sebebini geçmişte değil kendimizde ve günlük yaşamımızda aramamız gerekiyor. bozkır, göçebe, bunlar basit açıklamalar. temelde aile yapımızla ilgisi var. akşamları televizyon seyretmekle, bu yapılmıyorsa, çay içip geyik yapmakla ilgisi olabilir. bir de, arkadaşlıklarda, düşünen adam pek tercih edilmez: bu adamlar kafanızı yorar, şişirir, aynı şeyleri döndürür dolaşır söyler. bir de, kitap da okumayız, okuyup tartışanı da sevmeyiz, hava atıyordur. entel takılıyordur.
şu anda tamamen kendimden söz ediyorum.
son olarak da, karar verici yöneticilerimiz ve yine karar verici öğretmenlerimiz de soru soran düşünen kişileri sevmez.
felsefeci olmak da, haliyle, artık zor iştir. çalışkan, gayretli, meraklı, dirayetli, gezgin, özgün kişilikli olmak gerekiyor. ben böyle adamları da sevmem.
filozoftan anladığınız niçe, fuko, marks, haydiger, şopeanaur, dekart gibileriyse evet yoktur. ancak filozoftan anladığınız, hüseyin nihal atsız, yusuf halaçoğlu, abdulhaluk çay, süheyl batum, şahin k, tecavüzcü coşkun ise sürüsüyle var.
Türkler göçebe bir yaşam sürdükleri için mabed tarzı yapılar , kültür sanat için inşaalar pek yapmazdı.düşünce ortamının oluşması için bu tarz şeyler şart. Ayrıca gırgıra alınacak konu değildir. kalkıpta nihat doğan'a dalga konusu da olsa türk düşünürü denmemeli.Dalgaya alınan konuda gelişme olmaz.
filozof diyince daga bayira yerlesmis, butun gun yiyip icip manzaraya karsi piposunu tutturen arada bir de bir iki akilli laf eden bir adam hayal edenlerin onermesidir. peki, dusunmeyen bir turk toplumu nasil olur da yuzyillarca hukum surmus imparatorluklar, beylikler ve bir cumhuriyet kurabilir? bu is sadece asmaya, kesmeye mi bakiyor zannediyorsunuz hala? o kafatasinin icindeki organi kullanmak, sadece 'realizm sikti abicim oturup bi dusuneyim de romantizm akiminini baslatayim ben artik.' demek mi oluyor?
(bkz: mustafa kemal ataturk)
(bkz: ibni sina)
(bkz: farabi)