Osmanlı hükümdarlarının bazıları gibi haremini 100 200 kadın atmadığı, devleti kendi malı sanmadığı, size bugün burda ona bok atmanızı sağladığı için suçludur atatürk.
montajelemanının entrsinde gayet net olarak detaylarını verdiği, bunu hakikaten sorgulamak amacıyla soran arkadaşların da bu cevabın içindeki detayları araştırdıkları maaştır, malvarlığıdır. ama birçok arkadaşın bu konuyla ilgili olan dertlerinin soruyla da cevapla da alakası yok.
bu konudaki beyin yıkanmışlığın, aşılamayacak bir boyutta olduğunu düşünmeme rağmen gene de birkaç kelam yazacağım. düz mantıkla gidelim ki, herkes için anlaşılır olsun, önyargısız olsun, olabildiğince tarafsız olsun.
ortada bir türkiye cumhuriyeti vardır, bu gerçektir. osmanlı imparatorluğunun tarihsel misyonunu tamamlamasından sonra yapılan anlı şanlı bir kurtuluş savaşı akabinde ortaya çıkmış, çeşitli zorlukların aşılmasıyla da cumhuriyet haline gelmiştir, getirilmiştir.
bu yeni yönetimin ilanından sonra da; köle olarak yaşama aşkıyla yanıp tutuşan halka , insanca yaşama haklarının olduğunu, yönetimde minimum düzeyde bile olsa hak sahibi olduklarını, bu ülkenin aslında padişahın değil kendilerinin olduğunu, din denilen olgu da aracıya gerek olmadığını, tanrıyla kulun arasına devletin bile giremeyeceğini, bu ve benzeri iyileştirmeleri ve aydınlatmayı, çeşitli devrimler vesilesiyle yıllar boyu süregelen bir dönemde öğretmiştir, anlatılmıştır. bunların bir kısmı başarılı olmuştur, bir kısmı yarım kalmıştır, bir kısmı hiç benimsenmemiştir.
bu iki dönemde de birçok insan, hem devrimler, hem de kurtuluş savaşının başarılı olması için çalışmıştır, uğraşmıştır. bu insanların lideri de atatürktür.
bu olaylar silsilesi; birçok kitapta uzun uzun anlatılmıştır. sadece paşa lehinde olanları değil, birçok kaynaktan birçok kitap okyabilirsin, atayı sevmeyen yazarların, tarihçilerin kitaplarını okursun, yorumlarsın. (bkz: bozkurt)
bütün bunlardan sonra; paşayı sevmezsin buna eyvallah, mantıklı gerekçelerle eleştirirsin, kimilerine dokunulmaz gelse de bana gelmez, işin mantığına bakarım, araştırırım. bilirim ki; kimsenin kimseyi sevme mecburiyeti yoktur.
bu tip fikirlere eyvallah da, senin yaptığın bu değil ki arkadaşım. senin yaptığın; bel altından vurmak, bazı kesimlerden aynı anda servis edilen, incir çekirdeğini doldurmayacak, kahve düzeyinde tartışmalarla hem paşayı hem de onun nezdinde türk tarihihin en önemli kahramanlarına hakaret etmek.
paşanın doğduğu tarih: 1881
çanakkale savaşı:1915
meclisin ilanı:1920
büyük taaruz:1922
cumhuriyetin ilanı:1923
devrimler: 1922-1933
dünya tarihinde çok az ülkeye denk gelmiş, içinde bir imparatorluğun sonuyla, bir cumhuriyetin başını kapsayan, o cumhuriyetin ilanından sonra, seri halde yapılan devrimlerle devam eden bir süreçte, iyi araştırırsan fikren itiraz edilebilecek birçok şey bulabileceğine eminim. bu dönemde yapılan ve yapılmayanlarla ilgili, karşı tez üretecek herkese saygım sonsuz, elimden ve fikrimden geldiğince de cevap veririm ama dediğim gibi argümanla gelin, fikirle gelin, paşa yüzünden; dini kullanarak ülkede hükümdarlık sürmeleri engellenmiş din bezirganlarının, ishal ağızlarından çıkan kahve dedikodularıyla değil.
(bkz: fetoş,fitoş,futoş).
bakın bunu sorgulayan kişiler şunu demek istiyorlar;
t.c. cumhurbaşkanlığı yapan Mustafa Kemal Atatürk, aldığı ve hiç harcamadan Türkiye iş bankasına yatırdığı maaşını anladım. tamam çankaya köşkü'nün harcamalarını da biliyoruz.
soru 1- bir cumhurbaşkanı maaşına zerre dokunmadan o kadar mala, mülke, araziye, traktöre, meyve ağaçlarına nasıl sahip olur?
soru 2- bunları nasıl miras bırakır?
soru 3- açıklanan mirasından bugün Türkiye iş bankası tarafından ilgili kurum ve kuruluşlara verilmesi gereken paralar neden verilmemiştir.
soru 4- bugüne kadar hiçbir hükümet, meclis, meclis araştırma komisyonu, savcı, vs. bu eksiklik ya da hatayı ortaya koymaya, düzeltmeye yönelmemiştir?
soru 5- herşeyden haberi olan, herhangi bir hata adaletsiz bir iş, işlem, kara para aklaması olduğunda elinde belgelerle ortaya çıkan eski chp milletvekilimiz kemal kılıçdaroğlu konuyla alakalı belge bulamamış mıdır?
en dibe not: türkiye cumhuriyetinde eğer birşeyleri sorgulamaya yargılamaya başlayacaksak bu ülkeyi kuranların hatalarından, yanlışlanlarından, eksikliklerinden başlamalıyız.
zira yanlış ve eksikleri düzeltmeden gelişmeye çalışan bir toplum, topal ayakla 100 metre şampiyonasında Hüseyin Bolt'a rakip olmak kadar salak bir durumdur...
ne demişti atamız;
beni övme sözlerini bırakınız, siz daha iyisini nasıl yaparsınız onu düşününüz!
m.kemak atatürk...
- atatürk'ün maaşı için ne düşü..
+ sus fetoşçu !
- yok ama ben fikrini sor..
+ fetoş !!! gemicik !!!
- yani diceğim bu maaşla bu mal varlığı sana biraz garip gelmiyor mu ?
+ sanane be fetoşçu, hadi iran'a git sen !
- Ama bunda ne var ? tarihi konuşmaktan bu kadar korkmamak lazım.
+ bak hala konuşuyo olum baban kimdi bilemezdin lan anlıyor musun beni ?
- anlıyorum abi. iyi günler.
kimilerinin bi tarafına kaçan maaştır. zira birileri buraya sadece atatürk e bok atmaya geldiklerini ayrı bir başlık açıp yazsalar ellerine yapışır, illa böyle dönemeçli yollardan saldıracaklar.
bazı yazarlarımız atatürk ün mal varlığını buraya yazmışlar. kopyala yapıştır gençleri olarak okumamış olabilirler diye söylüyorum, bu mal varlığının büyük bir bölümü bağlardan, bahçelerden ve hayvanlardan oluşmaktadır. yani tarımla ilgili mülkler diyebiliriz. peki neden tarımla ilgili bu mülkler? çünkü tarım yapmak demek, işçi çalıştırmak demektir, istihdam demektir, çiftçiye örnek olmak, doğru yol göstermek demektir. bu mal varlığının atatürk e ait olması, devlete ait olmasından kat kat daha iyidir çünkü döneminde atatürk ün malı, devletin malından çok daha emin ellerdedir. yani bir nevi atatürk ün devlet sosyalizmi anlayışı içerisinde bu mal varlığına sahip olduğunu söyleyebiliriz. aynı şekilde sahip olduğu fabrikalar da, yeni sanayileşen bir ülke için öncülük etmiş fabrikalardır. işte bu yüzden atatürk ün mal varlığı sizin bok atmaya yelteniceğiniz kadar çoktur. ayrıca o mal ve mülkün kaynağını da hintli müslümanların hilafet fonu için yolladıkları paralardır.
şimdi bir de şu açıdan bakalım. öyle yazılar yazılmış ki sanki bu mülklerin sahipleri varmış da atatürk beğendiğini boşalttırmış, kendi yerleşmiş gibi söylenilmeye çalışılmış. ha istese böyle bir şey yapar mıydı? elbette yapabilirdi fakat atatürkçüler e at gözlüklü diyen sayın yazarlarımız bu fırsatı kaçırmayıp hemen ulu önderimize saldırmışlar. fetullah gülen gibi cemaat parasıyla cia den aldıgı paraları birleştirip sayfalara sığmayacak mal varlığı edinmiş insanlar varken, komünist lider fidel castro gibi tüm ülkeyi kendi mal varlığı olarak kabul edip yıllarca diktalık yapmış liderler varken, güzide yazarlarımızın düşünmeden atatürk e saldırmaları da beni ayrı bir üzmüştür. umarım bir dahakine bu yazarlarımız daha mantıklı bir konuyla karşımızda olurlar.
referans gösterilen ismail Cem ipekçi'nin Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi isimli kitabından...
soru 1) a) bu paranın kaynağı nedir?
Atatürk'ün CHP'ye bıraktığı nakit miras tam 1 milyon 664 bin liraydı.
Atatürk'ün mal varlığının iki kaynağı vardır. Biri, Hindistan'dan Milli Mücadele'ye yardım için Atatürk'ün şahsına gönderilen paradır. Hindistan'dan gelen paranın 500-600.000 lira civarında bulunduğu sanılıyor. Atatürk, bu paranın 500.000 lirasını Büyük Taarruz'dan önce, maliyenin karşılayamadığı bazı özel giderler için Garp Cephesi Kumandanlığı emrine vermişti. Zaferden sonra, bu 500.000 liranın 380.000 küsür lirası, bir Bakanlar Kurulu kararıyla kendisine geri verildi. Bu paranın 250.000 lirası, Türkiye iş Bankası'na sermaye olarak verilmiştir. Yine bu paranın bir kesimiyle çiftlikler satın alındı. ikinci kaynak, Eski Mısır Hidvi Abbas Hilmi Paşa'nın Türk uyrukluğuna girmesi münasebetiyle, Cumhuriyet Halk Partisi'ne bağışladığı 900.000 lira civarındaki paradır. atatürk iş bankasına açılan hesaptan hiçbir kişisel harcama yapmamıştır.
soru 1) b) mal, mülk, arazi nasıl alınmış? daha sonra ne yapılmış?
hepsi satın alınmamıştır efendim. büyük kısmı devlet arazilerine yine devlet eliyle Toplam olarak 154.720 dönümü bulan örnek çiftlikler kurulmak suretiyle meydana gelmiştir. Ankara'da Orman, Yağmurbaba, Balgat, Macun, Güvercinlik, Takar, Etimesgut, Çakırlar çiftliklerinden meydana gelen Orman Çiftliği; Yalova'da Millet ve Baltacı çiftlikleri, Silifke'de Tekir ve Şövalye çiftlikleri, Dörtyol'da portakal bahçesi ve Karabasmak çiftliği, ve Tarsus'ta Puloğlu çiftlikleri 1936 yılında hazineye bağışlanmıştır.
soru 2) bunları nasıl miras bırakır?
bütün bu mallar atatürk'ün sahsına kayıtlıdır. şahsa ait herşey miras bırakılabilir. ancak "nasıl?" diyerek kastedilen mirasın ne şekilde bırakıldığıysa:
6 Eylül 1938, Gündüz saat: 12.30
Atatürk'ün 5 Eylül 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazdığı, ölümünden sonra 28 Kasım 1938 günü Ankara'da Üçüncü Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimliği'nce açıklanan vasiyetnamesinin metni şöyledir:
Dolmabahçe, 5-IX-1938
Pazarertesi
Malik olduğum bütün nukut (para) ve hisse senetleri ile Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi (ev, dükkan, tarla gibi taşınamayan mallar) Halk Partisi'ne atideki (ilerideki) şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
Nukut ve hisse senetleri şimdiki gibi iş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
Her seneki nemadan (faizden) bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça (yaşadıkları müddetçe), Makbule'ye ayda bin, Afet'e sekiz yüz, Sabiha Gökçen'e altı yüz, Ülkü'ye iki yüz lira ve Rukiye ve Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek para verilecektir.
Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da yaşadığı ev de emrinde kalacaktır.
ismet inönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç oldukları yardım yapılacaktır.
Her sene nema'dan (faizden) mütebaki miktar yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.
K. Atatürk
okuma yazması olanlar 1936 da çiftliklerin hazineye devrinden geriye kalan mallardan o zamanki adıyla halk partisine miras bırakılan kısmın* sadece çankaya'daki mülkler olduğunu görebilir. ataürk'ün ikamet ettiği ev ve etrafındaki arazi. kendisinin bir evi olmasını hor görmessiniz diye umuyorum.
soru 3) ttk ve tdk neden paralarını alamadılar?
eksik bilgidir. 1980 darbesinden sonra bu iki kurum paralarını alamamışlardır. burda chp'nin tabiri caizse yavşaklığı söz konusudur. ancak :
CHP, bu paraları eninde sonunda vermiştir.
Hürriyet-TÜRK Tarih Kurumu(TTK), Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) ile yürüttüğü hukuk mücadelesi sonucunda Atatürkün vasiyetiyle Türkiye iş Bankası hisselerinden kurumun payına düşen ana para ve nemayı aldı. iş Bankasında bloke edilmiş halde duran 2000, 2003, 2004 ve 2005 yıllarını kapsayan 101 milyon 456.708 YTL, kurumun hesabına yatırıldı. TTK Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu, bu durumda mahkemenin düştüğünü hatırlatarak, sorunun böyle çözülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Halaçoğu, TBMM de bekleyen TTK ye ilişkin yasanın çıkmasından sonra büyük bir hamle içine gireceklerini ifade ederek, ilk planda 40 ı yurtiçinden, 40 ı da yurtdışından olmak üzere 80 öğrenciye doktora bursu vermeyi amaçlıyoruz. Böylece yerli ve yabancı araştırmacılar için önemli bir fon sağlamış olacağız. Bunları yeni projeler izleyecek. TTK nda uluslararası pek çok dilin temsil edildiği masalar kurmak istiyoruz dedi. Bu arada Atatürkün vasiyetinde hisselerin nemalarından pay alacağı belirtilen Türk Dil Kurumu ile bloke paranın ödenmesi görüşmeleri sürüyor. Atatürkün 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetnamesinde iş Bankası hisselerinin yüzde 28.2 si CHPye bırakıldı. Vasiyete göre CHP bu hisselerin sahibi ama, gelirinin sahibi değil. O gelirlerin kimlere nasıl ödeneceği ise vasiyetnameyle Atatürk tarafından saptanmıştı. Şahıslara yapılan ödemelerden kalan nema, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu arasında paylaştırılacaktı. Ancak TTK ve TDK nın durumları için, 1982 Anayasasında yeni bir madde düzenlendi. Bu iki kurum, dernek statüsünde iken, birer kamu kurumu haline getirildi. Sonra bir de yasa çıkarıldı. Kurumların yöneticileri yeniden belirlendi. 2000 yılından sonra CHP yönetimi, Bu kurumlar 12 Eylülde kapatılmış ve ilgili yasa da değiştirilmiştir. Yerine kurulan kurumlar da ayrı birer tüzel kişiliktir iddiasını ortaya koymuştu. Yeni kurumlara yapılan ödemeleri de o vakte kadar durduruldu. Ancak Yargıtay aşamasında bu görüş reddedildi. Atatürk hisselerinin nema ödemelerinin yeni kurumlara yapılması gerektiği kabul edildi.
bu sorunun cevabı savcı, o da olmadı kemal kılıçdaroğlu nerede? gibi soruların da cevabıdır sanırım.
bakınız atatürk'ü sevmeyebilirsiniz, kendisinden nefret edebilirsiniz ancak bu durum atatürk'ü karalamayı gerektirmez. kimsenin olmadığı ve olamayacağı gibi atatürk te tartışılmaz değildir. eleştirilemez değildir. çıkarsın adam gibi fikirsel tartışmalarını yaparsın. ancak "atatürk'ün mirası" diye ortaya çıkmak bel altı vurmaktır. iftira atmak, gerçekleri saptırmak, izi kalsın diye bok atmak ise acizlerin işidir; ve ne mutlu ki acizler bir düşünceyi, bir tavrı veya en basitinden bir futbol takımını bile* acizce savunuyorlarsa ona ancak zarar verebilirler.
tayyibin ve vekillerin aldığı binlerce liralık maaşları görmezden gelerek ağzından salyalar akarak atatürk ü nasıl yerebilirim yarışına girmiş zavallı beyinciklerin tartıştığı konu.
zenginin malı züğürt ün çenesini yorarmış sözünü aklıma getiren başlıktır.
ancak ortada şöyle de bir durum var, o mal varlığını atatürk bu kadar önemsemiş midir de biz bu kadar üzerinde duruyoruz. madem atatürk'ün bu kadar parası, malı var neden çekilip köşesine bu parayı yememiş de ölene kadar hala bizi ileriye götürmeye çalışmış ki. e o zaman burdan ata'nın enayi olduğunu da çıkarabiliriz*.
biz bu zihniyetle de fazla yaşamayız zaten. hala "kim kimi nerde nasıl" düşüncesindeyiz. üzerimize vazife olmayan veya bilgi sahibi olmadığımız şeylerde fikir yürütmek klasikleşmiş bir türk hastalığı olsa gerek.
bir de nedense çoğunun gözüne sadece atatürk'ün batması da ilgimi çekmiyor değil. memlekette eleştirilmesi, ellerin cebine sokulması gereken insancık varken neden atatürk? dış mihrakların isteyip de yapamadığı şeyi beynimize işleterek yaptırması da ironik değil mi?
