taklit

    1.
  1. 21.
  2. aslının geçmişi. taklit olan bir şey bir gerçekliği canlandırmaya çalışır. o gerçeklik de asıl olarak bilinen şeye aittir. yani taklit bir alternatif sunar. bu haliyle de gerçekliği çürütüp onu bir sav yani doğru haline getirir.
    1 ...
  3. 3.
  4. 4.
  5. orijinal** olmayan ama ona benzetilmeye calısılan seye verilen ad
    1 ...
  6. 10.
  7. Şımarmak istedim, sıkılmıştım yetişkin numarası yapmaktan. Taklitlerle boğuşurken, nasıl oluyordu da asla kendimi taklit edemiyordum! Kurduğum sorumluluk sahibi cümleler anneminkine benziyordu. Öğrencilerimle konuştuğum ses; öğretmenlerimin didaktik, sıkıcı tonuna yaklaşıyordu. Odamda yalnız kaldığımda, kendi sesimi taklit edemiyordum.

    Gittikçe yapboz parçalarının aynılığına bürünüyoruz. Özgünlüğünü kaybeden genç nesil... Birbirine benzeyen giyimleriyle kızlar, "Benden adam olmaz" tavırlarıyla dikkat çekmek isteyen erkekler.
    Benim taklitlerim ideolojik olsa ve ben içimde büyütsem tavırlarımı. Taklidin sığ yanından eteğimi kurtarıp karşı kıyıya geçiyorum. Çiğliklerin içinde boğulanlara bir de buradan bakıyorum!
    1 ...
  8. 23.
  9. Üniversitelerde öyle seviyeye ulaşır ki asıl taklit edilen kişi olmaktan çıkıp kendi üst evreninin yansımasına dönüşen maymunsularımıza bir efendi haline gelir.
    1 ...
  10. 17.
  11. hiçbir taklit aslının yerini tutmaz. ne kadar benzerse benzesin taklit hep sahtedir, hep yapmacıktır.
    0 ...
  12. 24.
  13. bir şeyi örnek alarak aynısını yapmaya, yaptığı şeyi ona benzetmeye çalışmak.
    0 ...
  14. 12.
  15. Başkalarının ayakizinde yürümek, ve geride bir ayakizi bile bırakamamak.
    0 ...
  16. 16.
  17. işçiler ve formenler birgün mükerrer olmak isterler ama ben hergün mükerrer olmak zorundayım.*
    Michael Jordan
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük