aynı kategoriye; minübüste indirileceği yeri 30 kere söyleyen ve sonunda şöför abiden azar işiten insanlari da eklemek isterim.
-şöför bey evladim beni hede bankasinin önünde indir yavrum, ben buralarin yabancisiyimda.
- tamam teyzecim daha var gelince indiririm
*10 dk sonra
- şöför oğlum beni hede bankasinin önünde indirirsin demi yavrum, kaybolurum ben sonra hastayim bik bik bik..
-tamam teyze daha var.
*inilecek yere yaklaştıktan sonra
-şöför beyy(bağırarak) geçmedik değilmi hede bankasini
- yaaa teyzecim aklimda , bir şeyi bin sefer söyletmeyin adama alla alla!?!!
elde bir yirmilik ve cepte bozuk paralar. mesafe az. başlarsın 1 tl leri saymaya. çaktırmadan da taksimetreye bakıp her artışta cepten yeni bir bozukluk eklersin.
sağda inerken de bozuklukları eline tutuşturuverirsin taksi soförünün elcağızına.
geçenlerde bir taksiciyle yaptığımız ropörtajda, bütün taksiciler tarafından fark edildiğini öğrendiğimiz eylem, meğer biz yıllarca taksici amcalar çakmıyor sanmışız, oysa onlar hep biliyor ve içten içe bize acıyorlarmış.
-süleyman seba spor salonuna abi
-dikilitaş yani
-evet
-abi bişey soracam, şimdi bu taksimetreye çaktırmadan bakmaya çalışanlar oluyor ya, anlıyomusunuz siz onları?
-tabii anlıyoruz abicim
-peki ne düşünüyosunuz abi o an
-acıyoruz ya, ulan adama bak parası yok heralde yazık diyoruz
-hmmm
-sizin gözlük onun için mi?
-ne abi?
-gözlüğü diyorum, taksimetreye baktıgınız anlaşılmasın diye mi takıyorsunuz?
-hahahahaha evet abi aynen öyle, neyse 5 tl oldu, biz şurda inelim....
bu bana lüks birader, kestirmeden gidelim diye bağırmaktır.
hey taksi diye el atıp da tıklım tıkış halk otobüsüne, kapıda sıkışan yolculara ıyy avam diye bakış atarken, nasıl gidiyorlar üst üste dercesine gözleri fal taşı gibi açarken hava binbeşyüz, cool adamsın ohh kebap sonra sürdüğün sefaya bedel biçilirken mesele mangıra gelince gözleri daldır geçecen bunu yüzde bakmama karizmasını görmek ister vatandaş.
(bkz: madem yüzme bilmiyordun neden çıktın ağaca)
daha filmin başında taksiciye "şuraya kadar gidicem 10 liraya atıver." diyebildiğin vakit artık çaktıra çaktıra da bakabilirsin. hatta canın sıkıldığında sık sık oraya bak böyle bi durumda.. bu sefer roller de değişir; taksici içinden "ulan ucuza götürüyoruz m.na koyim ya.. pis pis taksimetreye bakıyor it" diye söylenir. (ama tabii her zaman böyle anlaşmalar tutmayabiliyor, gidilecek istikamete göre değişir.)
taksiciye çaktırmamak pek mümkün değildir aslında. adam kaçın kurrası, daha taksiye el ettiğin anda çıkarıyor tüm dna haritanı. meslek yaşantısı boyunca bu tür eylem içine giren binlerce kişiyle karşılaştığı içindir ki, pek takmaz o anki halini. dolayısıyla çaktırmamaya kasmanın alemi yok pek. sonuçta yazılı olmayan bir sözleşme var aranızda. o seni istediğin yere götürerek hizmetini sunacak. sen de bu hizmetin karşılığını bir güzel ödeyeceksin. nereye kadar ödeyebiliyorsun, adam gece mi açmış, gündüz mü, tabi ki kontrol edilecek, bakılacak.
param olsun olmasın yaptığım eylemdir. şu dünyada milyoner olayım, taksiye bineyim yine de bakarım o taksimetreye. sanki bir sır gibi taksimetrenin nasıl ilerlediği söylenmez taksiciler tarafından. komplolar kurarım be muhterem... bi taksici öndeki arabayı sollamıyorsa, aha lan yavaş gidince çok yazıyor taksimetre, diye düşünürüm. başka bi taksici gaza basıp gidiyorsa, lan demek ki hızlı gidince çok yazıyormuş, diye düşünürüm. lanet olsun çözücem bu işi.
birincisi kendine ait, özel şöförlü veya değil, binek otomobili, cipi ya da honda r6'sı yoktur. ikincisi ise; taksiye verecek parasının dahi sınırlı olması durumu ile kendisini, kendisi gibi avam tabakaya dahil bir taksi şöförüne rezil edecek kadar düşmüş bir halde bulmasıdır. bu ve buna benzer fakir insanların bırak taksiye, bir özel halk otobüsüne, bir fniküler'e dahi binmeleri, gidecekleri mesefaye göre çakma konvers veyahut bir kösele ayakkabı tercihinde bulunarak yaya olarak seyretmeleri elzemken yanlıştır.
götü kınalı dünyanın, insan evladına zorla oynattığı, en zorlu sahnelerden biridir bu, kahramanımız, cebindeki parayı, kat edeceği yolu ve taksimetrenin kendisine sunacağı sürprizi, aynı anda hesaplamak zorundadır, çaktırmadan taksimetreyi kontrol edip, her an 'abi ben sağda ineyim' diyebilme potansiyeline sahip olmalıdır, gözleri ağrır yuvasında, bir o yana bir bu yana oynadığı için, türlü jestler ve mimiklerle, anlık doğaçlamalarla, şekilden şekile girip maymun olanları da vardır.
diyeceksin ki; 'lan tarram binme o zaman taksiye'
valla haklısın birader, taksi benim neyime ama usta bazen zke zke binmek gerekiyor ve nedense hep gece işim düşüyor mına godumun taksisine...
taksiciyi uyuz eden hareketlerden biri, paran yoksa binme, yok ucu ucuna yetecek diye endisen varsa, simdiye kadar 3-5 in hesabi icin kimin bogazini yapismisiz, sonra verirsin veya biz helal ederiz, sen arkana yaslan keyfine bak.
taksiye binmeden önce 'şurdan şuraya ne kadara götürürsün' diye sorup '15 ytl olur heralde fazla olursa fazlasını almayız eksik olursa onu ödersin taksimetreyi açalım da' gibi bir cevap aldıktan sonra gereği olmayan harekettir.
hesapta olmayan bir gecikme sonucunda, gecikilen yere düşündüğünden daha erken varmak isteyen insanın, çaresizce insafına kaldığı taksimetreye ter içindeki bakışıdır.
göz hizasında olsaydı yapılabilecek bir eylem olurdu. nitekim bırak göz ucunu parayı ödemek için eğilip şöförün ensesini öpmen gerekiyor. (bkz: paranla rezil olmak)
taksideyken, özellikle ilk kez gidilen bir yer ise, yolda sayısız defa yapılan eylem. hele bir de önde, şöförün yanında oturuluyorsa kafanızı kıpırdatmadan ne kadar yazdığına bakabilmek için belli bir seviye kasmak gerekmektedir.