bugünlerde revaçta bir trendy. hrant öldürüldü, kimileri utandı türk olduğundan, halaçoğlu konuştu kimileri utandı türk olduğundan, bir bilimadamı bilimsel bir çalışma sunar birileri utanır. utanmayın kardeşim ayrıca sizin utancınızla bizim umurumuzda değil..
turk ya da baskasi fark etmez, insanin irkindan utanmasi kadar mantiksiz bir sey olamaz. Soydaslarinin yaptigi davranislarin yuzunu kizartmasi anlasilabilir bir durumdur. Yalniz bunun sonucu olaraktan insanin soyundan utanmasi, uzerine yorum yapmaya degmeyecek kadar sacmadir.
bu duyguyu cok kez yaşadım ama en güçlüsü yeni yıl kutlamalarında aralarına aldıkları turist kızlara, somalili cocukların yemek gorunce saldirmaları gibi saldırıp taciz ettikleri andı! evet utandım!
türkiye topraklarında yaşarken bu ülkenin ekmeğini yerken kesinlikle kurulmaması gereken bir cümledir. aksi halde şeref ve onur devreye girer ya da olmadığı için giremez.
Herhangi bir millete ait olmak insanın kişisel isteği dışında bir konu olduğu için utanılacak veya gurur duyulacak bir durum değildir. Bu yüzdende Türk olmaktan utanmak yanlış bir durumdur. Kişi bireysel davranışları ile utanılacak veya gurur duyulacak bir insan olur.
kendini birşey olmak zorunda hisseden ve default bir şekilde üzerine giydirilen gömlekten, yani ırk'tan dolayı, bazı zamanlar gurur da duyabilen bireyin, yeri geldiğinde bürünebileceği ruh hali. dünyaya bedel olduğunu düşünen adamın takıntısı anlayacağınız.
oysa, insan olmak daha farklı birşey. bir kere insan olunca, herhangi bir rekabet ortamında da hissetmiyorsun kendini. veya bütün komşularınla düşman olmak zorunda da değilsin. açıkçası bunu hümanist edebiyat yapmak için de söylemiyorum. insan herkesi sevmek zorunda olmadığı gibi, herkese paranoya ile de bakmamalı. bütün derdim bu. işte bahsettiğim ''insan olma'' bilinci bu kapıyı açıyor bireye. herhangi bir ırktan olma yükümlülüğü hisseden birey, ister istemez kendinden olmayana ''öteki'' olarak bakar. bu sadece ırktan değil herhangi bir ideolojik görüş durumunda da söz konusu. birşeyci olmaya çalışan birey, istemli/istemsiz bir şekilde karşısına diğerlerini alıyor. hal böyle olunca, yapılan bir hata veya işlenen bir suçtan ötürü -kendiyle alakası olmayıp, kendi ırkından başka birisi de olabilir- utanç duymaya başlıyor. zira, başkalarının başarılarından kendisi de gurur duymakta. işte bu aidiyet psikolojisi, dünyaya nesnel bir bakış imkanını alıp götürüyor.
beyhude çabadır. şans mıdır kader midir ne denirse desin onun etkisiyle doğduğunuz yer sizin değiştirebileceğiniz birşey değildir.
beğenmemek de bir haktır ama beğenmediklerini değiştirmeye çalışmayıp direkt utanmak, tiksinmek vs. sadece korkaklara özgü bir harekettir.
türk olmak türk olarak doğmakla başlar. ama bunu devam ettirmek türk olmayı onurlanacak bir gerçeklik yapmak ya da türk olmamayı seçmek kişinin elinde olan birşeydir.
kolay aslında.
türk olmaktan utanç duymak olmaz. ancak bazı türklerin türk olmasından utanç duyulabilir. çünkü yıllardır onlar yüzünden barbar türkler, gerici türkler olarak tanınıyoruz. halbuki bir biz var bizde bizden içeri.
bir türk'ün bazı nedenlerden dolayı içinde bulunduğu ruh hali.
uluslararası anlamda 5 paralık değerimizin olmayışı, etrafımızdaki yozlaşmışlıklar,
daha düne kadar tuvalet adabını bilmeyen adamlar tarafından aşağılanmak gibi nedenler, buna örnek gösterilebilir.
(bkz: türk olduğumdan utanıyorum)
(bkz: kimse kusura bakmasın)
genellikle bu eylemde bulunmayanların bu minvalde davrandıkları suçlamasıyla karşılaşılır.
yani; adamın ırka falan inandığı yoktur, dünyayı, insanları, farklı ırklarda olan insanlar olarak algılamaz, insanları türk, kürt, ingiliz vb diye ayırmaz, sadece sosyal ve kültürel farklılıklara bakar, fark olarak görse görse anca bunu görür.
sonra gün gelir bu sosyal durumlardan birini eleştireceği tutar, bu eleştirisini ırk temelli yapmadığı halde, birden karşısında dünyayı sadece ırk gözlüğünden algılayan bi kişi ona kendi ırkından utandığı suçlamasıyla saldırır.
bundan farklısını görmedim. örnek isteyenler türk olmaktan utandıklarıyla suçlanan bütün solcu aydınların laflarını bi daha okusunlar, cidden ırk temelli mi demişler laflarını, yoksa bi sosyal duruma mı eleştiri getirmişler görsünler.
2. dünya savaşından sonra artan olgudur. bunda, basının tüklerin başarılarını değil de başarısızlıklarını gözümüze sokmasının etkisi vardır. yoksa türklerde de türkiye'de yaşayıp türkiye'ye hizmet edip dünya çapında saygınlık kazanmış insanlar vardır fakat basınımız bunlara kasıtlı olarak değer vermemektedir.
biraz gözlemle vazgeçilebilecek hatta pişman olunacak hadise.
bazen vurdumduymaz, kaba, kültürsüz ve aptalca davranan bir millet olduğumuz fikrine kapılıyorum. etrafımdaki insanlardan pek çoğunda derin boşluklar görüyorum. ülkenin gidişatı beni mutsuz ediyor. geleceğim için de endişeleniyorum...
yitik gibiyiz hepimiz. kendi hayatımızı değil, sürüp giden bir debelenmeyi yaşıyoruz sanki. 45 yaşından sonra kendini atan teyze-amcalar, geçim derdinden birbirini gırtlaklayan insanlar, hastane kapılarında yaşanan kaos, işsizlik, can güvenliğinin olmaması... içimi daraltıyor. "nasıl insanlarız biz?" diyorum. "bütün bunlar da neyin nesi?" dünyanın kaç ülkesinde var böyle rezillik?
sonra hiç olmadık bir zamanda, olmadık güzellikte bir durumla karşılaşıyorum. o çok övdükleri avrupa ülkelerinde %1'i bile olmayan samimiyetle, sıcaklıkla, sevecenlikle yaklaşan insanlar çıkıyor karşıma. milli maçlarda hep birlikte marş söylerken, pazardan gelen yaşlı teyzenin eşyalarını taşırken, akşam yemeğini yavru köpekle paylaşırken görüyorum insanlarımızı. bu ülkede yaşadığım için mutlu oluyorum... en kötü zamanlarında bile şükreden, tüm zor zamanlarda kendini küllerinden yaratan, ihtiyaç duyulduğunda kenetlenen bir millet olduğumuzu görüyorum. içim tarifsiz bir neşeyle doluyor.
sonra, şehit cenazelerinde ekranda gördüğüm analar dağlıyor yüreğimi. dünyanın hangi ülkesinde var evladını yitirip "vatan sağolsun" diyebilen bir anne? kim hakkını ödeyebilir ki o evlatların? ülkesi, milleti için hayatını verenleri kim çiğneyebilir ki? türklüğünden utandığını söyleyenlere diyeceğim tek şey, çek git olur. yine de aslını inkar edemezsin, kan çeker. yani utandığın kendinsin...
"vatan sağolsun!" diye çınlıyor kulaklarım. beni türklüğün ne üstün, ne güzel bir duygu olduğuna bir kez daha inandırıyor o haykırış. bu ülkede doğduğuma, türk olduğuma şükrediyorum!