arkadaşlar çok ilginç bir anımı anlatayım ilginizi çekecektir. konuyla alakalı.
çok üst düzey bir şirkette yine üst düzey bir makama sahibim. şimdi şirket ismi filan verip kafaları karıştırmayalım. yabancı iş ortaklarımızdan bir grup fransız ve ingiliz misafirimizi yine istanbulun önemli otellerinden birinde ağırlıyoruz. iş dünyasından sohbet edip brain storming yapıyoruz klasik chit-chat.
o kadar memnun kaldılar ki misafirperverliğimizden adete evimizdeyiz gibi hissettik dediler ta ki sakar bir garson fransız ortağımızın üzerine içkiyi dökene kadar. herkes özür vs kargaşa filan derken o an anladım ve yabancı misafirlerimize usulca aynen şunları söyledim:
bu millet her şeyi öğrendi ama uşaklığı öğrenemedi!
Maalesef sıra bekleme kültürüdür. Ve bununla bağlantılı olarak çeşitli toplumsal kurallar. Çok insanın bunu kötü niyetle bilerek yaptığını düşünmüyorum. Hayatın hızlı akışına kendini kaptırıp kafasında binbir soruyla yaşayan milyonlar ve kozmopolit bir şehir olunca niyet sorgulamıyorum.
bilmiyorum demek. yol sorduğunuza bin pişman olursunuz. ilk yardım. ağzı kitlenen insana sigara içermeye çalışanı gördü bu gözler. güvenmemek. tarihte de bir çok örneği var maalesef, kime güvendiysek sırtımızdan vurulduk.
ayıdan post araptan dost olmayacağıdır. bunların ihanetleri ile düşmanlıkları ile hali hazırda 1 devlet 1 imparatorluk yıkıldı ama bizimkiler hala ümmet sevdasında. 1 tanede cumhuriyet sıkıştıralım araya diye uğraşıyorlar.
rica etmek. para verilen her işte, her olayda karşısındaki kişiyi satın alıyormuş gibi davranan insanlar var ya hele. onlar zaten hiçbir şey öğrenmemiş ve büyük ihtimalle öğrenemeyecek kişilerdir.