1900lerden sonra değil. Türkler kültürel etki altında kalmaya yatkın bir millet malesef.
Selçuklular da farsi ve araplardan etkilenmişler zamanla kendi kültürlerini törelerini isimlerini bile eğip bükmeye başlamışlar... türklükten uzaklaştıkça zayıflamış ve yıkılmışlar.
Osmanlı yola türk kimliği türk bilinciyle başlamış ve güçlenmiş ilerlemiştir.. daha sonraki zamanlarda yavaş yavaş kimi zaman farslardan kimi zaman araplardan etkilenmişler kendi özdilleri olan türkçeyi bile terkedip arapça farsça türkçe karışımı bir dil uydurmuşlar. Zayıflayıp yıkılmışlar.
Teee daha eskilerde çinlilerin kültüründen etkilenip zaman içinde onların yaşantısına özenmişler.
Hep bu özenmeler kendi dilini töresini terketmeler yüzünden zaten onlarca devlet kurulmuş onlarca devlet yıkılmış türk tarihinde. Temelinde bu var.
Üstte yazanın aksine 1900lerde iyice araplaşmış bir osmanlıdan türk kimliğinr bir geri dönüş yaşanmış, türk dilini türk tarihi araştıracak kurumlar hayata geçirilmiş, türklük bilinci öne çıkarılmak için uğraşılmıştır.
Bugünlerde yine feci bir şekilde arap'a doğru çekiyoruz.. sonumuz daha önce bölünen yıkılan türk devletleri gibi olmaz inşallah.
Bir sonraki türk devletinin liderlik forsunda bir yıldızdan ibaret olmayız inşallah.
ayhan sicimoğlu'nun youtube kanalında paylaştığı renkler isimli gezi programının lübnan'da çekilen bölümünün altına lübnan'i suudi arabistan, katar gibi ülkelerle aynı kefeye koyarak "Arap diyarı sevmem" diye yorum yazarak aynı zamanda amin maalouf, nancy ajram, myriam fares, Manisa el roumi, feyruz, elissa, nadine labaki, ali al deek, amr diab gibi şeriatla alakası olmayan isimleri ve t.c. vatandaşı olan benim gibi şeriatçı olmayan arapları bile aşağılayan sarı kafalı faşist cadolozda olan komplekstir. gerizekalı, altına öyle yorum yazdığın ülkede hristiyan nüfusu fazla. suudi arabistan'daki yasaklar yok orada. ayrıca oradaki müslümanların hepsi yobaz değil.
yolda yavaş yürüyen birini siz hızla yürürken geçerseniz, siz onu geçtikten sonra hemen hızlanır sizi geçer. bunun kanıtıdır.
aynı şey araba için de geçerlidir.
iş hayatında sizinle aynı dönem işe başlamış birisinden önce terfi alırsanız kendisi yıllardır tembellik yaptığından alamadığını kabul etmeyip sizin üzerinize oynar.
ya da misafirliğe gittiği evde kendilerini fakir gibi hissetmeleri, evlerine gittiği insanın evini incelemeleri gibi.
ne yazık ki gerçektir ama nedeni türklük değil islamdır. bakınız müslümanların çoğunlukta oldukları ülkelere. yerden göğe, tepeden tırnağa cehalet ve komplekstir. bunun dışa vurumu genelde şiddet, bazı durumlarda da görmemişlik ile olur.
türkler'de fazladan bir de kendine düşman olma durumu vardır ki o da yöneticilerin türk olmamalarıyla ilgilidir. osmanlı devleti'nde devşirmeler, türkiye cumhuriyeti'nde ise etnik döküntüler dîni kullanarak güce kavuşmuşlar, kavuştukları gücü diğer döküntüleri de güçlendirmek için harcamışlardır. günümüzde özellikle siyasette güçlü olanların geneli böyledir. kripto ermeniler, gürcüler, kürtler... ve bunlar türkler'i kendilerine düşman etmek için başta din olmak üzere her türlü kutsalı pervâsızca kullanmaktan çekinmemektedirler. başkası onda birini yapınca din elden gidiyor diye yaygara koparacak alçaklar* iş kendi çıkarlarına gelince şirk, küfür dinlemiyorlar.
türk takımlarının avrupa maçlarında ya da haberlerde avrupadan top oynayan türk futbolcularından bahsedilirken gözümüzün için sokuluyor bu aşağılık kompleksi.
mesela atletico madrid maçı izliyorum. ardaya top diyelim 15 defa geldi. maçın özeti verilirken bu 15 pozisyon da verilir. arada bazen goller de veriliyor ama tekrarları es geçiliyor çoğunun da.
bi siktirin gidin, kendi hasta kişiliğinizi göz önüne alıp burada bütün türklerin adına yorum yapmayın.
tarihte savaş kaybetmemiş hiç bir devlet yoktur.
tarihte toprakları işgal edilmemiş hiç bir devlet yoktur.
tarihte yıkılmamış hiç bir devlet yoktur.
mimaride geriymişiz de, sanatta geriymişiz de. saçmalamayın lütfen oturun türk sanat tarihi okuyun biraz.
salağın biri de asala ve pkk'ya yenildik demiş. tabi çok pis yenildik; öyle pis yenildik ki doğu anadolu ermenistan, güneydoğu kıroistan oldu. allah sizi bildiği gibi yapsın.
kesinlikle türk milletinin çocukluğuyla ilgili bir hadisedir.bilindiği üzere geleneksel türk ailesinde olabildiğince çocuklar yokmuş gibi davranılır... anne ve babasının çocuğu sevmesi hele ki başkalarının yanında sevmesi ayıplanan bir davranıştır. çocuğun fikri sorulmaz, çocuk özellikle duygusal konularda annesi ve babasıyla paylaşım yapamaz, bu tip ilişkiler sonucu çocuk baskılanmış duygularıyla kendini değersiz hissederek büyümüş ve arızalı bir yetişkin olduğunda türlü komplekslere girmiştir. "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" sorusunun kökenini de fikrimce bunlara bağlayabiliriz.
not: geleneksel türk ailesiyle kastedilen özellikle 80-90 öncesinde yaygın olan sonrasında kentleşme ile yavaş yavaş değişime uğrayan aile modelidir. başka bir deyişle çekirdek aile öncesi, geniş ale dönemi diyebiliriz...
türklerin dünya çapında barşarılara kedinin ciğere baktığı gibi bakmasının sebebidir. futbol veya basketbolda bu çok bariz görülür. taş gibi takımla sahaya çıkarsın, peynir gibi takım gelir seni tokatlar. finallere kalırsın, "yok amk ya yeter dizlerimin bağı çözüldü" psikolojisine girer havlu atarsın. ulan oraya kadar gelmişsin, bitir işte. yok, çözülür hemen. her türlü yetenek gerektiren işte bu böyledir. bundan kurtulmak için çok iyi konsantre olmak, motivasyonu yüksek tutmak falan filan gerekiyor sanırım. ya da şansın yardımıyla türkleri toplum olarak yerinden oynatacak bir iki başarının elde edilmesi gerekiyor. misal dünya kupası. ondan sonra türk sporunu kimse tutamaz diye düşünmekteyim. bilim ve teknoloji, kültür ve sanatı da bu sportif başarıdan başkası tetikleyemez gibi geliyor bana. çünkü bu alanlarda alınan başarılar münferitte kalıyor ve dişin kovuğunu doldurmama hissi yaşatıyor. *
hepimiz kendi küçük çöplüğümüzde kralız ama ulusarasını siktret farklı bir mecrada müsabakaya dahil olduğumuzda bile "vay amk ya ne taşaklı adamlar varmış" psikolojisine giriyoruz. ulan dümbük, senin o anki halin ne ki. sen bi yarış, o yarışa kendini ver, esktra motivasyona odaklan, bırak rakibi. hiç açığa çıkmamış potansiyelin patlaması lazım yarışırken. antremanda, evde 5 yapıyorsan orda 6 buçuk yapacaksın. sıçmak da var tabi. kabul ederek giriyorsun oraya. yok ama işimiz olmaz. karşıdakinin kaslı götünü, cin bakışlarını falan izleriz biz.
"böyle bir olayda sadece türklerde olur", "bunu da türklerden başka kimse böyle yapmaz", "yapsa yapsa bunu bir türk yapmıştır", "türk her yerde türklüğünü belli eder" gibi söylemlerde bulunarak türklerin kendi kendilerine oluşturduklarını düşündüğüm kompleksdir.
türk halkının okumuş kısmının hastalığıdır. amerika ve avrupa'ya ait boku bile kutsarlar. batı'ya karşı eziktirler. Halkımızın alt tabakası ise bırakın aşağılık kompleksini ellerinden gelse koca koca profesörleri bile dalga geÇip tartaklamak isterler. Altı ustü batı insanı sistem ve Çalışkanlığının ekmeğini yiyor. Kompleks yapacak bir şey yok yani.