Türkiye tarihindeki başarızılıkla sonuçlanmış iki darbenin mimarı kişidir.
ilk darbe girişiminde tüm tanklar ve harbiyeliler, meclisi ve bakanlıkları kuşatmış iken, ve çankaya köşkünü korumakla görevli binbaşınında en yakın arkadaşı olması sebebi ile kendi tarafında yer alıp, kendisine ettiği telefonda "genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar şu anda çankaya köşkünde emrim altındaki birliğin kontrolündedir. isterseniz hepsini tutuklatabilirim efendim" demesine karşılık, tutuklamtmayıp gitmelerine izin vererek mağlubiyeti kabullenmiş ve ismet inönü'ye büyük fırsat vermiştir.
ismet paşa'da askeri üstünlüğünü ve yüksek kişiğini kullanarak duruma el koymuş ve söz verdiği üzere talat aydemir ve yandaşlarını sadece emekliye sevketmiş, divan-ı harbe vermemiştir.
Emekliye sevk edildiği ilk gün eşine "bu iş burada bitmedi" demiş, ikinci darbenin sinyallerini vermiştir.
Harbiyelilerin, Adalet partisinin "aldanan harbiyeliler" sözüne istinaden, bir törende "harbiyeliler aldanmaz" yazılı bir çelenk bırakması, ve her izin günlerinde talat aydemir'in evinin önünden geçit töreni yaparak kendisini selamlamaları, talat aydemir'i yüreklendirmiş ve ikinci darbesi için kolları sıvamıştır.
Sivil olarak giriştiği ikinci darbesinde başarılı olmasın tamamen şom ağızlılığı sayesinde 27 mayıs'ın isyancı subayı alparslan türkeş tarafından balına engellenmiş, bu sefer iş ismet inönü'ye kalmadan genelkurmay başkanı cevdet sunay tarafından halledilmiştir.
ikinci darbe girişimi radyo evi baskını ile sınırlı kalmış ve radyonun tamamen genelkurmay başkanlığı eline geçmesinden sonra, talat aydemir ve yandaşları kaçmışlardır.
Yakalandığında ismet paşa tarafından yeniden affedileceği ümidi yazılarından anlaşılan yalnız albay, ismet paşa'nın infaz edin emri üzerine asılmıştır.
Asılmadan önce damadına verdiği vasiyet mektubunda, gönül verdiği ve hep yanında bulunan harbiyelilere yakın olmak için Harbiye bahçesine gömülmeyi istemiş ve mezar taşına da şu sözün yazılmasını rica etmiştir;
"Harbiyeliler aldanmaz"
inanarak baş koyduğu yolda insani zaaflarından dolayı başarısız olmuş idealist bir askerdi.
22 şubat 1962 ve 21 mayıs 1963 tarihlerinde 27 mayıs ihtilalinin pek işe yaramadığını görerek kendisine son derece bağlı harbiyeliler ve bir kısım subaylarla darbe girişimlerinde bulunmuş;ilk girişimi sonucunda sarı kart görmüş fakat nedense görevine devam ettirilmiş,ikincisi sonucunda asılmıştır.
onca harbiyeliyi peşinden sürükleyebildiğine göre çok etkileyici ve doğru bir insan olsa gerektir.giriştiği darbelere de centilmence darbeler denebilir çünkü olabildiğince kardeş kanı dökmeden uygulamaya çalışmış,fakat bu yüzden de başaramamıştır.
27 mayıs sonrası yine aynı filmlerin dönmesi sebebiyle bir nebze de olsa hak verdiğim kişidir,radikal bir değişim gerektiğini idrak etmiş;fakat kansız darbe yapmaya çalışınca başarısız olmuş,ölüme gitmiştir.
talat aydemir'in peşinden giden harbiyelilerin hepsinin okuldan atılması neticesinde o zamanlar 2 yıl olan harbiye 2 yıl mezun verememiştir. yıllar sonra bu durumun ceremesini çeken yaşar büyükanıt, ilker basbug sadece 2 yıl, ışık koşaner de 3 yıl genelkurmay başkanlığı yapmak zorunda kalmıştır. normal görev süresi 4 yıl olmasına rağmen bu 3 general 4 yıl o koltuğa yaş haddinden dolayı oturamayacaktır.
asıl rütbesi albay olmasına karşılık paşa olarak anılan ihtilalci paşa, iki başarısız darbe girişiminden sonra asılmıştır. ilk darbede köşktekileri içeri tıksaydı şu an daha aydın bir memlekette yaşayacağımız aşikardı.
kendisi 22 şubat 1962 ve 21 mayıs 1963 darbe girişimlerinde bulunmuştur.
her ne kadar türk ulusu adına yapıldığı söylense de, aslında bir
avuç emekli ve muvazzaf subayın askeri diktatörlük kurma hevesinden öte bir
anlam taşımamaktadır. bu yüzden yeterli desteği görememiştir. bu darbe girişimleri sonucunda idama mahkum edilen şahıstır.
isyancı bir subay, sen kim oluyorsunda millet iradesini ayaklar altına almaya kalkıyorsun ? ayrıca kelle almadan ihtilal yapılamayacağını kanıtlamıştır.
Başarılıydı çünkü Harbiyeli öğrenciler ona ölümüne bağlıydı. Şimdiki badem bıyıklı sünepeler gibi değildi.
Başarısızdı çünkü Türkiye de acımasız olmalıydı. O bütün natocu genarelleri tutuklamışken, ya da mgk toplantısında hepsini avucunun içine almışken, silahlarını verip bırakmayacaktı...
Az kişi bilir adını... Ama öz bilir. Başarsaydı belki de ikinci Mustafa Kemal bile olabilirdi kimse bilemez. Ne yazık ki tarihi öldürenler yazıyor. Ama Öldürenler de öldürülüyor ve onların yazdığı tarih yine silinip baştan yazılabiliniyor...