bir şey oLmaz...bunu düşünmemiz , yazıya aLmamız biLe şaçma...ermeniLer türkLeri sevmektedir...hatta izLediğim bir haberci böLümünde ermeni bir adam * kadın muhabirin yanına geLmiş muhabirin türk oLduğu duyunca kadın'a sarıLıp hüngür hüngür ağLamıştır...ve akabinde "bizi düşman etmek istiyorLar...oysa biz kardeşiz , sizin denetiminizdeyken çok mutLuymuşuz...ama bazı böLücü devLetLerin uyguLadığı saçma poLitika sonrası bu haLe geLdik...türkiyede yaşayan ermeni dostLarım var...haLLerinden gayet memnunLar ve türkiyeyi ve türkLeri çok seviyorLar...Lütfen bu oyuna geLmeyeLim." demiştir...fazLa bir şey demek gereksizdir...
çok da zor olan bir durum değildir. türkiye halkı gerçekten de ayrımcı değildir. avrupanın ırkçı ve faşist hareketleri daha çok dikkat çekmesi gerektiği yerde hasıraltı olmuştur. türkiye ermenilerinin çoğunluğu da bu durumun farkındadırlar ve ülkelerini severler.
Ermenistanda ermeni olmaktan daha rahattır. Istedikleri gibi yasiyorlar, kimsenin birsey dedigi yok bunlara.
"Turkler ermenistana iş için gider" yazmis bir sivri zekali yazar. Ulan zaten bir turk ermenistanda yerlesik olarak yasayamaz ki. Evini başina yıkarlar. Bogazini kesip karnını deşerler. Ustune ailesini de katlederler. Evet durduk yere, türk olduğun için saldirirlar.
türkiye'de niye ermeni oluyorsun? git ermenistan'a, orada ermeni ol. bizim balkanlardan gelen türkler makedonya'da, bulgaristan'da, yunanistan'da türk olmak istemediler de geldiler örneğin.
ermeni olan türk vatandaşları, bizim aynı mahalledeki, komşu teyze, esnaf, babanızın arkadaşı iken onlara kötü davranmak bütün mahallenin tepkisini cekmek demektir.
her insan türk kültürü içinde yetiştiğine göre böyle bir davranış sergilemek en azından ayıptır.
josef levon capan olmaktir. Kocaeli universitesi makina muhendisligi konstruksiyon ana bilim dalinin bel kemigi olmaktir. almanca, fransizca ve turkce' yi kusursuz konusmaktir. yetistirdigi muhendisin cebine koydugu diplomayi hak etmesini istemektir. bir yurt disi gezisinde kendisini ispanyol sanan kisiye turk oldugunu soylemektir. ramazan ayinda ogle yemegini yerken ofisine soru sormaya giden ogrencilerini gorunce yemegine ara verip, yediklerini dolabina kaldirip, sorularini cevaplamaktir. en onemlisi de insan olmaktir.
"Eğitim-Sen 2 Nolu Şubesi Cumhuriyet Meydanı'nda 'Kardeşimin Katilini Şehrimde Görmek istemiyorum. Ermenistan Sınır Kapısı Açılmasın' isimli kampanya için imza toplamaya başladı. Şube Başkanı Ali ihsan Öztürk, 15 gün boyunca topladıkları imzaları Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) göndereceklerini söyledi. Türkiye'yi idare edenlerin duyarsızlığını Türk Milleti ile paylaşmak için toplandıklarını belirten Öztürk, "Bugün burada Ermeni soysuzlarının Karabağ'ı işgal ettiği andan itibaren dünyanın kör ve sağır kaldığını anlatmak ve bu konuya parmak basmak için toplandık. Aziz Türk Milleti bugün Ermeniler, Azerbaycanlı kardeşlerimizin topraklarının yüzde 20'sini işgal etmiş durumdadır. 1 milyon insan mülteci durumunda yaşarken ve Ermeniler Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını tanımazken Karabağ'da katledilen kardeşlerimizin kanında eli olan sözde Cumhurbaşkanı'nın Kayseri'ye maçı seyretmek için gelmemesi için bugün buradayız. Ermenistan sınırı açılsın ama bir defaya mahsus açılsın. Türkiye'deki soysuzlar o tarafa gitsinler ve sınır kapansın" dedi. Kayseri'de sivil toplum örgütlerine seslenen Öztürk, "Dün insan hakları savunuculuğu adı altında dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan olaylara isyan edenler neredesiniz?
Dün Müslüman dünyasına yapılan saldırılarda ayağa kalkanlar bugün neredesiniz? Yoksa Karabağ'dakiler insan mı değil? Yaşayanlar Müslüman mı değil, Türk mü değil?" diye konuştu.
Türk Ocağı Şube Başkanı Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı ise, Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu vurgulayarak, "Yolun bir tarafından can Azerbaycan, diğer tarafında Türklerin atası Osmanlı'yı tarihin her döneminde soykırım ile suçlayan Ermenistan var. Kayseri'deki bazı gönüllü kuruluşlara ve kalem oynatanlara soruyorum neredesiniz? Sizler AB ve ABD'nin ev ödevini yerine getirilmesi için yalakalık yapan gönüllü kuruluşlar mısınız?" şeklinde Kayseri'deki bazı sivil toplum kuruluşlarına tepki gösterdi. Daha sonra Cumhuriyet Meydanı'ndaki vatandaşlar kağıtlara imza attı. Karabağ'da katledilen Azerilerin fotoğraflarının bulunduğu sergi ise dikkat çekti. imza kampanyasına Yurt-Sav ve Erzurumlular Derneği de destek verdi.
Kayserili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan ile Türkiye futbol takımları arasındaki maçı izlemek için Ermenistan'a gitmişti. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'deki rövanş maçına da Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ı davet etmişti. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise maçın Kayseri'de yapılması için Futbol Federasyonu'na başvurmuştu."
yukarıdaki haberde de geçtiği gibi "kapı açılsın ve soysuzlar gitsin" gibi acaip düşüncelere maruz kalmaktır. yabancı bir ülkeyle yapılan futbol maçı öncesinde bile tepkilerden bi şekilde sizin nasibinizi almanızdır. bir de tüm bunları hergün duyup alışmayı öğrenmektir ...
bir gün belediye otobüsünde gitmekteyim. arkamda bir sarışın bayan ve çocuğu, yanında da bir siyahi bir erkek öğrenci oturmakta. Neyse efendim bunlar ikisi de birbirlerinin yabancı olduğunu tez zamanda fark edip muhabbete koyuldular ingilizce. onların arkalarında da iki tane sıradan bıyıklı vatandaş oturuyor. Bir ara arkadaki iki bıyıklı dümbeleğin "bak bak orospuya bak kucağındaki çocuğa bakmadan" dediğini duydum. kendilerine içimden küfretmek suretiyle dönüp bir bakış attım. neyse efendim epeyce bu ülkemizdeki yabancı insanlar muhabbet ettikten sonra, önce sarışın bayan ve çocuğu indi, bir sonraki durakta da siyahi olan arkadaş, kapının orada ayakta duran bir bayana türkçe olarak "düğmeye basar mısınız?" dedi. vay efendim sen misin bunu diyen! Arkasında oturan yurdum insanı hemen çemkirdi yüzüne "madem türkçe biliyorsun iki saattir ne ingilizce konuşuyorsun da, biz misafirperveriz diye mi yapıyorsunuz bunu da cart curt..." siyahi arkadaş 2 metreye yakın boyuyla ayağa kalktı, duran otobüsten inerken "eğitim şart" diyerek indi. sonra arkamı dönüp adama ben çemkirdim, "bu mu senin misafirperverliğin" dedim önce, adam daha ağzını açamadan "sen gitsen ülkeni bırakıp afrika'da yaşamak zorunda kalsan, orada bir türk bulsan otobüste bağıra bağıra türkçe konuşmayacak mısın?" deyü çemkirdim. "adamları yabancı gördünüz orospu yaptınız, yetmedi türkçe konuşmamakla suçladınız" dedim ve nihayetinde indim otobüsten.
şimdi efendim sorarım size acaba bu yurdum insanın çemkirmesi nedendir? "eğitim şart" diye ayar veren o arkadaşın ayaktaki namahrem türk bayanına "düğmeye basar mısınız?" demesi midir, bu konuşan siyahi arkadaşın porno filmlerde hep ön plana çıkmasının verdiği kompleks de bunda etkili olmuş mudur, yoksa orospu dedikleri o bayanın da kendilerini anlamış olma ihtimaline duydukları öfke midir? yoksa yabancıya tahammülsüzlük, ırkçılık mıdır? bunların hiçbirinin cevabını beklemiyorum sizden, kim bilir o bıyıklı amcamların ne derdi vardı da ordan çıkarmaya çalıştılar acısını, onları da suçlamıyorum, bıyıklarını da.
peki ne alakası var bu adamların ermeniyle? bi kere ermeni değiller ki onlar? işte tam olarak bilemesem de her halde türkiye'de ermeni olmak, bütün bu denyoluklara alışmış olmayı gerektirir. birisinin sizin yanınızda hrant dink için "ermeni dölü" diye küfrettiği esnada kulaklarınızı tıkayabilmekten geçer. türkiye'de ermeni olmak, milliyetçi duygularınızdan arınmış olmaktan geçer herhalde, yoksa yaşayamazsınız. ha bir türk ermenistan'da nasıl yaşar onu bilemem efendim, kötü yaşıyorsa bu onların ayıbıdır. lakin biz önümüze bakalım, kendi yaptığımıza bakalım. ondan sonra ahkam keselim misafirperverlik falan diye.