hele de rakı eşliğinde dinleniyorsa ömre ömür katan keyiftir. üniversitede oluşturulan türk sanat müziği korosunda atatürk'ün sevdiği şarkıları söylemiştik 10 kasımda. hayatımda ilk kez içmeden güzel olmuştu kafam. o an atatürk ile içmenin ne kadar keyifli olabileceği düşmüştü aklıma. hemşehrimle rumeli'den mi konuşurduk acaba yoksa bir rumeli türküsünde fondip mi yapardık diye düşünmüştüm. ilk kez atatürk insan gibi görünmüştü gözüme. ağladığını, üzüldüğünü, akşam ki rakı sofrasını sabırsızlıkla beklediğini, aşık olduğunu falan düşünmüştüm. malum o da çok severdi sanat müziğini. neyse güzeldir türk sanat müziği, usta ağızlardan usta sazlardan dinlemek kaydıyla ama.
özellikle de hicaz makamı bambaşkadır. metal müzik yapsamda "rakı getirin ülen!" diye bağırmama sebebiyet vermiştir.
haklı bir ünlemdir. türk sanat müziği ansızın bir yerde çay içerken bile çalmaya başlasa, çar bardaklarının içinde rakı olması hayal edilir. keyfi bambaşkadır diğer müziklere benzemez.
enstrümental haliyle kendinden geçmektir. ama işin içine söz (bkz: güfte) girmeyecek hacı. o zaman dedelerin nenelerin zevkine hitap eder hale geliyor. ne güzeldir dede efendi dinlemek mesela.
Türk sanat müziğinin nesli değiliz belki ama az da olsa kırıntıları da var içimizde.Elektro müzik kültürüyle büyürken, o güzelim manalı bestelerden uzak kaldık. Bütün güzel olan şeyler gibi türk sanat müziği de unutulmaya yüz tuttu.