toplumun geneline sirayet etmiş hastalık. sanki tüm sorunlar kavga, gürültü ile çözülebilecek. ilk yol olarak huzursuz davranışlara girme eğilimindeyiz. trafikte, evde, okulda,iş hayatında vs. bunun sebebi zorlaşan yaşam sürdürme çabası olmalı kanımca. hayatlarımız o kadar zorlaşıyor ki gün geçtikçe bunun vermiş olduğu stresin kişilere yansıması vazgeçilemez oluyor. survivor izlerken dikkatimi daha da fazla çekmeye başladı adada kavgadan gürültüden uzak iki isim var nadya ve pascal. ha pascal' ın geçmişi pek de iyi sayılmaz. *
kavga etmeyi severiz ama edemeyiz. kimsenin yumruk yumruğa kavga ettiğini görmedim, görmedik, göremeyeceğiz. ata sproumuz olan güreşin yan etkileri olsa gerek kavga olarak sandığımız boğuşmak, yere yatırmak vb. fiillerden ibaret. kısaca biz kavga etmeyi mi yoksa boğuşmayı mı seviyoruz muamma.
zamanında kavgayı bir çözüm olarak şahsımın hak verdiği bir genelleme. ancak insan beyin olarak geliştikçe saçma bir şey olduğunu anlıyor. lakin bu bir şeyi değiştirmiyor barzo dolu bu ülkede. illa kavga etmek zorunda kalacaksınız ve gerekeni yapın.
zamanında kavgayı bir çözüm olarak şahsımın hak verdiği bir genelleme. ancak insan beyin olarak geliştikçe saçma bir şey olduğunu anlıyor. lakin bu bir şeyi değiştirmiyor barzo dolu bu ülkede. illa kavga etmek zorunda kalacaksınız ve gerekeni yapın.
bencil ve dolayısıyla kolaycılığa alışmış olmasıdır, fiziksel şiddet çoğunlukla problemi kolay yoldan ve erkenden bastırır.(çözmez) insana 2 saat laf anlatıp, ikna ederek sorunu çözmek yerine, bencil insanların kavga ile sorunu aşma yolunu tercih etmesi şaşırtıcı değildir.
Ah bi çıkasada izlesek. Sevilmezmi. Ayrıca kavga konusunda en rahat olan ülkelerden biriyiz trafik kıyametin ortasında arabadan fırlayıp cama kafa atan insanlar var amınakoyim. Tabi kavga derken ben gündelik hayatın aksiyonlu kısmından bahsediyorum. Yabancı kardeşlerin kafasından şarap içen psikopatların yaptığından değil.
Kısmen Cahil, çoğunlukla kısıtlanmış olmasından dolayıdır. Cahildir çünkü ona öğrenmeyi sevdirecek bir eğitim sistemi uzağından bile geçmemiştir. Kısıtlanmış olmasının hem manevi hem de maddi yönü vardır. Manevi olan kısım genelde cinsel kısıtlanmışlıktır, ki bu cinsel açlıkla eşdeğerdir. Kültür çeşitliliğinin tavan yaptığı bir ortamda birkaç ay yaşamış biri olarak rahatça söyleyebilirim ki dünya ırkları arasında en abazan ırk biziz. Bunun Yüksek libidoya sahip güçlü bir erkek imajı çizdiğini sanıp ön plana çıkarmaya çalışmamız da ne kadar aç olduğumuzu ziyadesiyle göstermekte. maddi olan kısım ise normalde Yabancıların krallar gibi yaşayacağı ucuz bir ülke olmamıza rağmen bu ucuzluk içinde yokluk çekmesidir. Bunlar birleşince de kendini ifade edemeyen, aç ve sinirli bir toplum meydana gelir. Sorunların üstesinden gelmenin tek yolu kavga etmektir.
