full time asparagas haber yapabilme ozelligine sahip,spor sayfasinda hergun fenerbahce ye bir dunya stari getiren gazete adi altinda ki gereksiz kagit parcasi.
yılı aylara, haftalara ve gunlere bolmus olan zaman gostergecidır. elektronık olabılecegı gıbı kagıt - kartona basılarak da hazırlanabılır. meshur takvımler, dıyanetın cıkardığı gun gun basılı olan duvar takvımı, pirelli tekvimi *, son olarak da uzerınde manzara, bebek, bortu bocegın oldugu takvımlerdır.
zaman kavramınının sayısal değerinin kağıda dökülmüş hali. şeklinde soğuk bi tanımlamayla geçmek vardı ama... anası satılası günlere atılan çiziklerden, saçakaltı bekleyişlere koparılan yapraklardan, buruşturulup atılan ölüm yıldönümlerinden bahsetmeden olmaz şimdi...ya da olur... bahsetmedim sayın, yok öyle birşey...
bir doğum kontrol yoludur. masrafsız, his kaybı yok, hem de %100 kesin olmadığı için heycanlı olur.
anlatayım;
kadının menstrual döngüsü ortalama 28 gün sürer. bu süre kadın adet kanamsı görmeye başlayınca başlar. 5 gün falan sürer. beşinci daha sonra yumurtalıklardan bi yumurta ayın şanslı yumurtası seçilip fallop tüplerine atılır. bu olay 18. günde falan olur. bu arada kadının hamile kalma şansı yoktur. yumurtalıkların içine girip yumurtayın dölleyecek sperm yoksa tabi sizde! evet bu dönemde çiftler herhangi bir korunma yöntemine başvurmadan rahatça ilişkiye girebilir. fakat bu dönemim bir kaç gün değişebildiğini ve spermin kadın vücudunda bi kaç gün yaşayabildiğini unutmamalıyız. yani toplamda bize on günlük bir süre kalıyor, rahatca at koşturabileceğimiz.
bu döneim bitmesi, yani gelişen yumurtanın fallop tüpüne atılması ile de en tehlikeli dönem başlar. yumurta beyaz atlı prensini beklemektedir. üç beş gün burada bekleyip vazgeçer ve uterusun iç tabkası ile birlikte atılır. yeni bir döngü başlar.
mühim bir not: aslında bu döngünün sonunda, fallopi tüpündeki yumurtanın uterusa geçip kanama ile atılmaya başlamasındance bi kaç günlük güvenli bir zaman dilimi daha var. ama sakın tutturmaya çalışmayın, sıçarsınız.
bir tane daha: bu bilgilere dayanılarak girilen ilişkilerden doğacak çocukları üstüme almam, piç kalır şerefsizim.
tmsf başkanı ahmet ertürk'ün açıklamalarına istinaden, eski genel yayın yönetmeni iskender baydar'ın medyatava'ya gönderdiği aşağıdaki mektupla yönetiminin neden tasfiye edildiğine dair kafalarda soru işaretleri bırakan gazetedir;
"TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ü NTV'de izlerken hayrete düştüm.
Ertürk ya yalan söylüyor ya da birileri onu bilerek yanlış yönlendiririyor.
Söylediklerini tek tek ele alalım.
- "Takvim'in tirajı düşüyordu" dedi.
YALAN.
TMSF'nin el koyduğu hafta Takvim'in ortalama günlük satışı 251 bindi. Bıraktığımızda 261 bin. Turgay Ciner'in emaneti olarak gördüğümüz gazeteyi TMSF sürecinde de aynı bakış açısıyla yönettik. Hiç tiraj sorunu yaşamadık. Aynı zaman diliminde Sabah 60 bin tiraj kaybetti. Ertürk herhalde Takvim ile Sabah'ı karıştırdı.
- "Biz sadece ekibin başındaki isimle yolumuzu ayıracaktık. Ama onlar 'Biz bir ekibiz' dediler. Bunun üzerine bütün ekibi işten çıkarttık" dedi.
YALAN.
Bunun olabilmesi için benim gönderilmem; ekibimin de ardımdan isyan bayrağı açması gerekirdi ki böyle bir şey olmadı. Karar kapalı kapılar ardında korkakça ve kalleşçe alındı. Arkadaşlarıma "devam etme" şansı tanınmadı.
Ben "yönetim kurulunun yetersizliğine" dikkati çekerek istifamı yolladım.
Arkadaşlarım işe iade davası açtı. Hepsi söke söke kazanacak. TMSF'nin yanlışı yüzünden çok ağır tazminat yükü oluşacak. Ayrıca iç hukuk yolları tüketildikten sonra bunun hesabı AiHM'de de sorulacak.
- "Takvim zarar ediyordu" dedi.
Söylediği tek doğru şey bu. Ama biz göreve 1 yıl önce geldik. Takvim 7-8 yıldır zarar ediyor.
Sebebi basit: Rekabet şartları gereği ürünün satış fiyatı, maliyetinin altında.
"Sayfa azaltmayı; haftasonu zam yapmayı" önerdik.
"Tiraj düşer; marka değeri zarar görür" diyerek reddettiler.
Toplam mesleki tecrübesi 137 yıl olan bir ekibi gönderirken marka değerini hiç düşünmediler.
Gelir-gider arasındaki farkın reklam geliriyle kapatılması gerekiyor.
Kapatılamıyor.
Kim kovuldu?
Gazeteciler.
Kim duruyor?
Reklam ekibi.
Bravo TeMeSeFe!!!
Sayın Turgay Ciner gazeteyi bize emanet ederken "Kalitesini ve etkinliğini arttırın. Gerisini düşünmeyin. Ben bu gazeteye yatırım yapacağım. 2010'da para kazanacağım" demişti. Biz bunu yaptık. Gazetecilerin bile bakmadığı bir gazeteyi konuşulur-tartışılır hale getirdik.
Etkinliği o kadar artmış ki seçime 2 hafta kala gazeteci kıyımı yapmak durumunda kaldılar.
Çünkü korktular.
- "Personel azaltarak tasarruf sağladık" dedi.
YALAN.
Takvim'in personel gideri tüm giderlerin sadece yüzde 15'i. Herkesi kovsan gazete gene kara geçemez.
Sanırım eşiyle şirket kasasından dizi setlerini dolaşan ya da otelde alem yapan kifayetsiz yöneticileri Ertürk'ü yanlış yönlendiriyor...
Ne demişler:
Keser döner sap döner; gün gelir hesap döner...
Çok az kaldı...
nazlı'yı sabah'a kaptırmış gazetedir. başlarını nazif okumuş'un çektiği bir sürü mhp goygoycusu yazara sahiptir. hele bir de hakkı yalçın diye ucubeleri vardır ki, aman allahım o ne yeteneksizlik, dedirten kişidir.
Bir kisi ya da bir olay bekleniyorsa üzerindeki rakamlara sürekli halka,çizik,karalama gibi sekiller çizilen ve bir türlü diger aya geçmeyen olusum...*
bitmiş güne atılan çiziklerde, kopan her yaprakta insana zamanın hızını ve acımasızlığını anımsatan ve sürekli değişime uğrayan zaman, sürekli değişen rakamlardır.
insana geçmişin mazisini sunarken, geleceğin endişesini yaşattırır.
ve bunu anlatan güzel bir şarkı vardır. gülay' ın kadife sesinden dinlenir. dinlenirken demlenir insan...
Takvimlerden haberin yok mu
Geçiyor yıllar
Bana küsmüş yüzüme gülmez
Zalim aynalar
Kimimiz yorgun,kimimiz vurgun,
Kimi isyankar
Acı gerçek bu ömrümüz bir su
Geçiyor yillar
Vakit geç olmuş dönülmez yolmuş
Yürek bin pişman
Bundan böyle bana meyler dost
Geceler düşman
Hani nerde beklenenler
Medet umdum senelerce
Anılar hep dolu dizgin
Bana hayır yok gecelerden
daha once yuzlerce sarki da oldugu gibi bu sarkidan sonra da anladim ki bu kadin* kesinlikle bu evrenden degil. baska bir boyutta yasiyor. boyle tv dizilerinde birkac sahne izliyor, sonra tak diye oylesine anlamli sozler iceren, nejla kizimizin adeta hikayesini yazan sarki yapiyor. sarkinin sozleri olay, girisi baska olay, tenor'un yorumu baska bir olay.
kac kez ustuste dinledigimi unuttum valla.