açıköğretim sınavında ayakkabısını çıkartarak ayağını kaşımak, ardından olayı abartıp pantolunu dize kadar kıvırmak ve soruları çözerken bi yandan masaj yapmak.
ben bugün bunu gördüm.
örneğin, türkler yeni çıkan mevsim meyvelerinden aldıklarında bunları şeffaf olmayan poşetlerde taşımaya çalışırlar. çocuklarının dışarıda bir şey yemesine kızarlar.
yıllar önce portakalın yeni yeni tezgahlarda göründüğü zamandı. babam öğlen yemeğine eve gelmiş, gelirken de portakal almış. ben de balkonda yemeye başladım portakalı. kabuğunu da şakalaşmak için aşağıda duran arkadaşlara atıyordum. babam geldi. ömrümün en güzel fırçalarından birini attı.
sonra portakalların hepsini benimle aşağıya gönderdi. "git arkadaşlarınla ye" dedi.
ortak bir pet şişeden sırayla su içilirken, sıra kendisine gelen eleman suyu şöyle hızlıca savurur, öyle yapınca bir önceki arkadaşın salyası sümüğü tam o dökülen kısımda olacak zanneder. malca bir harekettir. ama yapıldığına çok defa şahit olmuşumdur.
otobüs durağında bekleyen kitleyi, "gözü dönmüş bir şekilde minibüs bekleyen insanlar" olarak algılayıp, otobüs durağının önünde zınk diye durarak, kapıyı açıp, "niye binmiyorlar bunlar" diye hayret etmek.
Bazı Türk erkekleri vardır ki cep telefonu çalmadığı halde (özellikle kahvede, veya dış mekanda birilerine göstermek ve hava atmak amacıyla) telefonunu çıkarıp sanki biri aramış gibi yapıp konuşurlar. Bence kesinlikle Türklere özgü davranışlardan bir tanesidir.
spor yapıyor olmak için yapmak. örnek vermek gerekirse eşofmanını koca göbeğinin üstüne kadar çekmiş, gür bıyıklı insanın elinde sigarayla parkta koşu pistindeki yürüyüşü. yürüyüşü de kendine hastır, dizlerden keskince ileri doğru atar bacağı ve paytak paytak diye tabi edebileceğimiz yürüyüşü gerçekleştirir.