yavşağın önde gideni, her türlü küfrü hakeden ibnetor.
mühendis edasıyla bindiğiniz tahterevallideki karizmanızın mına koyan, o güzelim ambiyansı bozan, hatta geleceğinizle oynayan arkadaş demeye bile bin şahit isteyen lanet herif.
düşünün lan, güvenmişsiniz arkadaşınıza. canınızı emanet etmişsiniz, yukarı çıkınca kendinizi kuş gibi hissetmişsiniz, titanik misali yere çakılışınızı hazırlayan ipne ise o an içinden ne hain planlar yapiyormuş. o an, işte o an. kıçınızın sert toprakla buluştuğu, oturduğunuz demirin kıçınızı zorladığı, hayattan koptuğunuz o an.
peki o ipnetor ne yapar? arkadaşı havada süzülürken, mutluluğun doruk noktalarına ulaşmışken, aniden iner ve kahkaha atar. gel de bu çocuğun ailesine, yakınlarına küfür etme. arkadaşıyla birlikte oluşturduğu ambiyansın değerini bilmek ve bu doğrultuda en üst seviyeye ulaştırmak yerine, yavşaklığın en güzel örneğini sergilemeyi yeğler. bunlar büyüyünce de, tam siz oturacakken, sandalyeyi altınızdan çekmeye yeltenen sevgi pıtırcığı, denyolar olur. daha çocukken bu durumun farkına vardım ve arkadaşlıklarımı buna göre belirledim. amına koyayım hepsinin diyebilmeyi çok istiyorum ama anılar, yaşanmışlıklar, buna engel oluyor. neticede çocukluk arkadaşı.
fizik kurallarını bilmeyen piçtir. o zmanlar çok ufağız babaannem kuzenimle bizi parka götürmüştü. bizimde yaşlar 8-9 civarı. parkta çılgın çılgın gezerken, demir kaydıraktan kayıp götümüzü yanarken birden dedik 'gel, taktirevalli* binelim'. neyse bindik, eğleniyoruz çok güzel bir şekilde. birde babaannemden bir çağrı geldi ' hadi gidiyoruz kalkın' diye. ben artık olayı nasıl ciddiye aldıysam kuzen havadayken ben koşarak kalktım taktirevalliden ama aklımda hiç bir art niyet yok tamamen safça hareket ettim. onun da benim gibi ineceğini gülerek babaannemin ellerine yapışarak evin yolunu tutucaz sanıyordum.
ancak öyle olmadı sözlük. kuzenim bir anda oturduğu yerden kaymış ve kafasını taktirevalli'nin ortasındaki demire vurmuştu. ne olduğunu anlamadan kuzeni aldılar kucağa bir taksi çevirip en yakın hastaneye götürdük. dikiş mikiş atıldı.
gerçi çevirdiğimiz o.ç taksici döşemelerim kan olur diye almamıştı bizi taksiye ama sağolsun çevredikelerin yoğun baskısı sonucu götürüldük.
En başta bunu yalnızca bir sevgi gösterisi mantığıyla icra eden, aslında hiç de kötü niyetli olmayan, ancak kelimenin tam anlamıyla bir geri zekalı olan çocuktur. Onun bir anda kendini yere atmasıyla, götünüzün hızla yere çarpması ve süt dişlerinizin birbirine çarpması bir olur. Akabinde ağızda hissedilmekte olan hafif bir kan tadı eşliğinde, o iyi niyetli ama gerizekalı çocuk, parkın içinde birkaç tur kovalandıktan sonra, o yaşlarda çabucak dağılıveren ve her ota boka kolayca kayıp gidebilen dikkat sayesinde, konu kendiliğinden kapanır. Ta ki bir sonraki tahterevalliye kadar..
Ha, bu arada bu çocuk, yıllarca aynı mahallede oturmanız halinde ilerde muhtemelen en yakın arkadaşınız olacak olan çocukla aynı kişidir. O yüzden sakın ha gerizekalı diye dışlamayın, sevin onu.
Bu arkadaş büyüdüğünde ev arkadaşlarına çaydanlık şakası da yapar, yastığın altına tırtıl da koyar. acaba bugün birşey yapacak mı diye tetikte durmanız gereken o arkadaş bu arkadaştır.
eylemi yapan arkadaşın yaşına bakarak değerlendirme yapılması makul durumdur. yaş aralığı 5 15 arası ise çocukluk denip geçilebilir. yalnız birazdan aktaracağım olaydaki arkadaşın yaşını, yirmi küsür yaşı baz alırsak mantıklı bir açıklama bulmak güçtür.
n.d: mağdur
d.a: mağdur eden
v.s: tanık (ben)
ve bir kaç arkadaş...
günlerden bir gün standart öğrenci evimde otururken sıkılıp bir kız arkadaşımı aradım. akyaka'dayız o bu şu var atla gel dedi. velhasıl tek gidersem sıkılırım bizim d.a ile u.a'yı da çağırayım karışık ortam olsun eğlenelim diye düşündüm ve arayıp onları da çağırdım. ve biz akyaka'ya vardık. kızlar bir apart kiralamış ve bahçesindeki salıncak, tahterevalli gibi extreme aletlerde doyasıya eğlenir bir vaziyetteydiler. biz de onlara katıldık, müthiş keyif alıyorduk çocuklar gibi şendik. sonrasında d.a tahterevallideki n.d'nin karşısına oturdu. bir d.a bir n.d gökyüzüne yükseliyor, umutlarına tutunuyor, yaşanmamış çocukluklarını doyasıya yaşıyorlardı. n.d'nin yüzündeki tebessüm metrelerce mesafeden fark edilecek durumdaydı. ta ki d.a hain planını gerçekleştirene kadar...
herkes eğlencenin doruklarına ulaşmışken d.a birden tahterevalliden atladı ve n.d kendisini bir anda yerde buldu. acı içinde kıvranıyor ve göz yaşlarına engel olamıyordu. hepimiz şoktaydık elimiz ayağımız dolanmış, beyinlerimiz vücudumaza komut veremeyecek duruma gelmişti. şokun etkisi geçtiği gibi n.d'nin başına toplandık, iyi olup olmadığını sorduk. n.d hem ağlıyor hem de d.a'ya sövüyordu ve haklıydı. öncelikle d.a'yı n.d'nin siniri geçene kadar ortamdan uzaklaşmasını sağladım. sonrasında n.d'yi sakinleştirdik ve d.a'yı çağırıp n.d'den özür dilemesini sağladık ve her şey tatlıya bağlandı ya da bağlanmadı ya da n.d hala d.a'ya büyük bir nefret besliyor. açıkçası n.d'nin d.a'ya karşı olan hislerini bilmiyorum. buradan n.d'ye sesleniyorum.
eğer hala d.a ya karşı bir sinirin bir öfken varsa, affet çocuğu zaman her şeyin ilacıdır.