Az önce anladığım kadarıyla küçükken farkında olmadan yapıyormuşum ben bunu.
Kuzenime attığım uçan tekmeler 3 puanlıktı kesin. Ama çok dayak yedim onu da soyleyim. Saçımı falan çekiyordu ayı.
karateyle kıyaslandığında daha çok zarar veren spor. müsabakalarının ise estetik görünmemesi de bir eksi. ama ikisi farklı sporlar ve tabi ki iki sporun maçlarını da izlemeyi seviyorum. puanlar ve kurallar birbirine yakın. üstelik erkek gibi davranmadığınız sürece bu savunma sporlarını yaptığınızda kimse size, "erkek fatma" demiyor.
öncelikle bilinenin aksine zıplamanın çok ama çok tehlikeli olduğu bir spor dalı ayaklarınızı yerden nadiren kesmelisiniz onun dışında devamlı dans eder gibi hareket etmek gerekir. zıplayanlar genelde tekmeyi yiyip 3 metre savrulduktan sonra da bi daha zıplamazlar. her neyse. öte yandan gayet estetik ve güç gerektirmeyen bi spordur estetik değil diyenler tornado kick yazıp bakabilirler. kas yapmaktan ziyade var olandan maksimum verim almaya odaklandırır. bir sanattır spor olduğu kadar hareketlerde mükemmelliği amaçlar kick box ve türevleri sporlar iğrenç ve anlamsız bi o kadardı hayvani gelir bu sporla gerçekten uğraşanlara.
gelelim bu kadar tanımdan sonra yazarın içini boşaltmasına,
2012 londra olimpiyatları ile taekwon-do cumuz servet tazegül altın madalya kazandı işin açıkcası ne kadar sevindiysem bi o kadar da kıskandım niye diye soracak olursanız bu spora başladığımda daha okula bile gitmiyordum. bırakmak zorunda kaldığım vakit 14 yaşındaydım. askeri lisede taekwon-do hayallerimi bi kenara bırakmak zorunda bırakıldım mınısiktimin orospu çocuğu bi beden eğitimi hocası üsteğmen yüzünden. oysa çok iyiydim samimiyetimle söylüyorum iyiydim. belki teknik anlamda eksiklerim vardı ama daha 14 yaşındaydım gerek solak oluşum gerek müsabakalarda agresifliğim beni iyi yerlere getirebilirdi. belki o olimpiyatlarda bende olabilirdim. tabii hayatımda 4 sene ızdırap çektiren orospu çocuğu o üsteğmen olmasaydı. doboglarım kırmızı dhee lerim duruyor. tekrar başlamak için çok mu geç bilmiyorum. zira 21 yaşındayım. hayata küfrediyorum.
ruh saülıüına bağlı hayata dair kompilikasyonları en az hasarla atlatmaya yarayan ve doğru olanı berrakça görmeyi kolaylaştıran zihin açıcı savunma sanatıdır.
Savunma sporu olarak geçer ama tamamen saldırı vardır. yumruk yoktur nerdeyse. dışarda hiç bir işe yaramaz. gerçek anlamıyla sanat istiyorsanız (bkz: wing tsun).
Eğitimini gördüğüm spor dalıdır. Sarı yeşil kuşakta kaldım ama... Bu sporda bacak çok kullanılır kollar sadece gelecek darbeleri önlemek içindir. Tekme atarker KiYAAA! diye bağırabilirsiniz.
7 yaşlarında falandım. beyaz kuşaktayken kum torbasına vuruyordum, sonra bir sarı kuşak gelip sen kimsin de torbaya vurursun dedi, ben de çenesine bir high kick atıp yere yıkmıştım. Sonra annesi geldi ben çocuğumu dayak yemeye mi yolluyorum diyerek aldı. Beni de attılar. Tekvando güzeldir. sakin durmayı öğretir.
poomse'yi anlatmak için akla karayı seçtirir. En sonunda bir şekilde anlatsan da insanlar kolay olduğunu düşünür ve saygı duymaz. Oysa ki poomse müsabakasına siyah kuşak olmayan katılamaz bile. Zordur, emek ister. Bir anlık heyecan tüm senenin çabasını alır götürür. Kolunu olması gerekenden azcık farklı bir açıda tut bakalım ya da sağ tarafa attığın tekme sol tarafa attığın tekmeyi tutmasın. Hemen puanından gider. Takım poomsesinde senkronizasyon çok önemlidir ki millet olarak bu konuda çok başarılı değiliz misal dans konusunda. (Biri bir hareketi yaparken diğeri başka bir hareketi yapar ) Ama bir poomse sampiyonasında 3 kişinin aynı anda hareket edip tek kişi gibi görünmesi çok sık rastlanan bir durumdur.
kore kökenli, çıplak el ve ayakla yapılan savunma sporudur.
Taekwondo kelimesi, Korece Tae, Kwon ve Do kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur.
korece :
tae : tekme kwon: yumruk do : iyilik, güzellik, disiplin ve düzen gibi erdemlere gidilen yol anlamına gelir.
beyaz, sarı, yeşil, mavi, kırmızı, siyah renklerde kuşak sıralamaları vardır. her iki kuşak arasında da bir ara kuşak vardır. bu kuşak, öncesindeki ve sonrasındaki kuşakların rengiyle anılır.
Temizlik, saflık, hiçbir zararı olamayan, masumiyet gibi anlama gelir. Taekwondoya ilk başlayan ve taekwondo hakkında hiç bir ön bilgisi olmayan sporcular takarlar.
Kök salmak anlamındadır. Yere atılan tohum nasıl bir süre sonra sürgün verir kök salar ve dünyaya merhaba derse. Sarı kemere geçen bir sporcu da artık taekwondo dünyasına kök salmıştır. Prensiplerini öğrenmiş ve gelişmeye hazır duruma gelmiş demektir.
Göğe erişmek anlamındadır. Sürgün veren ağaç nasıl bir süre sonra gelişimi tamamlar ve uzayıp görkemli bir ağaç olursa, taekwondocuda artık gelişimini tamamlamış, temel teknikleri öğrenmiş yavaş yavaş olgunlaşmaya başlamıştır.
Güneş'e yaklaşmak anlamındadır. Kişi artık Taekwondo özüne sahip, gerekirse tehlikeli olabilecek yapıya sahiptir. Kırmızı kemerdeki bir taekwondocu artık dikkate alınacak bir yapıya sahiptir. Kendisine saldıran rakiplerini uyaran ama ikazını dinlemeyip üzerine gelen muhaliflerini kolayca berteraf edecek yapıdadır.
Olgunluk anlamına gelir. Kişi güneşin ardındaki karanlığa ulaşmıştır. Olgun bir ruha, gelişkin bir fiziğe ve tekniklerde ustalığa sahiptir. Gerçek Taekwondonun başladığı noktadır. Kişi tohum olur, tekrar toprağa döner. Beyazın tam zıddıdır. Taekwondoda olgunluğu ve profosyonelliği temsil eder. Teklikelerden çekinmez ve korku bilmez bir karakter yapısını içerir. Siyah kemer takınan sporcu hem fizikman mükemmel bir estetiğe ve ruh hali olarak toplum ahlak kurallarının zirvesinde bir kişiliğe ulaşmış demektir.
alıntıdır.
bir arkadaşın tavsiyesi ile yapmaya başladığım, insanın stresini alan, vücudu çok güzel sıkılaştıran ve en güzeli insanın kendini savunabilmesini sağlayan enfes bir spor dalıdır.