1980 ihtilali sonrası ülkücü grup içerisindeki kişilerin ve ülkücü grubun içerisinde olduğu düşünülen kişilerin bu suclarından dolayı kendilerine uygun görülen ikametgah yerleri, hücreleridir. adından da anlaşılacağı uzere boyutları ve imkanları bir mahkum için yetersizdir. nedense pek bahsedilmeyen ihtilal terimlerindendir.
kullanımları 1944 döneminde başlar. Nihal atsız a yönelik turancılık davasında işkence odaları olarak görev yapar. odalar son derece ufak hücrelerdir. yatmak imkansızdır sadece çömelir halde durabilirsiniz.
çok uzun müddet mahkumlar buralarda tutulurlar. bir çok teftiş sırasında kamufle edilmişlerdir.
üst kısmında çok şiddetli lambalar mevcuttur. çok güçlü ışık ve ısı veriri. ısı ışıma ile başın üst kısmına temas eder. bir müddet sonra baygınlık oluşur, kornea bölgesi zarar görür( sonucu körlüktür )
1940'lı yıllarda , istanbul emniyet müdürlüğünün sansaryan han'daki siyasi şubesinin karşısında bulunan özel işkence odalarıdır. ayrıca 1990'lı yıllarda eskişehir özel tip cezaevi'nde de hücre tipiyle yeniden düzenlenen odalar aynı isimle anılmaktadır.tabutluklar, 20 ekim 1991 seçimlerinden sonra iktidara geçen dyp ve sdhp 'nin kurduğu koalisyon hükümetince kapatılmıştır.
eskiden* uygulanan bir işkence yöntemine verilen isim. kişi sadece bir insanın ayakta durabileceği kadar genişlikte bir odaya kilitlenirmiş. tepede belli aralıklarla yanıp sönen bir lamba bulunurmuş. bir zifiri karanlık, bir gözü acıtacak kadar çok aydınlık, bir karanlık, bir aydınlık... insanlar orda günlerce bekletilirlermiş. aç, susuz günlerce ayakta bekletilmek... ellerini kollarını rahatça hareket ettiremicek olmanın yarattığı nahoş duygu da cabası...* tabuttan çıkarıldığında aklını kaçıranlar olurmuş, yüzü sürekli lambanın ritminde kırpılanlar... akla gelebilecek en acımasız işkencelerden biri.
devletin vatansever evlatlarına reva gördüğü işkence yöntemi.
vatan uğruna herşeyden vazgeçen gençler vakti zamanında tabutluklarda işkence görürken, şimdinin bölücü şerefsizleri koğuşlarının metrekaresi üzerinden insan hakları polemiği yapmakta.
1944 de türkçü aydınlara reva görülen işkence odalarıdır. oda değil aslında, kişinin ayakta bileklerinden zincirli bir şekilde durabileceği bir şey işte!
şimdi birazdan yapacağım türden bir mukayese ne denli doğru olacak onu bilemem de, her haltın hesabının sorulduğu bir dönemde, geçmişe yönelik yanlışların çarşaf çarşaf yazılıp çizildiği bir dönemde, tabutluk denen işkence odalarından neden kimsenin haberi olmaz? illa solcu mu olmak gerekir?
yazılıp çizilip hesap sorulmasını geçtim -ki hiçbir zaman böyle bir intikam içinde olmamıştır türkçüler- ulan bir bilen, duyanda mı olmaz?
her zaman gurur duyduğum türkçü aydınlar, başta ''reha oğuz türkkan'' ve ''nihal atsız'' olmak üzere, alman faşizminin tehlike olduğunu düşünüp yazdıkları için ''kahrolsun faşizm'' dedikleri için, omurgasız bir siyasi lider tarafınca nazilerin kullandığı işkence yöntemlerine maruz kalmıştır. onca işkenceye, o zaman da ağlamadıkları gibi hiç bir zaman ağlamamıştır bu değerli aydınlar. işte bu yüzden gurur duyuyorum onlarla. iyi ki bu hayattan ve bu vatandan geçmişler.
Birgün gelecek biz Türkçüler bize bu işkenceyi yaşatanlara daha beterlerini yaşatacağız. Başta o karpuz gibi dıştan yeşil ama içi kıpkızıl olan cemaatçi vatansız Şakirtler, ve insanlık görmemiş dört harfliler korkun lan bizden!
ırkçılık-turancılık davasında turancılara işkence edilirken turancıların konulduğu işkence hücrelerinin adıdır. adının tabutluk olmasının sebebi, hücrenin bir tabut misali, mahkumun işkenceden kaçamayacağı kadar dar olmasıdır. bu hücrelerde oturmak bile mümkün değildir.
"hazırlansın tabutluklar, yine girip çıkacağız" diye geçer vatan marşı'nda. türkçüler bu işkence hücrelerindeki mahkumiyeti turan ülküsüne giden yolda bir engel olarak görmezler, ülküleri için mahkumiyete razıdırlar. atsız da dava sonucu 6.5 yıl hapse mahkum olunca "turan için mahkumiyet benim için şereftir" der.