malesef ki malesef nerede yaşadığınıza göre değişen olaydır .
acı olan durum budur ki , insanlar koca bir ülkede , ancak "mahalle baskısı" adı verilen
bir yurt gerçeği altında yaşamaktadır .
tabikide istenen ideal şartlarda , kadınlarımızın her yerde istediği kadar
hür yaşayabilmesidir .
yaşayabilsinki artık tecavüz , taciz vb. haberler olmasın .
toplumun temel tabularından birisi olan cinselliğin , bireylerin genel mantığını
etkilemesinin azalması ve kadına bakış açılarının değişmesi ile değişebilecek olması umulur.
hangi yörede yaşandığına göre değişiklik gösterir. doğuda kadınların hangi şartlarda yaşadığını görüyoruz. erkekler kahvede, kadınlar tarlada. sırtlarında da bir çocukla. töre cinayetlerine ne demeli? o namusu kirletenlerin sırtı sıvazlanır ama güldünya'lar tek bir kurşunla giderler. ünzile'ler daha çocuk yaşta babası yaşındaki adamlara satılır bir kaç koyun karşılığında. bunlar halen yaşanan şeyler bu ülkede. siz daha ilerlemeden bahsedip durun.
kimi zaman töre cinayetine kurban gitmektir,
kimi zaman töre yüzünden zorla evlendirilmek..
ücret biçilip reklam malzemesi olmaktir (buna izin veren kadinlardir)
para ile alinip satilan bir "mal" olmaktir.
kiz oldugu, evde olmasi gerektigi dusuncesiyle babasi tarafindan ilkokula gonderilmemektir bazen..
cocugu olmadigi icin kocasi tarafindan aldatilmaktir,
kadin pesinde olan kocasi tarafindan terkedilip, kaderiyle bas basa birakilmaktir,
cocuklari icin, el alemin pisligini temizlemek zorunda kalmaktir,
kimi erkege gore zevk araci olmaktan baska birsey degildir,
kimisine gore de evin hizmetcisi! olmaktir,
her zaman erkegin ismiyle anilmaktir; recep'in karisi, hakan'in ablasi, murat'in kardesi..
sahsizyetsiz olmaktir,
kendisine maddi deger bicildigi, onun da izin verdigi icin hic bir degeri olmamaktir,
makyaj yapip bazi dikkat cekici yerlerini gostermeden ise alinamamaktir,
kilik kiyafet, egitim, calisma ozgurlugu olmayandir...
tecavuze ugramaktir,
tecavuze ugradiktan sonra namussuz gozuyle bakilmaktir,
sonrasinda belki bi kosede cesedinin bulunmasi, belki ortada cesedinin dahi birakilmamasidir; kesilip dogranmaktir.
gucu kadinlara siddet uygulamaya yeten zavalli erkeklerin emeginin sonucu, yuzu gozu mor dolasmaktir.
"ben bilmem, beyim bilir" demektir her daim.
korkmaktir belki..
cahil olmaktir, turkiyede kadin olmak!..
nasil bir mucevher oldugunu bilmemektir, kendi kiymetini bilmemek...
zulmu kabullenmektir...
fedakar olmaktir. kocasina sirf evladi icin katlanan bir suru kadin taniyorum.
butun bunlardan sonra bir gune sahip olmaktir; "kadinlar gunu"
Kimi der ki kadın, uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.
doğuşundan ölümüne kadar her haraketi sınırlı olan. tabi diğerleri saymıyorum onlar kopuk yaşayanlar etrafında sadece erkek olan ve zamanını onların verdikleriyle geçinenler. bir de güzelse uzun süre bu erkekler tarından bakılabilir. tabi güzellik bitince yine sefilsin...
tek has avantajı askerlik yapmamak olan statüdür.
toplumun dayattığı kadınlık statüsünün rollerine uyup bir kaç sözde "avantaj" elde edilebilir. ama bu, "insan olmak"tan gelen temel yaşam, söz, kendi bedenini kullanma vb. haklardan eşit düzeyde yararlanmayı asla getirmez. söz ettiğim o sözde avantajları elde edip ikinci sınıf konumuna mıhlanmaktansa, insan olmanın getirdiği hakları talep eden kadınlara ödetilen bedeller de sayısızdır/can yakıcıdır.
en kolay şeydir. her zor işi erkek yapar, en güç durumlarla burun buruna kalır, en tehlikeli işlerden falan para kazanan hep erkektir. ama kadın yer içer doğurur sonra bir de bıdı bıdı yapar. işte nankörlük...
bazen "ana, yar" diye yüceltilmek, bazen de herkes tarafından küfre maruz kalmaktır.
taciz, tecavüz bile olsa "ailenin namusu" diyerek suçlanmaktır, cezalandırılmaktır.
cinsel tacize, yol ortasında tekme tokat dövülmeye, boşanmak isteyince cinayete kurban gitme potansiyeline sahip olmak, üstelik bunları yapanların yanına kar kalacağı bir hukuk anlayışına sahip ülkede yaşamak demektir.
seçme hakkım olsa, istanbul'a rağmen olmazdım. he bir de türkiye'de kadın olamazsınız, ancak "bağyan"! olabilirsiniz. yalnız ve güzel ülkemde "kadın" olmak (çok) ayıp birşeydir.
türkiyede kadın olmak çok zordur efendim.sevse orospu, öpse orospu, sarılsa orospu, sevişse orospu. bu zorluğun üstesinden gelerek hayatlarına devam ettikleri için ödül vermek lazım her birine.
Ülkenin en tehlikeli meslek gruplarından bile daha fazla can almaktadır. Ne asker, ne de polis Türkiye de kadınlardan daha çok kayıp vermez. Ülke istatistiklerimizin tavan yaptığı şu günlerde kimsenin elimize su dökemediği bir istatistik de öldürülen kadınlarımızdır. Bununla birlikte kadın ölümlerine erkeklerin kadınlardan daha duyarlı olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar öldürülen kadınların katilleri erkekler olsa da bu böyle. Çok acaip bir şeydir bu ülkede kadın olmak. Ve aklıma hiç Sabiha Gökçen, Suna Kan, Türkan Saylan, Elif Şafak falan gelmez "Türkiye de kadın olmak denince"... Gazetelerde göre göre alıştığımız, ne acı ama gerçek - duygularımızın nasır bağladığı ölüm haberleri gelir.
O yüzden bu cins katliamına karşı kocalarının 3 adım gerilerinden yürüyerek sessiz kalan kadınlardan hiç hazzetmem. Ama nerede bir okumuş kadın görsem, sesini yükseltmekten, erkeklerle tartışmaktan korkmayan, çalışan hatta yönetici olmuş kadın görsem orada mutluluk veren bir insan olduğunu anlarım. Kadınlar daha da çok çalışmalı. Ama tarlalarda değil...
birine ait olmayı mecburi kılar. kadın değil kocanızın kadını olabilirsiniz ancak. aksi takdirde yaşama şansının tanınmadığı bir ülkeye dönüştük. yazık.