hülya avşar'ın başrolünde yeraldığı berlin in berlin (1993) filmi bir istisna olsa gerek bu durumda; çünkü bu film hem çok sayıda ödüle layık görülmüş hem de bir kadının* mastürbasyon sahnelerine yervererek epeyce büyük bir ilgi toplamıştı.
hala nü fotoğrafları bile yadırgayan bir toplumda yaşadığını unutan bünyenin düşüncesi. sanat anlayışımız farklı bizim.soyunmak olmayacak izlenecek filmlerin içinde, ama porno çekebilirsin o yalnızken izlenir, kötülenmez. çok asi yönetmenlerimiz yok belki de, belki de çok ticari düşünüyoruz, çok maddiyatçıyız. belki. belki de soyunmak değil de, duygusal filmlerin kralını yaptığımızdan. bizim kategorimiz bu belki de. bunda iyiyiz. selvi boylum al yazmalım'da, babam ve oğlum'da. böyleyiz biz, hem iyi hem kötü.
ayrı biryerden edit : olan filmlerin kopyalarını da bulmak zor. berlin in berlin, al vcd'sini varmı bakalım o sahne. televizyonda mı izleyeceksin? herneyse.
gerçek hayatın sinemaya yanasımasının sonucudur. ülkemizde kız çocukları çok küçük yaşlardan itibaren cinselliğin ve vucudunu sergilemenin dünyanın en ayıp şeyi olduğu ve özgür karakterli kızların asla iyi koca bulamayacağı baskısıyla yetiştitilirler. bu kafa yapısı aynen sinemamıza da yansımış yüzlerce türk filminde oyuncular toplum neder diye eşlerini oynayan diğer oyunculara bir öpücük bile konduramamışlardır. sinemamızda öpüşmem sevişmem diyenler (sanki gerçek hayatta kimse öpüşmüyor sevişmiyor) toplumca kendi kızları gibi görülmüş ve çok sevilmiş, buna karşın ben öpüşürüm de sevişirimde diyenler toplum tarafından vamp ve basit kadın olarak algılanmıştır.
bu durum sadece sinemalarla da kısıtlı değildir. eminim ki bu ülkede milyonlarca kadın kocasının önünde bile soyunamaz, ışık açık sevişemez.