feverandır, vücut dilinin kafi gelmediği vakitlerde, seni görüp hız kesmeyen, aracında müşteri olmayan taksiciye sesleniştir icabında.
filmlerde de görürüz hani. taksi görünür uzaktan. sokak köşesinde bekleyen kaldırır parmağı havaya, gerek varmış gibi seslenir:
- takssii!
bizde öyle mi ya? evin önüne duraktan çağırmadıysan tabii, çıkarsın yol kenarına beklersin kaldırımda, geçsin bir taksi diye. uzakta belirdi mi bir taksi, bir ayağını indirirsin kaldırımdan yola, eli kolu sallarsın seni farketsin diye. durduğunda da binmeden önce nedense eğilip önce taksinin içine bakanlar var ya bu ayrı bir başlıkta eşelenebilecek bir mevzu, neyse.
hakikaten ne diye seslenir insan " taksi" diye. hoş seslenenlerin haklarını yemeyelim belki görmedi sandın seni, yaz mevsimi taksinin camları açık. adam kolunu sarkıtmış camından dışarı, bari görmedi sesleneyim duysun paniği ile bağırdın öyle.
paldır küldür hareketleri seven bizler, çok farklı teknikler yaratırız bir şeyi belli edebilmek için. her birimizin teknikleri farklı olsa da istediğimizi başarırız sonunda da ama nedense benim aklıma filmlerdeki ince uzun kadınlar geliyor işte; krem rengi pardesusuyla, çantasında bir şeyler ararken son anda farkettiği taksiye işaret edip "taksi" diye seslenen o güzel kadınlar geliyor. ben taksi ardından elim kolum havada gıkım çıkmadan kan ter içinde koştuğumu bildiğim için özendiğim sakinlikte kadınlar bunlar.
ama bizde öyle mi ya? taksiciler cin gibi herifler. kendi özel aracına bineni görseler dahi basarlar kornaya. " abla taksi lazım mı" babında. sen eli kolu salladın, kaldırımdan yola fırladın, taksi sana doğru yaklaşırken bekleyemedin sen taksiye doğru koştun, şoför hala anlayamadı mı sandın? "takkssiii" diye bağırmakta neyin nesi?