ülkemizde yayınlanan komedi dizilerinin abartısız hepsinde, hadi hepsi olmasın çoğunda olan, sıçtığımın senaristlerinin tarihte 7882 yazılmıs olmasına ragmen utanmadan, sıkılmadan tekrar tekrar yazdığı olaylardır..
birkaç örnek vermek gerekirse başlayalım..
dizide bir nedenden dolayı kadın kılıgına giren erkek karaktere kesin birisinin aşık olması.. ulan yeter be kustuk artık bundan.. illa olacak arkadaş. travesti sever bir dizi karakteri kesin kez aşık olacak bu herife. sonra adam bundan kurtulmaya calısacak biz de gülecez falan. nah gülecez lan!
bir diğeri, esas oğlanın esas kızın odası yerine kaynananın ya da kayınpederin odasına girmesi ellemesi falan. bu da mecbur hacı. illa olacak bir bölümde. kızın anası ya da babası da ayıktırmadan oglanı dinleyecek sonra hırgür olacak bizde gülecez. yok ya! ne gülecez oglum biz buna lan düdük makarotti.
aklıma gelen son örnek de ramazanla alakalı olan..
iftar vakti, tüm ahali toplanır masada. sonra dizinin salağı, malı, gerizekalısı diye tabir edeceğimiz insan kişisi top sesini dinleyip masaya haber verecekken kesin egzoz sesi, davul sesi duyar.. iftaaar diye bağırır koduğumun topu. tam millet orucu açar. pat gerçek top sesi sonra herkes buna saldırır. bizde güleriz dimi. gülmüyoz lan işte.
buradan senaristlere sesleniyorum. birader kullanmayın artık şunları lan.
her repliğin akabinde arkadan verilen yapay gülücükler. bir yerden sonra sıkıyor, gülünecek yerde bile somurtup bakıyoruz ekrana.
o değil halkı iyice aptal yerine koymak değilde nedir? bir sanki bilmiyor muyuz nerede güleceğimizi de sen arkadan destek oluyorsun, kimsin lan sen hödük!