abartısız haftanın en az 4 günü buradaydık eskiden. caravan , katharsis , kemancı , dorock bar , pendor , pulp , line ,hayal kahvesi ,mojo , darkness, ekşi limon , küçük beyoğlu , pendor ,sinerji, haydar rock bar -daha aklıma gelmeyen bi sürü yer vardır -gibi bi sürü "rock" mekana ev sahipliği yapanı çok çok güzel bi yerdi .
para yoksa git abdullah sokağa veya odakule'nin otoparkına illa bi bira ısmarlayan olurdu.
gezi parkı olaylarının başlaması bitişin başlangıcı oldu. resmen bi'şeylerin öcü alındı buradan. kim haklı kim haksız muhabbeti yapmayacağım ama güzel şeyler alındı bizden. son halini görmek gerçekten çok üzücü , çok rahatsız ediyor insanı.
bizim için evimizden daha kıymetli olan bi yerdi lan burası. cebimizde 30 40 tl gibi bi parayla gidip biramızı içip yemeğimizi yiyip sarı dolmuşta uyuya uyuya geri döndüğümüz bi yerdi.
ilk kız arkadaşlarımız , ilk ayrılıklarımız , ilk konser deneyimlerimiz , ilk biralarımız hep ilklerimizi burada yaşadık.
tinerciyle iş adamını aynı sokakta denk getirip daha sonrasında muhabbet ettiren yerdi ya burası. nasıl oldu bu şekillere geldi gerçekten aklım almıyor.
Yılbaşı eğlencesiyle, bırakılmış bir avuç yeşillik alanıyla, sokak içkicisiyle, tehlikeli tipleriyle, yabancısıyla, Haklı haksız eylemcisiyle karışık ve kendine has bir mekandır.
Kelime olarak ise bölmek paylaşmak anlamına gelir.
genelde kalabalık olduğu için işim yoksa gitmeyi tercih etmem. tarihi binaları çok sevsem de kalabalık ortamlar beni rahatsız eder.
gittiğim zamanlarda da, istiklal caddesin de gezinen, dünyanın her yerinden gelmiş insan tipleriyle karşılaşırdım. dün akşam istiklal caddesinden geçmek zorunda kaldım. inanılmaz kalabalık. normalin çok çok üzerinde. insanların yanlarından geçiyorum istisnasız herkes arapça konuşuyor. ön yargılı olabileceğimi düşünerek, cadde üzerinde ilerlerken yanımdan geçen insanların konuşmalarını dinliyorum. inanılır gibi değil sanki arap şehirlerinden birindeyim. yüzünde kilo ile makyaj olan, dekolteli giyinmiş kadınlar bile arapça konuşuyor. bir orta doğu ülkesindeyim ama nerede?
bir an önce otobüs durağına gidip oradan çıkmak istedim. istiklal caddesinden meydana doğru ilerlerken elimden batma sinyali geldi. ne oluyor diye bakarken, yanından geçtiğim arap'ın tekinin sigarasına çarpmışım. sigarasının yanan ucunu dışarıya doğru tuttuğu için elimin üstü çarptı. arap ile göz göze geldik bir kaç saniye. kendime hakim oldum ve daha da hızlı adımlarla yürüdüm gittim.
taksimden ayrılırken aklımda bunca arap'ın ülkede nelere yol açabileceği ve elimde sigarasının yanığı vardı.
bu sabah, yanık daha da kötü bir hal almış. elimdeki yanık geçer belki ama, ülkeyi araplara peşkeş çekenlere oy verenlerin yaktığı ateş hiç geçmeyecek.
''Taksim ne demek? Paylaştırmak, dağıtmak demek. işte burası, istanbul'da yaşayan insanların taksim edildiği yerdir. insanlar bu meydandan sokaklara, semtlere, caddelere dağıtılırlar. Ayrıca burada sürekli bir pay alma durumu da söz konusudur. Yani istanbul'dan payına düşeni Taksim'de alırsın. Çünkü burada zevk, insan, uyuşturucu, kan, aşk, acı, akla gelen her şey taksim edilir. Hak edilen payların alındığı yer burasıdır. Tabii yapılan taksim bazen adaletli olmayabilir. Ama zaten meydanın adı sadece Taksim'dir. Adil Taksim Meydanı değil.''