tüketim kültürünün öğesi olmuş kadındır. hiç şüphe yok ki, tüketim kültürü insanların elinde ne var ne yok almaya odaklanmıştır ve insanları borçlandırarak kendisini vazgeçilmez bir hale getirmeye çalışmaktadır. bunda kapitalizmin özendirici vahşeti kadar çevresel faktörler de sözkonusudur. insandaki sahip olma içgüdüsünü son derece iyi bir şekilde kullanabilen kapitalizmin insanlığa oynadığı en büyük oyunlardan biridir bu. oysa borçlar ödenemeyip icra kapıya dayandığında kapitalizm yine gözünün yaşına bakmayacak, evde ne var ne yok ise yok pahasına alıp götürecektir. o zaman gardroptaki taksitle alınan bir sürü giyecek onu kurtaramayacaktır.
uyanık olmalıdır, elimizde 5 kuruş bile olsa ona hakim olmalıdır. maalesef bu alemde söz hakkı güzel giysilere sahip olanda değil, parası cebinde olandadır.
ben kredi kartlarımı sıfırlayıp ondan sonra tamamiyle peşin alışverişe dönmeyi hedefliyorum. ekonomi konusunda birşeyler bildiğine inanan şahsım bile kapitalizmin bu oyunununa zaman zaman yenik düşmektedir.
en güzel alışveriş peşin alışveriştir. paran olursa cebinde, alışveriş merkezindeki en lüks mağazada bile pazarlık yapabiliyorsunuz. en kötü ihtimalle fiyatı düşürtemezseniz bile yanına eşantiyon birşeyler kopartabiliyorsunuz. ama kredi kartınızla yaptığınız alışverişlerde bu mümkün değildir, en fazla taksit sayısında +2, +3 falan daha fazla alırsınız, onu da zaten bankanız vermektedir ama satıcı size pazarlık falan yaparsınız diye söylememiştir.
bir de bu türlere eş erkekler vardır. karısının kredi kartına hiç borç ekstresi gelmediğini sanırlar. ödeme sözü verdikleri harcamayı yapar ve hafızalarını kaybederler.