haksızlığa gelemeyen genelde ruhsal içten gelen hissiyattır. eğer ben bi kişiye kafayı takarsam sonu mahkeme dahil her naneyi yaparım hem de gözüm kırpmadan yaparım yeter ki x kişiye kafayı takim.
Aslında şöyle bir şey var. Mesela temizliğe takıntın var. Bu takıntı sürekli temizlik yapmaktan kaynaklı olmuyor. Eskiden ben öyle sanırdım. Ona iten düşünce tam olarak şu; "burayı temizledim, burası benim alanım,burası güvenli" bu güvenli ve kendi alanın düşüncesi tam bir bağımlılık yaratıyor. Sonuç olarak da daracık konfor ve kontrol alanın dışında kalan yerler eziyete dönüşmekte.
Gerekliyse bir uzmandan yardım alınmalı.
Geçen gün trt belgesel de bu konuya ilişkin belgesel izledim. Biri kadındı; spor yapma takıntısı vardı. Hemde çok çok ileri derecede idi. Diğeri ise bir erkekti; pislikten haz etmeyen birisiydi. Her saat duş alıyormuş ama nasıl duş almaksa her seferinde daha çok sabun şampuan kullanıyor. Her ikisinin takıntısı çok ciddi kötü seviyeye gelmişti. 2 terapist bu kişileri tedavi yoluyla iyileştirme programı hazırladı ve uygulamaya koyuldular. Takıntılarının üzerine giderek korkularıyla yüzleştirildiler ve sonuçlar mükemmeldi. Haftalar sonra iyileşmeye başladılar. Takıntılıkları azaldı ve normale döndüler.
Velhasıl, siz siz olun takıntılık yaratmayın hayatınızda. Yoksa ölüme kadar gider bu süreç ...
bu kadar boktan bir şey olamaz ya. huzursuz ve sıkıntılı hissettirir, ve takılan şey o kadar saçma ve değersizdir ki bu durum daha da koyar, bunun için mi o kadar kötü hissettim diye.
Beyni çok yoran davranış biçimi.
Bir telefon bekliyorum bugün öğlenden önce aramaları lazımdı. Ama aramadılar. istiyorum ki herkes mükemmel olsun. işini zamanında yapsın ama ne mümkün. Beynim birazdan kendini infilak edecek. Evet sorunluyum.
eğer hayatını etkileyecek boyuta ulaşmışsa herhangi bir davranış takıntı olmuştur. (bkz: okb)
bunun herhangi bir ilacı yok bana göre. psikiyatrlar genelde antidepresan verir. ama çözüm olmaz. en garantisi içindeki seni yönlendiren sesi dinlememek ve o eylemi yapmamak.
(bkz: kendimden biliyorum)
bir zamanlar bende de vardı, temizlik takıntısı olarak. çok şükür geçti ama hala tuvaletten sonra ayaklarımı yikiyorum oda zoruma gitmiyor. eskiden hep islak mendille geziyordum sürekli brbir yerleri siliyordum.
ve hasıl kelam; zordur takıntılı olmak. asla mutlu olmayacağımızı düşündürür. hiç gecmeyecekmiş gibi gelir ama geçiyor yani umursamamak lazım.
bir insanın hayatında başına gelebileceğin en en en kötü şeylerin başını çeker zannımca.
kimileri obsesif bozukluk olarak nitelendiriyor bu vahim durumu. yani ilaç yardımıyla hıyar gibi kişilere dönebiliyorsunuz isterseniz. yemeğini yiyen suyunu içen 80 yaşındaki insanlar gibi yani.
etkisi var mıdır bilmiyorum ama solak olmamın da verdiği çeşitli sorunlarla beraber gitgide hayatımı mahvediyor bu takıntı olayı. önceki yıllara göre çok daha fazla takıntılı olmaya başladım ve taktığım konuları günlerce düşünmekten yorulduğum bile oluyor. çözümü var mıdır ? bence sessiz sakin bir dağ evinde herkesten uzakta yaşamak. doğa ile iç içe tertemi hava ile sahte yüz ve kişiliklerden arınmış yemyeşil bir dağ evi.
he yoksa? psikiyatra gidip beni ve düşüncelerimi uyuşturmasından yana değilim. bana tam olarak takıntı yaptığım konuları dizginleyeceğimi garanti etse seve seve giderim ancak bütün beyim kimyalarımın amına koyarak bunu yapacağına inanmıyorum.