Ne söylediğini, ne yazdığını çok iyi bilen kaliteli yazardır. Anlamlı ve uzun entryleri okunmaya değer olmakla birlikte hoş sohbeti, güzel kişiliği ve insana yakınlığı ile saygıyı hak etmiştir.*
nick altı saldırganlığım tuttu yine anasını satayım. sabahtır varmış gibi yapıp geri kaçan ve beni iş yeri tuvaletine mahkum eden şerefsiz kakanın da bunda etkisi var sanırsam.
dönelim yazarımıza. önce biraz övgü... durmaksızın kalitesizliğinden dem vurulan sözlüğe tabiri caizse ilaç gibi geldi arkadaş. olayları farklı açıdan değerlendirmesi, sözlükte klişeleşmiş olan sıradan espri formatının dışındaki mizah anlayışı, sözcüklere hakimeyeti falan filan. okutuyor yani kendisini bi şekilde. ailecek severek izliyoruz durumu kısaca.
evet, adam açtığı başlığın ilk entrysini gayet güzel giriyor. okuyoruz, sırıtıyoruz. aradan 2-3 saat geçiyor bir bakmışsın aynı başlık yine sol framde. kime ne yazmış diye aynı başlığa bir daha giriyorsun. aaaa o ne? yine aynı arkadaş, ikinci entrysini döşeyivermiş başlığa. bu ikinci enry de genelde basit bir diyalog ya da sıradan bi tanım şeklinde oluyor.
bunu yapmasının sebebi ilk entrysinin yeterince okunmadığını düşünmesi mi, yoksa oy kaygısı mı? merek ediyorum.
şayet bu iki şıktan biriyse, bu tür tribün olaylarına girmesine hiç gerek yok. zaten kendisinin ne yazdığına sözlüğe girince bakıyoruz. haa zaman zaman bir çoğumuz yapıyoruz başlık canlandırma işlemini. ama süreklileşince hoş olmuyor. ister istemez bi soğuma oluyor kendisine karşı.
neyse ben bir kez daha tuvalete uğruyayım. yapabilirsem silerim bu entryi, yapamazsam edit üstüne editler gelir.
düdüt: çok fena duyumlar aldım kendisi hakkında. doğruysa çok ayıp. evet, sıçamadım.
ilk olarak ahmet hamdi tanpınar'dan duyduğum ve sevdiğim bir kelime. hayal etmekten ya da canlandırmaktan daha geniş bir anlama sahip olduğunu düşünüyorum. insanın kendine özgü bir hayal alemi yaratmasını da içeriyor gibi. kardeşleri de var bunun:
(bkz: muhayyile)
(bkz: muhayyel)
her seferinde umarım kendi başlığıma yazdığım son entry olur diyorum ama sanırım bu mümkün değil. istemediğim bir şeyi, bazı eleştiriler yüzünden tekrar yapmak durumundayım. önce sözlükte yazdığım 2 ayı ve sözlükten ne anladığımı kısaca bi değerlendireyim:
sözlükteki ilk günlerimde sözlükte yıllar boyu yazacağımı düşünüyordum, günde en az 15-20 tane entry giriyordum ve bunlar hemen her konuyla ilgiliydi. ancak siyasi entrylerin ardından anladım ki bu sözlükte adam gibi bir şey tartışmak, konuşmak imkansız. sesi çok çıkanın üstünlük sağladığı bir linç kültürü var burada. e durum böyle olunca ben de siyasi içerikli entry girmeyi bıraktım. durduk yere cevap verip, entry editleyip sinir bozmanın anlamı yok. aynı şey futbol entrylerinde hatta günden entrylerinde de oldu. hemen tavır alma, kutuplara bölünme yani. oysa ben faşist diye nitelendirdiğim birisi hakkında bile (#4145646) gibi bir entry yazacak kadar konuyu ortak paydada buluşabilme zemininde ele almak isterim, karşımdakinden de bu tavrı beklerim. zaten bu ortam yoksa sabaha kadar yaz dur bi boka yaramaz. velhasıl kelam onları da yazmayı bıraktım. kala kala yazmaktan en çok zevk aldığı tespit entryleri kaldı.
bilenler bilirler günde artık 2 bilemedin 3 tane entry giriyorum. yazmışken de tam yazayım deyip özeniyorum, ortaya okunabilir güzel bir şey çıkarmak istiyorum ve hiç saklamanın anlamı yok bu entry okunsun istiyorum. beğenilsin ya da beğenilmesin, sadece okunsun. e açtığım başlıklar tamamen kendine özgü, yazdığım entry de uzun olduğu için zaten çok az kişi okuyor, altına entry vs. de girilip göz önünde kalmıyor. dolayısıyla o başlık okunmadan görünmeden kayboluyor. karşılığında olumlu ya da olumsuz bir eleştiri almadığım bir şeyi de yazmak istemiyorum. hatta yazarların çoğunun da bu fikirde olduğunu düşünüyorum. amme hizmeti için ya da mecburi görev icabı entry giren yok heralde sözlükte.
ve baştaki noktaya geleyim. ben sözlükten ne anlıyorum? kimilerine garip gelecek başka yaptıklarım da var. hiç bir yazarın başlığının altına onu kötüleyen ya da eleştiren bir entry girmemek gibi. çok gerekirse mesaj atıyorum, eksi oy da kullanmıyorum. yazabiliyosan daha iyisini yaz diye düşünürüm. bir sözlük yazarlığından anladığım genel ortalamaya uymayınca haliyle başta dediğim yıllarca kalma düşüncem zamanla 6-7 aya kadar indi. heralde bu sürede yazabileceğim tespit entrysi de kalmaz. zaten bütün gün girdiğim entry sayısı "2" anasını satayım.
en son bu eleştirilerle gelen başka bir olay daha var. hakkımda bazı duyumlar varmış, doğruysa çok ayıpmış. e bilader söyle de herkes bilsin. burada amaç nedir? mesaj atıp kendisine durumu da açıkladım ama o düdüt hala orada duruyor. madem iyi niyetli bir eleştiri yapıyorum diyorsun, milletin kafasını neden karıştırıyorsun, sıçamadığın için mi? bahsedilen olay da 2 gün çaylak kalmama neden olan bir olay. bir arkadaşımla kimi zaman aynı ip den sözlüğe bağlanıyoruz. ancak ben mevzuatı bilmediğim için durumu moderasyona bildirmedim. işin doğrusunu öğrenince bir derdim var bölümünden yazdım ve sorun halloldu. 2 hesap da normale döndü. ama ne dedikodu ağıymış ki daha önce hiç konuşmadığım bir yazarın bile kulağına gelmiş, hayret!
bundan sonra da kaldığım süre içinde aynı tavrımı sürdüreceğim. zaten artık sözlüklükten çıkıp foruma dönmüş bir yeri de bu kadar ciddiye almanın, sinirlenmenin, ayar verme çabasına bürünmenin bence bir anlamı yok. yine entry gireceğim, isteyen kötüler isteyen artılar. hala yazmaktan ve yazdıklarımın bazı yazarlarca beğenildiğini bilmekten sevinç duyuyorum. durum bundan ibarettir.
nick altı delikanlıların yazıp yazıp kaçmasından rahatsız olan yazar.
benim bir sözlükte yazmaktan anladığım şeyler biraz farklı. ben buraya mahalle kavgası yapmak için değil, yazmak için geldim. en net haliyle yazmak için. + oy tuşundan başka oylama butonu kullanmıyorum. sevmediğim bir yazarın altına bir şeyler çiziktirip delikanlılık, ukalalık taslamam, bana yapanların da gidip nick altına döşenmem. çünkü böyle çocukca saldırmaya kalkanları ciddiye almam. tepinsin dursun.
şu an bile şu açıklamayı yapmaktan dolayı rahatsızım. beni az çok takip eden 5-10 yazara, adımın altında bu tür entryler okutmaktan rahatsızım. ama bazen bu kelek kavunlar o kadar yanlış yönlendirici olabiliyor ki, savunma yapmak zorunlu oluyor.
nedir sizin derdiniz? hem doğru düzgün entry girmezsiniz, bütün entryleriniz küfürlerden, bakınızlardan, tek cümlelik dandik saptamalardan oluşur, hem de başka yazarları, iyi yazar olmamakla suçlarsınız. eğer gerçketen de yazdıklarımdan rahatsız olduğunuz bir durum varsa mesaj atın mesela. hiç üşenmem cevaplarım. sözlükte yazmaktan zevk aldığım sürece de yaparım bunu. ama bu kadar terbiyesizce bir kafayla, sağa sola sataşmaya devam ederseniz ne sözlükte, ne de hayatta ciddiye alınmazsınız. sizin her dediğinize düşünmeden destek veren bir kaç kelek kavunla beraber birbirinizi tatmin edersiniz o kadar.
umarım kendi başlığım altına bir daha böyle şeyler yazmak durmunda kalmam. kusura bakmayın.