Gençliğinizi okula adamaktır. Girdiğiniz her arkadaş ortamında otomatikman en çok ders çalışan kişi statüsüne erişmektir. Kimsenin sizin kadar zorlanmadığını bildiğiniz halde herkesin bölümünden şikayet etmesini kafa sallayarak dinlemektir. Sorgulamaktır. Herkes dönem dönem tercihlerini sorgular tıp fakültesinde. Siz eve kapanmış ders çalışırken dönem ortasında yurt dışına gezmeye giden arkadaşınıza özenmektir.
ileride iş arama derdinizin olmayacağı gerçeğiyle avunmaktır. "Mecburi hizmette çok zor bir yere düşmem umarım" diye düşünmektir ara ara. insanların hayatlarının kurtulmasına vesile olacağınız için heyecanlanmaktır. "Ya bir gün biri yakınını kaybettiği için bana saldırırsa?" diye korkmaktır. bazı saçma teyzeler tarafından "aa yavrum sen kızsın, ne ara evlenip de çocuk doğuracaksın" yorumlarına maruz kalmaktır.
zor zanaattır.
Mühendislik ve tıp arasında kalıyorsanız mühendisliği seçin. Çünkü tıpı gerçekten isteseydiniz mühendisliği düşünmezdiniz. Mühendislik 4 senedir sevilmeden de okunur; tıp 6 senedir sevilmeden mümkünatı yok okunmaz.
Ülkede %80'ini çalışmaktan mal gibi olmuş, tıp hedeflememiş, insan hayatı zerre umrunda olmayan, işsiz kalmam düşüncesinde olan tiplerin gerçekleştirdiği aktivite.
Yazık lan diyorum, cesaretleri yok, kararlılıkları yok, idealleri yok, böyle bir insan doktor olsa ne olur? insana ne faydası dokunur?
tıp okumak için kesinlikle, güçlü bir iradeye ve sinirlere sahip olmak gerekiyor. yoksa hocaların hakaretleri ve kendilerini beğenmişlikleri yüzünden (-ki sanki onlar bu yollardan geçmediler) allah'ım ben ne yaptım demeye kadar varır işin aslı. özellikle intern olduğunuzda asistanlar ve hemşireler tarafından ablukaya bile alınırsınız. ne kadar angarya iş varsa yaptırırlar size. ben nasıl o günlerde çektiysem onlarda çeksin mantığı yani. mezun olunca da tusuymuş, asistanlıkmış, mecburisiymiş diye diye ömür geçip gidiyor zaten. bide hastalar tarafından şiddete uğrama, öldürülme korkusu da cabası.
akıl karı değildir. fakültede söylenen her cümleden ve bunların yapılan araştırmalarla değişen hallerinden meslek hayatınız boyunca sorumlusunuzdur. götü kollamak mümkün değildir. başka iş yapsan dönem dönem olan yoğunluktan sonra bir rahat nefes alabilirsin belki ama tıp okuduktan sonra o lükse sahip olmak için çok yüksek puanlı ve düşük kontenjanlı bir kaç uzmanlık dalını kazanmanız gerekir. o zaman belki. insanlarla diyaloğunuz çok çok iyi değilse müthiş zeki değilseniz büyük stresin altından rahatlıkla kalkabileceğinize inanmıyorsanız yaklaşamamanız gerekir. zaten bu özelliklere sahipseniz daha az emekle daha çok para kazanacağınız işlere yelken açın. bu özelliklere sahip doktor da çok fazla yok zaten.
Bu haklı got kalkiklığından en çok gocunan da hayalinde tip olup bunu gerçekleştirememiş , sonradan da bok atmaya çalışan tiplerdir. Tanıdık doktorlara hocam bizim tomografi vardı halleder mıyız oglenden once diye yamanmaktan geri kalmazlar misal ama iş bitince doktorun parasından tut da davranışlarına kadar herşeye kufrederler. Bu tipler azalarak bitsin..
zekilik değil,düzenli tertipli ve sosyal hayatından biraz ödün verip derslerden sıkılmadan yapmaktır mesele.tıp okuyanın beynide sizin kadar çalışıyor.dahası yada daha azı değil.