adamı piç gibi ortada bırakır. binbir zahmetle tanıdık birinin ev anahtarını ödünç çalıp, hatunu eve attıktan sonra, iki derin öpücüğün ardından ' ya doğru mu yapıyoruz acaba ' diye soran gözlerle karşılaşmak heves kırıcı. tabii halen kibarlığı elden bırakmamak gerek diye düşünüp canımın içi, böbeeem diye okşamak gerek diye düşünürsün ama nafile.. her şey kalır havada öylece.. o sana bakar, sen ona bakarsın..
durumu tersine çevirmek için kadının suyuna gidilir.* daha sonra, "evet ya haklısın aslında." denildikten sonra bu sefer kaçan taraf, yani kovalanan taraf durumuna terfi edersiniz. merak etmeyin aradan 5 bilemedin taş çatlasın yarım saat geçince (tabi bu arada boş durmayın, fazla abartmadan kelimelerle oynayarak tahrik etmeye devam edin)kendisi tekrardan yeşil ya da yeşili andıran bir ışık yakacaktır. ikinci atağa geçmenin tam vakti ama çaktırmadan. bu sefer de yemezse, "kusura bakma bir an seni öpmem gerekmiş gibi hissettim ama haklısın bence nişanlanmadan bunu yapmamalıyız" deyin ve olayın akışını seyredin. elininiz penisinizde bir şekilde odadan çıkmazsınız, merak etmeyin.
kararını vermiş olan kadının asla vazgeçmeyeceği gerçeğinden habersiz, ilk baştan kendi kendine gelin güvey olan, hayal alemde yaşayan kişinin şikayetidir.