beğenmediğinden değil de, sikilesi nazından bırakırlar yarım. dengesiz ya bu, ne kadar yiyebileceğini kestiremez. farklı şekilde de açıklanabilir bu kız;
olay işyerindeki yemekhanede gerçekleşiyor ve beğenmediği değil de maksat tribünlere oynamak ise, o kıza dışarıdan yumurtalı-kıymalı pide söyleceğim, söz. siktirsin gitsin ofiste yesin. bu kadar da cömertim.
bu hanımımız; masaya, suratına tuttuğu bıçaklarda hoşaf suratını gördüğü halde, peçete ile siler. titizliğinden değil beya, uyuzluğundan. zaten daha yemekhaneden içeriye girdiği an sorunsallar dizilir önüne. kendisi bi problem, onu çözmeden hijyene veya ne yemek çıktığına takar. usulca, tepsisini alır. başlar mıymıntılıklar. hiçbiri de şirin değil:
- ya bu yoğurt sanki biraz koyu. ( yeme o zaman, hoşaf!) ee bari alayım biraz. ( birazı da kalmamış ya işin, hadi bakalım hayırlı traşlar.)
- ya hatçe abla bu çatallar sanki biraz lekeli. bıçaklar da öyle ( götün vurguladığı da; biraz su lekesi.)
- hatçe abla, ne çorbası bu?
+ kremalı mantar çorbası ablam.
- kreması ağır değil di mi bunun? ( di değil, döl kıvamında diyeceksin.. töbe, töbe..)
- hatçe abla ne yemeği o?
+ karışık ızgara kızım.
- üfff niye karışık? sadece tavuk eti olsaydı daha iyi olurdu.
+ kızım bak, ağzını yırtarım senin, ağzını. bi boku beğenmiyon be sen. nasıl bişeysin sen ya. evini çok merak ediyorum bunun. o pis donlarını salona atıp gidenlerdensin, biliyorum. pis suratlı seni.
- ya hatçe abla neden öyle diyosun herkesin arasında.
+ sus! vallaha billaha da boğarım seni.
ağzında yumurta kırıp onları yiyeyim be, hatçe ablam benim. duygu tercümanım.
sol frame'de, yeni bir yazar olarak geldiğini ve nickinin konuşulduğunu sandığım durum. öyle bir algı yaratmadı mı size de sanki. güzel bir nick olabilirmiş ama. swf. hayır abazalıktan değil asla da , bakınca başlığa ,entrylerde tanım göreceğimi sanmıyordum. yazar sandım o yüzden birden.
