çok uzun kesin sıkıcıdır önyargısı ile yaklaşılabilecek ama tek bir saniyesinde bile sıkmayan filmdir. konusu,işleyişi,görsellik,kullanılan bütün şarkılar o kadar güzel ki neden daha önce izlemedim diye üzülmek de mümkün.
muhteşem bir aamir khanlı film. dolu dolu mesaj, dolu dolu duygu.
izlerken gözünüzün dolmaması,boğazınızın düğümlenmemesi mümkün değil. hatta benim gibi çok sıkmazsanız, kasmazsanız rahatlıkla salya sümük ağlarsınız.
gerçekten çok güzel bir film. uzun olmasına bakmayın hiç sıkmıyor.
filmin başında o gülen, herşeyle eğlenebilen çocuğu boynu hep öne düşük, suratı beş karış, mutsuz,tatsız, tuzsuz bir moda soktular ya, son 10 dakikaya kadar güldürmediler ya, içim parçalandı. neyse ki ishaan'ın koca koca dişlerini gördüm de mutlu oldum sonunda.
bir de engellilerle ilgili kısım var ya hani, orda ağladım ben abi. bir engelli yakını olarak(kız kardeşim engelli) ne zaman böyle şeyler görsem, hele hele de onlara ağır ithamlarda bulunulduğunu görsem fena oluyorum ben. dünyada ne kadar çok çeşit insan var, bu kadar çeşidin içinde de ne kadar çok çeşit engelli var, bu engelliler ne kadar farklı farklı seviyelerde. kimisi kafasını çevirebilmekten aciz, kimisinin ise sorununu anlayamıyoruz bile.
insanlar olarak karşımızdaki insandan götümüzden uydurduğumuz standartlara uymalarını bekliyoruz. bu standrtlara uy(a)mayan insanlarıysa çok çabuk hayatımızdan dışlayabiliyoruz. hiç bir şekilde yardımcı olmadan, becerip beceremeyeceğinden emin olmadan kesin hedeflere yönlendiriyoruz çocuklarımızı.
morallerinin içine sıçtıktan sonra da neden moralin bozuk olur diye yine fırçalayabiliyoruz. onlara etmediğimizi bırakmıyoruz.
çocuklarımız bizim için en değerli parçamız olmaktan ziyade yarış atlarımız olmuş resmen. hep onlardan birşey bekliyoruz onlara birşeyler vermeden. parasal desteğimizin onlar için herşey olduğunu düşünüyoruz hep.
bu filmin yetişkin versiyonunu hababam sınıfınınselma hocalı olan filminde tüm öğrencilerin atılmasının ardından mahmut hocanın velilere verdiği müthiş ayarda görmek mümkün.
3idiots dan sonra izlediğimden midir bilinmez pek samimi bulmadığım film. Ne olursa olsun anlatmaya çatıştığı şey sayesinde gözümde aptal amerikan filmlerinin yerinden çok daha iyi bir yere sahiptir.
aamir khan gibi hem sosyal yaralara parmak basan, ülkesinin sorunlarını dile getiren ve bu kadar akıcı ve izlenebilir filmler yapmayı başaran başka bir insan daha olabileceğini sanmıyorum. filmin sonunda hüngür hüngür ağladım. herkese tavsiye ediyorum. 3 idiots tan sonra diğer filmleri bu kadar güzel değildir gibi bir düşünceye kapılmıştım fakat bütün filmlerini izlemek için sabırsızlanıyorum.
"Türkçeye Yerdeki Yıldızlar ismiyle çevrilen Taare Zameen Par, Aamir Khanın yapımcı, yönetmen ve oyuncu olarak bulunduğu bir eğitim sistemi eleştirisi filmidir. Film, dişleri bağımsızlık savaşı veren dislektik bir çocuğun idealist bir öğretmenle tanışmasıyla değişen hayatını konu ediniyor.
Ormandaki hayvanlar üzerinden yapılan meşhur bir teşbih vardır. Filmdeki temel vurgu da bu teşbihteki farklı türdeki hayvanların ortak müfredatla eğitilmesi neticesinde ortaya çıkan yıkımla ilgilidir. Hikâyede, uçma dersinde ayağı kırılan tavşan koşamaz hale, koşma dersinde tüyleri dökülen kuş uçamaz hale gelir falan filan. Sistemin en başarılısı da her şeyi yarım yapabilen yılanbalığı olur. Bu bağlamda filmin en öne çıkan sloganı, her çocuk özeldir olmuştur. Çünkü her çocuğun yetenekleri, eğilimleri, ilgi alanları farklıdır.
Filmin güçlü repliklerinden biri de yarışmaya meraklıysanız, yarış atları yetiştirindir. Zira bu, hayvan ile insan yetiştirme arasındaki farkı idrak edemeyenlere kallavi bir cevap niteliğindedir.
Doğrusu film, tektipçi anlayışı da yerden yere vurmaktadır. Filmin sloganı da bunu gösteriyor. Örneğin, öğretmenin Hitler selamıyla verdiği ironik tepki, tektipçi ve totaliter zihniyete anlamlı bir mesaj niteliği taşıyor. Neticede insan denilen varlık, seri imalatla üretilen bir resim değil, usta bir ressamın yarattığı eşsiz bir tablo gibidir.
Öte yandan film, ebeveyn-çocuk ilişkisinde de ciddi eleştiriler sunan bir filmdir. Filmde ilgisiz bir ebeveyn vardır. Çocuğun ilgi alanlarını, yönelimlerini, fikirlerini, isteklerini, hayallerini pek önemsemez.
Dislektik olan Ishaan, sadece sorun büyüyüp sosyal bir boyut kazandığında, yani ucu kendisine dokunduğunda müdahale etmeyi gerekli gören ebeveyne sahiptir. Yani sorun son aşamasına gelince ailenin gündemine girer. Aile, sürecin bütünüyle ilgilenme sorumluluğunu taşımak istemez. Bu yüzden, yaramaz ve tembel çocuklarını yatılı okula göndermekle sorunun hallolacağını düşünürler. Bir anlamda bencilliktir bu."
Kalıplaşmış tabuları yıkmak gerektiğini, koyun gibi insan yetiştirmek yerine düşünen insanlar yetiştirilmesi gerektiğini eğlenceli ve müzikal bir şekilde anlatan aamir khan filmi.
bir bollywood tutkunu olarak aamir khan yiğidimin yaptığı en iyi filmlerden birisi olup gösterime girdiği yıl hindistanı oscar'da temsil etmiştir ama ne yazık ki adaylar arasına girememiştir..
film öyle güzel bir film ki bir öğretmen olarak böyle farkında ve duyarlı olabiliecek miyim diye kendimi sorgulamama sebep olmuştur..
ayrıca diğer hint filmlerinin aksine bu filmdeki müziklerin gerçekten vurucu olmuş..
benim favorim bu müziktir hakikaten çok güzel ve etkileyici olmuş..
orada aamir khanın sözü bir çocuk kazanılsın da gerisi mühim değile getirmesi acaba dünyada bunu yapacak kaç öğretmen var diye kendime sormamı sağlamıştır.
Aslinda ogretim uzerine kurulu fakat uzaktan yakindan alakasi olmadigi halde adina egitim denilen sisteme egitimin nasil oldugunu ogreten mukemmel film. Anne baba ve ogretmenler izlemeli. Yani herkes izlemeli.
gözleri dolduran harika bir film. şöyle dev ekran koyacaksın her il ve ilçenin merkezine. alacaksın ne kadar anne, baba, öğretmen varsa hepsini. izleteceksin bu filmi.