Yüzlerce mezhep, onlarca ırk, binlerce görgü ve onlarca din barındıran bu toprakların içinde yaşayan ve Türkiye'yi Türkiye yapan, tüm temel milliyetçilik ve vatanseverlik ile birbirine sıkı sıkı kenetlenmiş bu halkı, düşündüler düşündüler, alt edemeyeceklerini anladıkları an, toplumun zafiyeti olan, dini kullanmayı tercih ettiler..
Çünkü bilirler, vatanını seven hangi kesimden olursa olsun, şehadete hazırdır.
Biz böyle Biliyoruz.
Zira, zayıf tarafımız genel olarak her kitleye hitap eden, inanışlardır.
Türkiye'de genel olarak Müslüman kesim olduğu için, zafiyetler ve cehalete yenik düşüyoruz.
Her neyse,
Türkiye için tehdit unsuru,
Ermenisi, siyonisti, yahudisi falan filan değil.
Siyasete dini katıp, binbir duygu ile harmanlayıp, sizi kalbinizden vurandır..
Zaten cumhuriyet öncesinde öyle pek bir türk x kürt sorunu yoktu. Ne zaman cumhuriyet ilan edildi resmi ideoloji kemalizm yürürlüğe girdi o zaman bu sorun vuku buldu.
Zira önceden din kardeşliği vardı. Eskiden elhamdülillah müslümanım derdi osmanlı tebası. Oysa kemalizm türklüğü öne çıkardı. Elhamdülillah müslümanım ın yerini ne mutlu türküm diyene aldı.
Ha ne mutlu türküm diyene sözü de hasret içerir. Ben diyemiyorum, ne mutlu diyebilene anlamı taşır.
Zengin “ne mutlu ki zenginim diyene” demez, “ne mutlu ki zenginim” der.
Hasta olan, “ne mutlu sıhhatliye” der.
ya da “ne mutlu sıhhatliyim diyene” der.
Sıhhatli olan “ne mutlu sıhhatliyim diyene” demez ne mutlu ki sıhhatliyim der.
Bu şuuraltı baskısıyla, düşünülmeden söylenmiş bir sözdür.
kimseyi ötekileştirmeden şöyle söyleyeyim, kafası basmayan ve devletin sırtından geçinen asalaklar. memurlar demiyorum, aldığı maaşın hakkını vermeyen herkese giydiriyorum bunu. işveren olarak kazandığı paranın hakkını vermeyen, hakkı olanın hakkını vermeyen... yani genel olarak hak yiyenler.