türk evleri asla yetmez insanlara. yahu 120 metrekare eve çıkıyorsun 3 kişilik aile diyor ki yetmiyor bu ev. ulan elin japon'u 50 metrekareye sığıyor sen nasıl sığmıyorsun. sonra anlıyorsun olayı. evin en büyük odasının adını misafir odası koyuyorsun, kullanılmayan koltukları ve perdeleri yerleştiriyorsun, gümüşlük koyup çay bardaklarını diziyorsun, kapıyı da kitliyorsun. misafir gelince de 'bakın ya bu da benim misafir odam' diyip tekrar kitliyorsun. eskiden o odada misafir ağırlanırdı artık tv nin olduğu odada ağırlanıyor misafirler. o oda sadece hava atmalık.
Arka balkona doldurulan ıvır zıvırlardır. Nedense o arka balkonlar ardiye olarak kullanılır, evde belki kullanırız diye atılmayan bok püsürük ne varsa oraya doldurulur.
misafir gelmedikçe girilemeyen, müze kıvamındaki misafir odaları.. altın varaklı koltuklar, antika değeri taşıyormuşçasına sergilenen ince belli bardak koleksiyonu, annenin genç kızken tığla işlediği dantellerle bezeli dokunulmaz bir vitrin..
Not: Bizim evde asla olmamış gereksizlikler bütünü.. annemi seviyorum ya..