istanbul dışında yaşayanlar için istanbul denildiğinde ilk akla gelen ve istanbul' un merkezidir çünkü taksim' de dev bir heykel vardır. şehirlerde heykel olan yer o şehirlerin merkezidir bu bilgiyle dolu istanbul dışında yaşayan insanlar doğal olarak istanbul' un merkezi taksim sanmaktadır ki ben 5 yıldır istanbul' da yaşadığım halde hala öyle sanmaktayım. istanbul' da mesela küçükçekmece de bir yerlerde yaşayan işyeri de o civarda olan biri için şehrin merkezi taksim midir ? hiç sanmam.
hayata bakış açılarının keskinleştiği, insanlar içi boşaltılmış fikirlerle nasıl birbirine düşürülür sorusuna gayet net bir cevap veren manzaralara şahit olduğumuz birkaç mekandan biri...
solcu olmak. ya da sağcı olmak. ya da bu iki gruba da dahil olmak istememek. ve bunun içinden çıkılmaz çelişkisi. beynimin kıvrımlarını zonklatacak kadar düşünmeme rağmen hiçbir şekilde anlamıyorum iki insanın biri sağcı biri solcu diye çatışmasını.
fikir ayrılıkları doğacaktır mutlaka birden fazla insanın olduğu her yerde olduğu gibi.
fakat anlayamadığım ülkenin ilerlemesi gerektiğini tamamen rafa kaldırıp (iki tarafın da bu ülke için iyi şeyler düşündüğünü varsayıp yola çıkıyorum); ülkeyi biz daha iyi ilerletiriz, sizin fikriniz faşistçe, siz dinsizsiniz, biz özgürlük, eşitlik istiyoruz, biz kültürel değerlerimize sahip çıkmak istiyoruz sloganlarıyla ülkenin avrupa da birçok devletin hayalini bile kuramayacağı genç kitlesini parçalara ayırmak ne kadar mantıklı. hangi tarafın isteklerine uyuyor bu durum. işçilerin, çiftçilerin, memurların, yöneticilerin ve diğerlerinin kardeşçe yaşayacağı bir ülke hayal etmek ve bunun için savaşmak kimsenin aklına gelmiyor mu?
1 mayıs gösterilerinin taksim'de yapılıp yapılmama konusuna gelince de benim ve benim gibi birçok insan için sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum. fakat taksim 77'deki kanlı olaylarda da ispatlandığı gibi her türlü saldırı ve provakasyona açıktır. taksim'de sendika liderlerinin bu kadar ısrar etmelerini anlayamıyorum. kendileri için bu kadar anlamlı olan bir gün yöneticilerle sidik yarışına döndürme, siyasi kararları etkileyebilecek güçleri olduğunu kanıtlama uğraşısına dönüştü. eğer bu kadar güçlüyseler, ssgss'nin geçmesine izin verdirmeseydiler ya. netice itibari ile 80'lere dönmek istemeyen bir genç olarak tüm işçilerimizin, sol görüşlü insanlarımızın kısaca 1 mayıs'ı kutlamak isteyen herkesin işçi bayramını kutluyorum.
taksim neresi? türkiye cumhuriyeti toprağı, vatan.
gitmek isteyen kimler(di)? türkiye cumhuriyeti vatandaşları, hadi gönlümüz hoş olsun, türk vatandaşları.
bu kimselerin katıksız hepsinin kıç cebinde bulunan cüzdanlarında pembe ya da mavi renkte diktörtgen biçiminde pvc kaplı bir kağıt var, nedir o? kafa kağıdı.
gidildikçe güzelleşen, güzelleştikçe sevilen, istanbul'lu olmayan birinin her metrekaresini öğrenmek için sık sık istanbul'a gelmesine sebep olacak kadar güzel semt.
istanbul gece hayatının kalbi olan yer. eski adı peradır. ama malesef artık eski tadı kalmamıştır. artık daha cok mafyaların hesaplaşmalarıyla, bar baskınlarıyla, gece hayatındaki düşen kalitesiyle anılmaktadır.
bu sene yılbaşı kutlamaları yapılmadığından dolayı istanbul'un muhteşem medeniyetinden, medeni insanlarından ve dünya şehri görüntülerinden mahrum kalacağımız meydandır. yazık olmuştur...
ilk aşkların mekanıdır.
ortaköy zübeyda hanım kız meslek lisesinin önünde elinde kutu ile bekleyen biri var.
birazdan sevgili çıkacak ve taksime gidilcek ahududulu dondurma yiyerek ve kahkaha atılarak arşınlanacak taksim, gerek istiklali ile gerek meydanı ile.
çok butik bir mekandır taksim. herzaman sevmiştir her renk vardır hip hop shopları gözdemdir. severim taksimi ama akşam 1 den sonra karanlık çöker korkulur. bundan 1 hafta önce tinerci alman adamı bıçakladı vakasından sonra tırsmadım diyemem.
özellikle hafta sonu akşamları amele kaynayan mekan. yanyana iki kız gördükleri zaman peşlerinde sırtlan gibi yürüyen, önlerini kesip teklif eden erkek görünümlü hayvanları gördükçe insan kendini sırf erkek olduğu için mahcup hissedebiliyor.