akp-hdp doğu sorununu çözmek için taşın altına ellerini koydular. artıları ve eksileriyle seçim sürecinde bu sorunu çözmek adına kim daha ikna edici olursa, seçimlerdeki kararsız seçmeni o kapacaktır.
hdp seçime parti olarak gireceğini beyan ediyor. eğer barajı geçemezse bunun faydasını akp görecek. eğer hdp barajı aşar ise yine bunun faydasını akp görecek. çünkü başkanlık sistemini(doğu iyi bilir ağalık sistemini) destekleyen tek muhalif parti konumunda.
chp bu konuda sessiz. bence seçimlerde bu sessizliğin büyük zararını görecek. taban kılıçdaroğlundan çözüm süreci ile ilgili muhalif söylem beklerken kılıçdaroğlu çok iyi bir niyetle; eğer süreç çözüme ulaşırsa çok iyi olur diyor. bu insani açıdan doğru fakat siyasi olarak pekte mantıklı bir davranış değil. kılıçdaroğlu hedef kitlenin tersine söylemlerde bulunuyor. seçim beklentisi içinde hedef %35 diyor ama %30 alırsa öpüp başına koysun.
bu çözüm sürecinden en karlı çıkacak parti bence mhp olacak. hükumetin her yaptığına eyleme karşıt sert fakat tabanı sokağa dökmeyecek biçimde açıklamalar yapıyor. bu da sözüm süreci konusunda vatandaşın aklında kalan soru işaretini akıllara getiriyor. muhatap alınan hdp'nin akp ile yaptığı antlaşma metninin içeriği ve akp'nin hdp'nin isteklerine ne derece karşılık verdiği sorusunu soran mhp seçim süreci yaklaştığında kararsız olan seçmeni mhp tarafına çekecektir.
mhp'nin şu sorusu ise taşı gediğine oturtur nitelikte. dolaylı ve dolaysız yoldan 40 bin insanın ölümüne sebebiyet veren eski terör örgütü liderinin hazırladığı metin üzerinden çözüm sürecine ulaşılmak isteniyor. bir katil nasıl olur da barışa öncülük edebiliyor diyor mhp.
evet hdp bir örgütün siyasi kanadıdır. bu sebeple türk siyaseti hdp'ye bağlanmış durumdadır da denilebilir.
şu an tüm siyasi hesaplar hdp'nin meclise girip girmeyeceği üzerine yapılıyor. her ihtimale karşı b planları hazırlanıyor, konuşmalar barajın aşılıp aşılamayacağına göre şekilleniyor.
