işte hep bunlar dayak çığırtısı gel beni döv diye.
Tıp yerine ondan daha yüksek puanlı başka bölüm yazan biri olarak işimden gayet memnunum ve ikinci bölümü aynı anda okudum iyi ki tıp yazmamışım lan.
bölümünü herhangi bir lisede okumadığına ve üniversiteden öğrenci kimlik kartı alabildiğine göre gayet normal olan bir cümledir.
ben tıpçı olmayana değil, tıpçı olup da bu başlığı açan tıpçı meslektaşıma acırım. o beğenmediğin -tıpçı olmayan- arkadaş 30 yaşına geldiğinde iyi kötü geçinebileceği bir işe ve ayrıca eşine çoluğuna çocuğuna kavuşmuş yeri yurdu belli olmuş iken sen daha hala "tus - uzmanlık - mecburi hizmet" muhabbetleriyle uğraşıyor olacaksın ey değerli meslektaşım.
ayrıca "siz tıpçılar asosyalsiniz, biz tıp dışılar çok sosyaliz yeaah" diyen zibidilere lafım. alnınızı karışlarım.
Tıpçı olamamanın boşluğunu doldurmaya çalışır, genelde iktisat, ekonomi, uluslar arası ilişkiler gibi karmaşık kelimeler kullanarak kendilerini haalı göstermeye çalışan tiplerdir.
demelidir. desin efendim. üniversiteler yalnızca tıp fakültesi için mi açıldı? yoo. bu ülkenin doktorada ihtiyacı var,mühendise de ve hatta kaldırım mühendisine de. tabii ki diyecek,işletmeye giden bile diyecek üniversiteliyim diye.
tıp okuyanlardaki havanın daha ilk seneden oluşmaya başlamasının kanıtıdır. sonrasında kargacık kurgacık yazılar. efendime söyleyeyim hastaneye kral faysal edasıyla girişler. sanki altından sıçıyor pezevenk.
Herkes kendı yolunu kendı cızer her meslegın kendıne gore bır onemı vardır, tıp okuyanlar Unıversıtelı de dıgerlerı bostan korkulugumu. Kendılerını tatmın etmek amaclı bır soz var burada. Tıpcı olmayanlar Ünıversıtelı denmicekse ne olucak herkes tıp mı okuyucak.
tıpçılar sıfır sosyallikle ölümüne ineklerken, final dönemleri hariç, keyifle geçen zamanlarla hem okuyup hem eğlenen ve "üniversiteli" olmanın hakkını verenlerin sallamadığı ve doğal olarak çürüyen tespit.
bunu söyleyen tıpçı vatandaşın kendisine üniversiteli demesinden daha vahim olmayan durumdur. össde ilk üç-beş bine girince kendisini harbiden bi bok zanneden insanlara gülmeden edemiyorum. ben de girdim amk. hem de iki kere. ikisinde de bi bok olmadı. ha ama durum öyle değil işte. ilk bine girince adam oldum sanıp, "öğyetmenim, maaşı en yükşek meşlek hangişi" kıvamında geçen bir tercih döneminin ardından tıp ya da en revaçta olan mühendisliklerden birisi yazılır. (bu mallığı ben de yaptım) büyük bir heyecanla okula kayıt olunur ve ilk haftalarda aynı heyecanla derslere gidilir. bu süreci gözlemlemek o kadar eğlencelidir ki, kime sorsanız bir takım hayalleri vardır. kimisi büyük bir şirkete ceo olacaktır, kimisi kendi şirketini kuracaktır, kimisi başbakan... kime sorsanız okulun müstakbel birincisiyle konuştuğunuzu sanarsınız amk. ama ne zaman ki sınavlar başlar, uyuz hocalar dişlerini gösterir, gıcık asistanlar yüzünden lablar işkenceye dönüşür; işte o zaman kendini harbiden bir bok zanneden bünye çıldırmaya, ona buna sataşmaya başlar. ulan ben mi dedim sana illa tıp yaz diye? ben mi yaptım o mına kodumun tercihini?
ama yok işte, bünye halen kabul etmemektedir yanlışı. "ilk bine girdim olum ben" "hadi ben malım, sınavda ilk yüze girenlerin hepsi mi mal arkadaş" "bu kadar insan tıp veya mühendislik yazıyorsa bunda vardır bir hikmet". işler iyi gitmeyince de "sizin ki de üniversite mi lan, bütün gün yatıyonuz amk" veya "sizin bölümü ben bir senede bitiririm lan, şunun okuduğu kitaba bak" demeye başlar bu cibiliyetsiz bünye. he koçum, tamam. en birinci sizsiniz tamam mı, dünya da sizin etrafınızda dönüyor, büyük dağlar da babanızdan miras. he anam, he canım.
okuduktan sonra birkaç dakika aralıksız sövüp sakinlestiğim anda da kahkahalara boğulmama neden olan başlık.
tıp okumak demek minimum 14 seneni harcamak, gece yarıları acillerde yatıp kalkmak demektir. insanlarla ilgilenmeyi seviyorsan, ne ala.
yazık, alınmış yazır söylemidir. tamam tamam en birinci üniversiteliler tıpçılardır diyerek içini rahatlatmasına yardımcı olunması gereken yazar başlığıdır.
bir avukat olmadan şiddet gördüğümüz hasta yakını ile nasıl hesaplaşacağız?
bir öğretmen olmadan evladımızı nasıl okutacağız?
bir mühendis olmadan apartmanda nasıl oturacağız?
bir çiftçi olmadan karnımızı nasıl doyuracağız?
tıp okumak çok özel de bir şey değil, türkiyede her sene 5 bin kişi okuyor.
ulan o tıpçıysa biz neyiz? hayır yani fark ne ki ha işletme okuyan adam da ygs lys ile giriyor tıp okuyan adam da. hadi onu geçtim bir de özel yetenek sınavıyla girip okuyanlar var. pardon da biz amele miyiz kardeş?
biz yaşıtlarımız gibi insanca gençliğimizi yaşarken, hayvan gibi ders çalışıp, tıpa sokulan (!) arkadaşların beyninin sadece ezber kısmını çalıştırması neticesiyle beyin mıçmıçlaması olması sonucu ne dediklerini sapıtmalarıdır.