istiyor. ertesi gün de çat çıkarıyor. şimdi ordan "ama şunu sattı bunu sattı" demesin kimse. ulan bu dünyanın hiç bir yerinde olmaz, hele hele türkiye gibi bir memelekette asla olamaz. adamlar bir maaş bağlayacaklar da evin var diye bağlamıyor. çadırda yaşa elin kolun kopsun öl geber öyle başvur belki veririz diyor. çağan ırmak hangi kafayla yazmış bunu amk.
açıkçası engellilerin işlendiği filmler acındırma açısından tutuyor. güzel malzeme sinema açısından. ama madem bu boku yiyorsun biraz sağlam araştır. git bir iki engelli ailesiyle tanış yemezler seni. sorunlarını dinle. merak etme senin filmindeki gibi kimse önüne gelenden para dilenmiyor. kaldı ki engelli anne ve babaları kolay kolay filmdeki zihniyette de olmaz. olamaz. o vicdanı anlayabilmek için engelli biriyle yaşayabilmek gerekir. ben ikisiyle yaşıyorum. neyse. böyle basit senaryolarla bile bir film tutuyorsa benim gibi basit bir insan bile bu ülkede para kazanır diye düşünmeye başladım. kardeşimin hayatını film yapmayı düşünüyorum da. eminim ki bundan bin kat sağlam birşey çıkacaktır ortaya.
engellilerin filmlere konu olmasına karşı değilim. aksine birçok engelli tipi var ve bunları sinema gibi büyük bir araçla engellilerden bi-haber insanlarla tanıştırabiliriz diye düşünüyorum. insanların yolda gördüğü her engelliye sokak köpeği gibi bakmalarından hep rahatsız olmuşumdur. yardımı geçtim engelliye engel olanlardan hep rahatsız olmuşumdur. engelliler bizden şevkat istemiyor.acımamızı hiç istemiyor. çünkü engelli olmak acınacak bir durum değil. kendisini eksik görmeyen bir insanı sen nasıl eksik görebilirsin ki. evet bazen az yada çok yardıma ihtiyaçları oluyorlar. yardım edebiliyorsan et. edemiyorsan öyle it gibi bakma. engellilerin en rahatsız olduğu durumdur bu. engelli bireyleri kendin gibi bir tam birey olarak gör. ona özel muamele yapma. bu gibi davranışlar hem engelli bireyi hem de ailesini üzüyor,eziyor. neyse bu gibi filmler gözlerimizden gizli birçok gerçekle tanıştırır bizi diye düşünüyorum. ama madem yapılıyor adam gibi yapılsın.
son olarak şunu da söyleyeyim. eğer bu filmi sevdiyseniz(benim de gözlerimin dolduğu anlar oldu elbet) size tavsiyem blacktir. bana göre bollywoodda yapılmış en büyük başyapıttır kendisi. film engelin engel olmadığını, isteyen herkesin birçok şeyi başarabileceğini anlatıyor. yaşama sevincinin kralını göreceksiniz filmde. belki de daha önce blacki izlediğim için, böylesine yüksek bir çıtayla tanıştığım için tamam mıyız bana vasat gelmiş olabilir.
edit-ekleme: filme dair tek sevdiğim şey, annenin davranışlarıydı. gerçekten engelli anne-babaları(çoğunlukla anneler) biraz sıyırıyor ister istemez. kendi annemden biliyorum. aslında asıl şevkate,desteğe ihtiyacı olanlar, asıl yalnızlık çekenler de onlar biliyor musunuz?
Valla millet bu film de ağlamış. Ben aşırı etkilendim tamam ama aglamadim. Sorun bende mi simdi?
Ama filme bayildim. Hatta anladım. Psikoloji ağırlıklı güzel film. Ajitasyon yok. Gerçekten alınması gereken mesaj var. Tamamız, tamam değiliz.
izlediğime pişman olduğum nadir filmlerden. Büyük beklenti içinde gitmiştim. Şimdi Adını duyunca bile aman sus hatırlatma diyesim geliyor karşımdakine. Özetlersek duygulandırmak için yapılmış komedi filmidir.
kinyas ve kayra unsuru için gidilip kinyas ve kayra konusunda büyük kazık yenilen film. ben de bir şey sandım. gündüz kuşağında böyle ajitasyon içeren tonla film dönüyor.