my lover's got humour
she's the giggle at a funeral
knows everybody's disapproval
ı should've worshipped her sooner
ıf the heavens ever did speak
she is the last true mouthpiece
every sunday's getting more bleak
a fresh poison each week
'we were born sick,' you heard them say it
my church offers no absolution
she tells me 'worship in the bedroom'
the only heaven ı'll be sent to
ıs when ı'm alone with you
ı was born sick, but ı love it
command me to be well
amen. amen. amen
take me to church
ı'll worship like a dog at the shrine of your lies
ı'll tell you my sins and you can sharpen your knife
offer me that deathless death
good god, let me give you my life
ıf ı'm a pagan of the good times
my lover's the sunlight
to keep the goddess on my side
she demands a sacrifice
to drain the whole sea
get something shiny
something meaty for the main course
that's a fine looking high horse
what you got in the stable?
we've a lot of starving faithful
that looks tasty
that looks plenty
this is hungry work
no masters or kings when the ritual begins
there is no sweeter innocence than our gentle sin
ın the madness and soil of that sad earthly scene
only then ı am human
only then ı am clean
amen. amen. amen
klibi ile şarkı sözlerini bir arada dinlediğinde ağlayabilirsin bile. din ve toplumun genelinin eş cinselleri baskılaması ve hastalıklı olarak görmesi keskin ve parçalayıcı dilde anlatılmıştır. hozier'in şahane sesiyle dinlenesi...
Hakkında klibini izledikten sonra bile beni kiliseye götür diyo yaa bu gavur tipi din propagandası diye yorum yapan moron arkadaşlarım olan hozier şarkısı.
2014 ün belki de en iyisidir, church kısmının sembolik oluşu o kadar bariz ki, böyle şahane bi şarkıyı o yüzden harcamak cidden iyi müzikten anlamıyo olmak demektir. Bağıra çağıra söyleme isteği uyandıran şarkıdır.
amacı popüler olamaktan çok bir mesaj vermek olan şarkı. onlara! göre "afferin lan on numara iş yapmışsınız" durumu var ama işte allah katında bir şey değişmiyor maalesef. helak olan toplumlar acaba neden helak oldular. bu onların kitabında da yazıyor. hoş bir hak kitap var ama anlatmak için bu şekilde tabir etmeliyim.
sözleri çok manalı of of helal lan ne güzel yazmışlar, klip çevirmişler diyenler falan var. hani bir ara dalga geçilen bir hatun kişi vardı. yorumu capslere konu olmuştu hatırladınız mı. ben hatırlatayım;
hani sözleri bundan öteye gidememiş. aynı komik saptal duruma düşmüşler. kendilerini düşürmüşler daha doğrusu.
abi fıtrata aykırı olan bir şeyi zorla yapmak veya kendini öyle hissetmek allah karşısında düşülen nasıl acizce bir durumdur.
kendinize gelin!
Hozier efendinin şarkısındaki nakaratının kadim türkçesi aşağıdaki gibidir:
Beni kiliseye götür,
Yalanlarının mabedinde
(sadık) köpek gibi ibadet edeceğim,
Günahlarımı anlatacağım
(böylece) Ve sende bıçağını bileyebilirsin,
Ölümsüz ölüm (sonsuz yaşam) teklif et,
hayatımı sana vermeme izin ver...
sadece sözleri okuyunca yada sözleri bilmeden klibi izleyince tam anlaşılmayan bir şarkı. ikisini de bilince görülüyor ki kilisenin gay ilişkilere bakışını hicveden ve/veya ironiyi gösteren bir mesaj var. Sağlam Hristiyanlar kızmışlar tabi.
Bir ara sanki her dakika bu çalıyordu radyoda. insan bir süre sonra 'take me to church' diye bağırıyor.
Sevgilim neşelidir benim,
cenazede kıkırdar.
insanların bunu hoş karşılamadığını bilir,
Ona önceden ibadet etmeliydim.
Eğer Tanrı konuşuyor olsaydı,
son gerçek sözcü o olurdu.
Her Pazar biraz daha kasvetli oluyor,
Her hafta yeni bir zehir.
Onların 'biz hasta doğduk dediklerini duydun.
kilisem mutlakiyet vermiyor.
O, bana "yatak odanda ibadet et. diyor.
Gönderileceğim tek cennet,
seninle yalnız olduğum zamandır.
Hasta doğdum ben, fakat bunu seviyorum.
daha iyi olmamı emret bana.
amin. amin. amin.
beni kiliseye götür
yalanlarınızın tapınağında bir köpek gibi ibadet edeceğim.
size günahlarımdan bahsedeceğim, siz de bıçaklarınızı bileyleyebilirsiniz.
bana ölümsüz ölümü bahşedin.
yüce tanrım, hayatımı sana vereyim.
iyi zamanların bir paganı olsaydım,
sevgilim gün ışığı olurdu.
tanrıçayı yanımda tutmak için,
benden bir kurban isterdi.
tüm denizi kurutmak için,
ışıldayan bir şeyler al.
ana yemek için etli bir şeyler,
işte bu harika görünen bir gösteriş.
değişmeyen neyiniz var?
bizim doymak bilmeyen sadakatimiz var.
lezzetli görünen,
bereketli görünen,
bu bir açlık işidir.
ritüel başladığında hiç kral ve efendi olmayacak,
daha tatlı bir masumiyetimiz yok hoşgörülü günahımızdan başka,
bu üzgün dünyevi sahnenin toprağında ve deliliğinde.
işte o zaman ben insanım.
işte o zaman ben temizim.
amin. amin. amin.