tetaş elektronik 1998 yılında elektronik takograf atkg-1 üreterek faaliyetine başlamıştır. 2001 yılında ilk taksimetresi tk-1919 ile ilk kez ön paneli çıkartılabilen taksimetresiyi üretmiştir, 2003 yılında en-50148 avrupa standardında ilk taksimetre olan tk-1453 ü pazara sunmuştur. 2004 yılında otobüsler için işıklı yön levhası üreterek bu ürünü cezaire ihraç etmiştir. 2005 yılında ilk lcd grafik ekranlı thermal printerli elektronik takografı tk-452 yi pazara sunmuş 1 yıl sonra bu ürünü suriye ye ihraç etmiştir.eee tabi amerika da 2008 yılında avrupa ölçü aletleri yönetmeliğine uygun olan dikiz aynalı ilk taksimetre olan a1 modelini üretemiştir. sonuçta artık tüm taksilerde bu uygulama var. ama ben hala gözlerimi camın yansımasından, suratıma vuran taksimetreye sinir oluyorum.gözüme gözüme...
kaderleri hayatları boyunca belediye otobüslerinde ve dolmuşlarda sürünmek olan fakirlerin karşılaştığı şaşılıktır. paranız yoksa binmeyin, bu kadar basit lan.
şayet taksiye binince gözümü taksimetreden alamıyorum bir türlü , aha 20 kuruş daha attı lan diye heyecanlanıyorum içten içe , bir taraftan taksici muhabbet etmek istiyor konuşuyor , dinliyorum ama gözüm kafam herşeyim taksimetrede , sus lan diyorum içimden bi sus al işte 20 kuruş daha attı , o kadar strese giriyorum ki taksiden inince 100 tl uzatıp üstü kalsın amına koyim diyip koşarak uzaklaşıyorum oradan.
+ yürüyelim hayatım ya kim bilir taksi ne kadar tutar.
- gel gel bişey olmaz...taksi!
(taksiye binilir yol tarif edilir. arkada oturduğum için alttaki taksimetreye bakamam, yol boyu çatlarım. inmeye yakın öndeki erkek arkadaşım telefonunun takvimini açar 23ü gösterir. başlarım söylenmeye...)
+ nerden nereye geldik canıım ayıp ayıp bu kadar da değil artık. tabi dolana dolana gelirsek...
(araba durur durmaz atarım kendimi aşağıya. sevgilim verdiğim tepkiyi anlayamaz)
- ne oldu ya niye söylenip duruyorsun?
+ beş dakikalık yola 23 lira verilir mi ya insan yok der, çüş der ne biliyim...
- 23 lira verdiğimi de nerden çıkardın topu topu 8 lira verdim.
+ ama 23ü gösterince sen...
- aşkolsun ama çıkma yıldönümümüz bugün diye gösterdim..pes yani adama da o kadar söylendin..
+ hııı aşkım şey ben evde kutlayacaktım daa..bu sene unutursun sanmıştımm...pardon.*
yeni nesil taksilerimizdeki metre/fiyat ölçerin dikiz aynasında olmasını gözönünde bulundurursak daha elem bir şekle bürünür bu. ama taksici de biliyor sizin adeta ürkek bir tavşan gibi yolculuk boyunca tedirgin tedirgin metre/fiyat ölçerin kırmızı hanelerine baktığınızı. o yüzdendir ki rahat olunuz.
Feci bir duygudur. Evimle terminal arası genelde 50 ile 55 lira arası tutuyor. Ve bazen 55 lira vermek koyuyor açıkçası. Arkada oturuyor olmama rağmen kafayı uzatıp hep taksimetreye bakarken buluyorum kendimi. acı.
belki bayanlar biraz daha az yaşar. onlar arkada oturuyor. arkada görüş açısı zaten süper. ama erkekler istisnasız yaşamıştır bu feci durumu. bak samimi söylüyorum böyle bir acziyet yok. varsa da söylemeyin şimdi çok iddialı girdim zira. hele ki bir de cebinde olan para ile hedefin mesafesinin cebinden emeceği tutarın birbirine yakın olacağını tahminliyorsan bittin.
o anda ne keyifle etrafı seyreylemek şansın olur, ne cep telefonunla bir arkadaşını arayıp şen kahkahalar ata ata yolculuk etmek kalır, ne taksici ile iki lafın belini kırabilmek kalır. o anda matematikteki o meşhur "iki nokta arası" yalnızca ve yalnızca senin gözlerin ile taksimetre arasıdır. tüm yolculuk boyunca yapabildiğin tek şey, boyun ileriye doğru sabitken gözleri farkettirmeden sola kaydırı kaydırıvermektir. zombi gibi lan! "12,50 oldu... aha 12,80 oldu. nebçim artıo amk la bu! oha 13,10 oldu!" var mı lan böyle bir elem?
yalnızca şunu diyerek bitiriyorum. o sahneyi getirdin di mi gözünün önüne? hah! o anda güneşliğin orda bi gizli kamera olsa ve tüm dünyaya canlı yayın yapsa senin suratını, ama demeseler ki bu adam takside. nolur? lan bence en ez bi 29 kişi korkudan aklını yitirir. 6 kişi balkondan atlar amk!
