küçük bir ihtimalle iyi para kazanmaktır. büyük ihtimal ise hemen her ilde adliye çevresinde yüzlercesi konuşlanan avukat bürolarından birine sahip olup sinek avlamak ya da bir hukuk bürosunda komik rakamlara çalışmaktır.
her sene sadece bir fakülteden binlerce mezun veren, yüzlerce kişilik amfilerde ders işlemeye çalışan hukuk fakültelerinin acilen ilgilenmesi gereken bir sorundur...
dört avukat birleşir bir ofis tutarlar. önlerinde ki on yıl koştururlar. sonrası şansa bağlı. varsa cevren, kralsın. yoksa cevren ... gerisini sen düşün.
-gecenin bir yarısı aranıp ya bizim dava ne oldu avukat sorusuyla sık sık muhatap olursunuz.( parasını verdim istediğim saatte ararım düşüncesi müvekkillerin iliklerine kadar işlemiştir. )
- dava devam ederken keşif-bilirkişi incelemesi gibi ekstradan para gerektiren işler için para istendiğinde sonradan sonradan ne parası istiyorsun avukat,baştan verdik ya denir.( avukatın müvekkilden her fırsatta para tırtıkladığı düşünülür.kısacası avukat para yiyordur. )
-özellikle küçük ilçelerde saatlerce hakim beklenir.(saat 9 da başlaması gereken duruşmalarda celsenin öğleden sonra 2-3 gibi açıldığı çok görülmüştür.)
-müvekkilerin %90'ı kaybedilen davalarda karşı taraftan para yediğinizi, danışıklı dövüşe kurban gittiklerini düşünürler.
-çoğu zaman emeğinizin karşılığınızı alamazsınız.önceleri kazan para sorun değil diyen müvekkil kayıplara karışır.
ofisinizde cübbe ile oturduğunuz fotoğraflar koyun sağa sola, cübbe ile masa başında çalışırken ya da cübbe ile kahve içip uzaklara bakarken falan fotoğraflar çok tutuyor. herkes sizi boş zamanlarınızda cübbe giyip geziyor sansın.