hayranı olduğum pb karakteri. önceleri çok acımasız olsa da sonraları vicdan azabıyla karakteri biraz yumuşar. fakat general krantz ve adamının yaptığı pislik sonucunda yine eski günlerine döner.
T-Bag: hava cok sıcak, bizi neden daha soğuk bir yere transfer etmiyorsunuz? mesela afrikaya..
Gardiyan: çocuk olma T-Bag, o kadar da sıcak değil..
T-Bag: sıcak değil mi? şurdaki zenci sabah uyandığında beyazdı..
bu bölümde de yine t-bag'in nasıl oyuna geldiğini görüyoruz; üzülerek..
bu insanların dönekliği yok mu ah o dönekliği, bir de kalkıp t-bag'in seçimlerini sorguluyorlar ya bitiyorum! ulan sizin insanlığınız ölmüş, cenazesini kaldırmışız, üstüne de toprağı atmışız siz daha öyleydi, böyleydi..
tamam t-bag bu bölümde ms'ı deşecekti, açıkçası scofield'ı ölmekten beter edecekti buna bir şey demiyoruz, yaptığı iyi bir şey değil, takdirlik değil; fakat adam olayları yanlış anlamış ne yapalım şimdi? sanki sen ya da siz olsanız aynı şeyi yapmayacaksınız. şimdi kendiniz gibi değil, onun gibi düşünün, onun gibi olun. ancak öyle anlayabilirsiniz t-bag'i.
her neyse nerede kalmıştık, döneklik, bu insanlar yalancı işte, insan aldatmakta üstlerine yok. bu işin profu olmuşlar daha da söylenecek söz yok; ama söylüyoruz işte.
vicdansızlık yaptılar t-bag'e.
abruzzi ayrı scofield ayrı.. sürekli bir dolaplar çevirdiler t-bag'in arkasından. sonra t-bag birine zarar verdi mi suç t-bag'in ya hu mübarekler, ya sizin yaptıklarınız ne olacak? bu adama bir şans verdiniz mi? bu adamı sürekli geçmişiyle yargılayıp durdunuz! ulan sürekli dışladınız, bir tarafa attınız, sanki adam var ya neyse.
bizimkisi, ms'dan öcünü alcaktı, cepçisinin kanı yerde kalmayacaktı bu yüzden onu deşebilecek bir alet lazımdı aramaya başladı
bununla midesini deşecekti, bağırsaklarını çıkaracaktı, ölmekten beter edecekti... fakat olmadı işte.. kader... yapacak bir şey yok.. eğer böyle bir imkanı olsaydı t-bag iyi deşerdi scofield'ı.
bizimkisi, ms'yi beklemektedir, bir anını yakalayıp deşmek ister ve bekler..
ah be t-bag, ne inanırsın bu adama, bilmez misin nasıl çıkarcı nasıl bozguncu? vicdansızın teki olduğunu bilmez misin?
tabii bunlar anlaşır, t-bag öcünü alacağını düşünür, onunla birlik olduğunu düşünür. ama neredeeee? çevren çok vicdansız be t-bag. sonra gel de insanlara güven. bu adam nasıl güvensin artık yanındaki adama, yanındaki adamı öldürmeyecek de ne yapacak en küçük hatasında. bu adamın psikolojisini düşünebiliyor musunuz? sürekli kazık yiyor la adam!
her neyse, bunlar toplanırlar, ms'yi getirirler ve t-bag oradan çıkar ve bu nasıl bakıştır bea *!
sen öyle bakarsın ama t-bag, güvendiğin insanlar seni öyle döver. ben işte buna yanıyorum!
t-bag'in dayak yediği sahneyi göstermek istemiyorum, ben ağladım başkalarının ağlamasına gerek yok. nasıl yapabildiniz ya hu!
sonra abruzzi bu adam senin boğazını niye kesti diye düşünürsün, sence?
ikinci bölümde gördüğünüz gibi bizimki açık açık bizden değilsen uza demiştir michael scofield'a. o ne yaptı yine geldi oturdu aynı yere amacı tabii oradaki vidayı söküp almak. tamam m.s'yi de anlıyorum; ama şimdi objektif olursak t-bag burada haklı, ms'nin dağılması gerekiyor, dağılıp bir daha oraya gelmemesi gerekiyor.
adam nereden bilecek bunun fox river'dan kaçacağını, kaçmak için de o vidanın lazım olduğunu, t-bag'in yanlış anlaması çok normal bir kere. kendisine zarar vereceğini düşündü; çünkü daha önce bunlar ufak çaplı bir tartışma yaşamışlardı daha önce belirtmiştim, ms buna imalı imalı sözler söylemişti, yok sen erkek misin tarzında gb..
ayıp, gerçekten çok ayıp. insanların tercihlerinden dolayı kınamak, onları yargılamak hiç iyi bir şey değil, t-bag'in ne yaşadığını sen nereden biliyorsun, o senin gibi güzel okullarda, iyi işlerde, kaliteli ortamlarda çalışabildi mi? biraz insaf ya hu! adam psikolojik olarak bozuk bir babanın çocuğu. bu şekilde olması, sürekli birilerinin ona zarar vereceği düşüncesiyle yaşaması bence gayet olağan.
bir de ms'nin psikolojisinden bahseder dizi. t-bag'in psikolojisi ne olacak? adam her şeyi isteyerek mi yaptı, bu hale isteyerek mi geldi, o da istemez miydi, iyi bir ailenin ferdi olmayı, iyi bir kariyerinin olmasını, mutlu olmayı o da istemez miydi? isterdi tabii. daha önce de söyledim böyle bir hayat için emek verdi, hep o suzie'nin suçu, hep o karının suçu, inanaydı şu çocuğa, inanaydı düzeleceğine, ulan bir kere güvenseydin ne olacaktı, vicdansız kadın! o seni iki çocuğun var diye yargılıyor muydu, seni öyle kabul etmiş işte, daha neyin derdindesin, seven adam her şeyi yapar, seni ne kadar sevdiğini görmedin be kadın! istese sizi oracıkta öldürürdü, öldürmedi ama.
ah ah birazcık anlayışlı olaydın, birazcık onun halet-i ruhiyesini düşünseydin. o adam sana da çocuklarına da iyi bir şekilde bakacaktı. sonra neden t-bag bu kadar kötü diyorsunuz. adamın hiçbir suçu yok oysa ki.
fakat bizimkisi ansızın çıkagelmiştir. o anda scofield yapıştırmıştır sözünü: ''ben de sizdenim ağğbiii.'' tabi tam olarak bunu demedi. ama yalan söyledi. yalan!
t-bag'de garibim inandı, bu çakala.
ve işte o sahne, isyağğğğğğnnnnnnnnn!
ballard diye beyazlardan bir adam sırayı bozmuş, böyle sıranın içine tüküreyim bize bir şey olmasın hacı diyerek bir adım öne çıkmıştır.
ve daha sonra t-bag'in cepçisi genç vidalanarak hayatını kaybetmiştir. tevafuğa bak sen bizim scofield'da oradaydı, çocuk help! helpppp! diye bağırırken bizim scofield anca bakmakla yetinmiştir. t-bag'de o ara bunları görmüş, ulan scofield benim cepçiyi nasl öldürürsün diye nidalar atarak bizleri hüzünlendirmiştir, işte bu sahnede gözyaşlarımızı tutamıyoruz.
işte bu sahne scofielddddddd diye muazzam bir şekilde bağırdığı sahne * bu bakışı unutmayacağız t-bag. * http://galeri.uludagsozluk.com/r/t-bag-458673/
daha sonrası malum, bizimkisi olayları yanlış anladığından ötürü scofield'a bir kin beslemiş, cepçinin kanı yerde kalmayacak nidalarıyla geceleri scofield'ı korkutmaya başlamıştır...
zaten daha sonra scofield'ın parmağını kesiyorlar *
bu bölümde duygulandırdı t-bag.
Keşke bu kadar kötü olmasaydı, o zaman her şey farklı olabilirdi.
mahallenin kötü çocuğu olarak bilinse de altın gibi bir kalbi geçmişte işlediği günahlardan pişmanlık duyacak kadar da hassas, düşünceli ve üzgün olan bir adam.
onu tanımaya başladığınız zaman ister istemez ona karşı bir sempatiniz oluyor oysa ki adamın yapmadığı pislik kalmamış; ama öyle bir yakınlık duyuyorsunuz ki ona sanki yıllardır bu adamı aramışsınız da sonunda bulmuşsunuz.
ee yuh o kadar da değil dediğinizi duyar gibiyim..
ne kadar da havalı, umursamaz bir duruşu vardı, fakat sonra adam pisliğin teki çıktı rıza baba ya da hep pisliğin tekiydi dediğinizi biliyorum; fakat bu adam bir pislik değildi; tamam birçok suçtan yargılanıyordu, sürekli birilerini öldürüyordu; fakat hiçbir şey göründüğü gibi değildir. t- bag kendini değiştirmek için çabaladı, abullabut halinden kurtulmak için mücadele verdi, bunu yaparken de evet birilerinin canını yakmak zorunda kaldı, bu adam kendi soyunun cezasını çekmek zorunda olan bir mahkumdu. bu adam ailesinin hatalarını ödemekle hayatını geçirdi, sürekli hata üstüne hata yaptı; fakat bu durumu düzeltebilir miydi? belki, ama içinde bulunduğu şartlar onu daha da kötüye itti.
bir de bu açıdan değerlendirin bu adamı, bir de bu pencereden bakın. tamam yaptığı tüm hataları, kötülükleri yok saymıyorum; fakat adam değişik işte, sevdiriyor işte, şeytan tüyü var resmen.
onu ilk gördüğünüz zamanı hatırlayın, micheal scofield'a verdiği cevabı hatırlayın ve ardından gelen cümlesini hatırlayın, bu nasıl bir giriştir, bu nasıl bir kendine güvendir, bu nasıl bir edepsizliktir. aynı zamanda, yanında gezdirdiğin çocuk nedir yav!
ms. sorar gerçek adı nedir var mı diye?
ve bizimkisi cevap verir, there is my real name, ardından ms. kalkacak gibi olur; fakat bizimkisi durur mu yapıştırır sözünü: ''no, noo,nooo, pleaseee, sitt.'' bu adamın ses tonunda ayrı bir asalet var. sonra çok sevdiğim ama t-bag'e yaptıklarından dolayı kızgınlık duyduğum m.scofield, adamı kızdırır, adam bildiğin iyi niyetiyle bu cebi tut demiştir *;
fakat m.s yapmıştır yapacağını zaten senin bir kız arkadaşın var galiba demiştir. yakışmadı sana ms. sen kimsin ki t-bag'e böyle şeyler söylüyorsun, adam bir kere kendisiyle mücadele veren bu da yetmezmiş gibi çevresiyle papaz olan bir kişi. hayata karşı tek başına lağn! biraz empati, gözünüzü seveyim biraz empati!
hatırlayın burada tek iyi m.scofield mıydı? bir düşünün, lütfen bir düşünün. t-bag'in yanına gidip artık size katılmak istiyorum diyen kimdi? cevabı söylüyorum: michael scofield. vicdansız micheal scofield. adama yalan söylemiştir, sizdenim demiştir; fakat kandırmış, satmış, yüzüstü bırakmış, kendi çıkarları için bir insanı yine ve yeniden kötü yola itmiştir. *. bazen diyorum ki iyi ki de kesmişler ayak parmağını scofielddddd! burada t-bag bağırışını düşünün. onun bir scofield diye bağırışı var, o kadar içten ki, kimi zaman ağlıyorum cidden...
t-bag'in ileriki bölümlerdeki halleri aklıma geldi şimdi bak yine duygulandım, bu nasıl bir adamdır bea! hatırlıyor musunuz Susie'yi ve çocuklarını alıp eski evine götürmüştü, orada aile olacağız demişti. ama vicdansız karı n'aptı, n'aptı. inanmadı ya, o da bıraktı, n'apsın la bu adam o zaman n'apsın! bak yine sinirlendim.
