Günümüzde,türkçe-matematik alanındaki en abartılan bölümlerden biri olan hukukun dramından bahsedeceğiz.
Hukuk fakültelerinin önceki değerini yitirdikleri aşikar.
Hele şu çok abartılan istanbul hukuk fakültesi yok mu hani şu bir zamanların ekolü?...
istanbul hukuk fakültesinde 4. senesini okuyan bir arkadaşımla tanıştım.
Kendisi çok temiz saygılı mantıklı bir insan.
Önceki cümlede 4. sene dedim , neden 4. sınıf demediğimi de ilerki cümlelerden çıkarabileceksiniz...
Arkadaşımın hukuk fakülteleri ve istanbul hukuk hakkındaki düşüncelerini sıralayacak olursak.
1) Hukuk fakülteleri eski değerinden çok uzaklaştı.
2)Sayısalda tıp neyse eşit ağırlıkta hukuk da odur mantığı tamamen yanlış.
3)Hukuk fakültelerindeki kontenjan artışı üniversite hayali kuran öğrencileri görünüşte mutlu edebilir fakat eğitim kalitesi olarak , felaket hele bir de hukuk için çok daha büyük felaket
4)150-200 kişilik anfilerde 800 kişi derse giriyoruz ya da girmeye çalışıyoruz!
5)Dersleri artık 45 dakikaya düşürdüler.Bir şey anlayamıyoruz.
6)Önceden 200-300 kişi alındığı zamanlarda dersler soru cevapla giderken şimdi 800 kişilik, adeta bir orduyu anımsatan insan grubuyla bu sistemi uygulamak imkansızlaşmış ,yerini dersler çok daha verimsiz olan konferans havasına bırakmaktadır.
7)Eğer yazmak isteyen varsa gerçekten istediği ve tanıdığı birileri varsa bu sektörde onun için gelsin.
Hukuk mezunu 10 seneden beri birinin yanında stajyer avukatlık yapan ya da hukuk bürosunu zor çeviren çok kişi var.
8)Öyle işte bir işçiden 1.400 tl alırsam dava başına işte ayda 20 tane işçinin davasına baksam ohh mis ayda 28 bin lira tarzı son derece ütopik söylemlerin yerine daha somut bilgilere ve belgelere baksınlar.
9)istanbul hukuku yeni kazanmış öğrencilerle muhabbet ediyorum ne olucaksın diyorum adama ezberletmişler:
hakim
avukat
savcı
bu ne ya? Sadece bu kadar mı yani?
10)işte bu yazdıklarım hep dersanecilik mantığı üzerine söylenmesi gereken sözler.
amaçları işte şu kadar öğrenci hukuku kazandı demek!
inanmayın arkadaşlar.
11) sadece hukuk hayali için 3 sene bekleyen öğrencilere sesleniyorum,aptal olmayın artık uyanının!
12)4.senemdeyim ama 4.sınıfta değilim çünkü artık niyetli hoca sayısı çok.
13)Dönüp okulun bahçesine bakıyorum her sene 1200 kişi artı afla gelen 100 kişi etti mi 1300 sonra çarp 4 sene ile eşittir:5200 istanbul hukuk mezunu yapar!
Peki bunların kaç tanesi afedersiniz ama ayda 28 bin tl gibi ütopik maaşlara ulaşabilecek.
Öteki taraftan bakıcak olursak kaç tanesi karnını doyurabilecek?
Şaka değil istanbul-hukuk fakültesinden bahsediyoruz fakat bi de Türkiyedeki diğer hukuk fakülteleri var.
Peki onlar ne yapacak?
Rehber öğretmenleri akıllarını başlarına alsınlar! Seneye kayda gelen öğrencilere, velilere sadece ' bakın işte geçen sene şu kadar kişiyi hukuka soktuk' demek için böyle yapmayın , şerefinizle davranın!
Arkadaşımın ağzından duyup şok olup kaldım doğrusu...
eğitim kadrosu oluşmadan bir prof bir doç.la kurulan fakültelerin dramıdır.yakında bahçelerine çadır kurup eğitime öyle devam edecekler bu öğrenci alımına bakılırsa.
türkiyede eğitimin her alanında yaşanan dramın sadece ufak bir parçasıdır. "devlete kapağı atayım" mantığının kendini çokça gösterdiği tıpta da benzer vakalar vardır. yalnız ilginç olan, "bi arkadaşım var..." şeklinde başlayan paragrafların öğrencileri bu kadar fazla etkilemesidir. lise öğrencileri arasında meşhurdur, mühendis şu kadar kazanıyo, doktor bu kadar kazanıyo muhabbetleri. şimdi bakıyorum da o hesaba göre türkiyede en az üç dört milyon kişinin aylık otuz bin liranın üstünde para kazanması gerekiyo. bunun mümkünatının olmadığını anlamak için türkiyenin yıllık gsmh sına bakmak bile yeterli olacaktır sanırım. şimdi gelelim tavsiyelere:
1- öyle maaş anlamında çok büyük hayallere kapılma. atıyorum, "aylık iki bin beş yüz lira maaşla başlasam neyime yetmeyecek ki" diye düşünmek çok daha gerçekçi olur, hem hayal kırıklıkların da daha az olur.
2- "sınavda ilk yüze girenlerin 70'i..." başlattırma şimdi ilk yüzüne. önemli olan senin nereyi istediğindir. bırak ilk yüze girenlerin hangi mesleği seçtiğini, onunla abbas güçlü ilgilensin. sen hangi alanlara ilgin olduğunu tespit et, gerisi gelir zaten. şunu unutma ki bugünün popüler meslekleri, yarının elemana doymuş meslekleridir. öss zaten seçici bir sınav değil, bir de böyle ilgilenmediği bölümleri tercih eden öğrenciler yüzünden işler iyice karışıyor, zorlaşıyor.
3- hangi bölüm seçersen seç, o alandaki en iyi üniversiteye gitmeye uğraş. "önemli olan senin kendini geliştirmen" diyenlere inanma. gaziosmanpaşa işletme okuyan bi adam bi tarafını yırtsa boğaziçi işletme mezunu ile aşık atamaz. zaten öyle olsa o zaman açıköğretime git, kendini bol bol geliştir. ama yok öyle, üniversitede çok şey öğrenirsin ve en önemlisi de neyi nasıl öğreneceğini öğrenirsin. doğru soruları sormayı, eleştiri ve analiz yapmayı öğrenirsin. tüm bunları ancak iyi bir üniversiteye gidersen yapabilirsin. ki türkiyede iyi üniversitelerin sayısının çok az olduğunu hatırlatmakta fayda var.
4- şu formül hiç şaşmaz: sevdiğin bölümleri belirle- iyi bir üniversiteyi tuttur- okulundaki hocalardan maksimum düzeyde faydalan, onlarla iyi ilişkiler kur- çap, erasmus, yan dal gibi seçenekleri değerlendir- iyi bir derece ile okuldan mezun ol. iyi bir birikime sahip olursan (ki bunları yapınca olursun zaten) boşta kalman zordur. hakettiğin maaşı alamayabilirsin, kriz dönemidir; bir süre işsiz kalabilirsin vs. bunları hayatın boyunca göreceksin zaten, o yüzden şimdiden alış bunlara. ama asla umudunu da kaybetme, türkiyede çok fazla mühendis, doktor, avukat vs olabilir ama işinde gerçekten iyi olanların sayısı her zaman azdır (neden acaba). o yüzden alanında iyi olup ciddi referanslara da sahip olursan (referans diyorum torpil demiyorum) sırtın yere gelmeyecektir.
bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak söylemem gerekir ki; hiçbir zaman bölümümden ve seçimimden pişmanlık duymadım. hukuk fakültesi size en önemlisi hayatı öğretiyor, neden mi?
- o çok kalabalık denen sınıflarda türkiye'nin dört bir tarafından gelenlerle tanışıp kaynaşıyor, insanları öğreniyorsun.
- anayasa dersini okuyarak; ülkenin nasıl yönetildiğini öğreniyorsun.
- medeni hukuk okuyarak; bir işten nasıl zararlı çıkmayacağını öğreniyorsun. haklarının çiğnenmemesini öğreniyorsun.
- dersler o kadar zor geliyor ki, çalışman gerektiğini öğreniyorsun.
- hocalar o kadar zorluyor ki, umudunu kaybetmemen ve ayakta kalman gerektiğini öğreniyorsun.
- sınavlar öyle oluyor ki; sayfalarca kağıda düşündüklerini yazabilmeyi, bir şeyi ifade edebilmeyi öğreniyorsun.
- o topluma yerleşmiş, saçma dediğiniz düşünceler sayesinde insanlardan saygı gördüğünü hissediyorsun.
- çoğu kişinin yanından geçemeyeceği bir bölümde okuyorsun ki, kendine güvenli olduğunu hissediyorsun.
bunların ötesinde öyle denildiği gibi çok fazla mezun var ne yapacak bunlar deniliyor ya aslında çok fazla da meslek var; avukat, hakim, savcı, noter bunlar bilinen ve sadece hukuk fakültesi mezunlarının yaptığı işler ama bununla bitmiyor. Kpss'ye girip üst düzey memur da olabilirsin, diplomat da olabilirsin, öğretim görevlisi de olabilirsin... saymakla bitmez yani. hem o her yerde avukat var ya, bunlar nasıl döndürüyor diyorlar ya; ben bugüne kadar aç avukat görmedim. ha o seviyeye gelmek kolay mı? hayır kolay değil, 4 sene afedersin hayvan gibi okuyacaksın, üzerine bir sene amele işleri yapıp stajını tamamlayacaksın, 2 sene dayanıp işin inceliklerini öğreneceksin, sonrası kesinlikle çok daha güzel olacak.
sadece hukuk değil, her bölümün zorluğu vardır; okumadım bilemem. ama şunu biliyorum ki; ben bu okuldan çıktığımda gerçekten yetişmiş biri olarak çıkacağım. ister o binlerce sayfalık kitapları okuyayım, ister okumayayım... hukuk fakültesi ayrıcalıklı, özel bir alandır. dışarıdakiler için ahkam kesmek çok kolay, içine girmek gerek.
düşüncelerim sakın sizi yanıltmasın burada hukuk fakültesi en iyisi diğerleri berbat gibi, diğer bölümleri kötüleyici bir mesaj yoktur, haddime de değildir. sadece işin içinde bile olmayanların bol keseden sallayarak, bir bölümü yermesini mantıksız buluyorum.
gazi'yi vurmayan dramdır.
öncelikle öğrenci sayısı diğer devlet üniversitelerinden çok daha düşüktür. fakültede rahat rahat herkese yeter hatta öyle ki zemin katı iibf'ye bıraktık. kısacası götünü yaya yaya dersi dinleyebilir uyuyabilir beğenmezsen yerini değiştirebilirsin.
diğer fakültelerde kan kaybı büyük diyorlar bilmiyorum lakin gazi'nin hocaları okuldan ayrılmak yerine özel üniversitelerde yarı zamanlı çalışmayı yeğliyorlar bu da okul için büyük bi avantaj.
ütopik paralar kazanmak insanların yeteneğine kalmış birşey 3 bilemedin 4 hukuk bürosunun toplanıp ayda 10 bin lira burs dağıtığını kendi gözlerimle gördüm. demek ki kazanan kazanıyor.
avukatlık stajyerliği bir senedir 10 sene kimse stajyerlik yapamaz.
hukuk fakültesinden çıkan bi insan evladı iş bulabilecek miyim kaygısından ziyade hangisini seçicem ben kaygısına düşer iş alanı inanılmaz geniştir. bir tıp mezunu elindeki diploma ile sadece doktorluk, gazetecilik ve müteahhitlik yapabilir. (son ikisi diploma istemiyor.) bir hukuk mezunu ise iibf nin bütün bölümlerine girebilecek bir "koz" gibidir. üstelik sadece kendine özel avukatlık hakimlik savcılık hiç saymıyoruz.
bu ülkede hukuk ile ilgili tk saçmalık önüne gelen özel üniversitelerin hukuk fakültesi açmasıdır.
Hukumet issizlik oranini dusurmek vs. sebeplerle altyapi kurulmadan kadro olsturulmadan kafasina gore universite kuruyor veya kontenjanlari artiriyor. bu durumda yani egitimde acilan bu tahribat bu gedik cok degil on sene sonra cok aci sekilde fark edilecek ama gedik o kadar buyuk oldugu icin hic birsey yapilamayacak.
sirf bu sene altyapisiz sekilde 46 univetsite acildi varin gerisini siz dusunun.
tüm fakültelerin dramı ile aynı dramdır.
son yıllarda felaket bir şekilde üniversiteler öğrenci uyutmaya yönelik şeyler yapıyor.
bunların hepsi üniversiteli cahil yetiştirmektir efendim.
bir hukuk öğrencisi olarak kocaeli üniversitesinde ceza kürsüsü hariç herhangi bir sorun yoktur.
asıl sorun hayatın kendisindedir. avukatlık mesleğinin ne olduğunu bilmeyen bu cahil ülkede avukat olmak cidden çiledir. hukukun olmadığı ülkede hukuk fakültesi okumak da çiledir.