her fakültenin, bulunduğu her şehirde notları toplayan bir fotokobicisi vardır. dönem birden dönem beşe kadar tüm notlar ayrı ayrı itinayla dizilir. dönem altı için ders notları yoktur çünkü mevcut ders olmayıp sadece uygulama eğitiminden ibarettir. bir de fotokobicilerin gözdesi olan dönem birinci, ikinci ve üçüncüleri vardır ki derslerde tuttukları notları buraya bırakırlar. örneğin derste kendi notunu bırakmayan bir biyokimya hocası olsun. bu derecelik biricik kardeşimiz derste hocanın ağzından çıkan esprileri dahi notuna ekler ki bu paha biçilemez bir dökümandır. sonra ne mi olur, fotokobiciye gelen içi kurtlu bir tıbbiyeli, başka arkadaşlarının bu nota ulaşmasını engellemek için biyokimya notunu dönem iki bölmesinden alır dönem beşten örneğin kalp damar cerrahisi notlarının arasına karıştırır. artık bul bulabilirsen o notu. sınava kadar köyün delisi gibi gezeler durursun.
böyle tipler de vardır tıp fakültesinde nadiren de olsa . bu tipler iş hayatında bile meslektaşına kazık atmaktan çekinmeyecektir. neyse ki yakın çevremde tutmadığım kişilerdir.
Her üniversitede bi tane kırtasiyede olur. Hatta bu konuda kırtasiyecinin uyanık öğrencilerle anlaştığı anlatılırdı. En iyisi komite başında hepsini alıp bi daha arkana bakmamak, kalabalığa kalmamak.
tüm okulun kanka olduğu fotokopici amcaya selma'nın yada ayşe'nin endokrinini çeksene dediğimiz notlardır. ayşe ve selma yazısı düzgün hocanın ağzından çıkan herşeyi yazan öğrenci arkadaşlarımızdır. notları piyasaya düşmüştür.