tek kelimeyle boktan olan dizidir. kaba sabalığın acınasılığını mizah unsuru olarak peşin kabulle işe girişmiş, bırakınız güldürmeyi, günlük sıradan geyiklere bile yaklaşamayan diyolaglarını kahkaha efekti koyunca kurtardığını zannetmektedir. Bu tür sitcomlarda paralel kurgu olur elbet, ama sanırım paralel gidiş gelişlerde zamanın akmadığı yeryüzündeki tek dizidir. ve bu tür senaistler, yönetmenler para kazanırlar memleketimde.
şu an oturduğum apartmanın sanki ışık hızının sınırında uzayda haraket ettiğini hissettiren ve bu bağlamda izafiyet teorisini bana ispatlamış dizi. yani o kadar çok tekrarı veriliyor ki insan zamanın hiç geçmediğini yada yavaşladığını düşünüyor hep aynı görüntüleri gördükçe. hani şimdi albert einstein yanımda olsa "hah işte a.q anlatmak istediğim buydu" diyecektir buna eminim.
geçen gün sadece 5 dakika boyunca izledğim ve şu cümleyi duyduğum dizi. "anne o kadar şeyi nasıl aklımda tutayım ben yaa otistik miyim ben " . bu ne lan? senaristine bakayım dedim, tayfun güneyer' miş. hiç şaşırmadım. ulan daha otizm anlamını bilmeden, böyle bir cümle kurarak gülmesini mi bekliyorsun insanların? sen sadece otizmi rain man mi sanıyorsun? yazık sana tayfun güneyer. zaten yapımların hiçbir şeye benzemiyordu, bir de kurdurttuğun cümlelere bak. işin ilginci o kadar kişi vardır o ekipte, oyuncusu, cartı curtu bir tanesi de bir bok dememiş. yazıklar olsun.