Kürtler, doğudan batıya terörden kaçtıkları için göç etmediler. Göç etmelerinin altındaki plan, 30 yıl sonra, batıda mahallelerden başlayarak, Türke ait ne varsa ele geçirmekti. Mahallelerin ardından batının belli bölgelerine yerleşerek çoğunluk sağlamaktı. Örneğin istanbulda Esenler, Bağcılar gibi; batıda ele geçirdikleri bölgelerde çoğunluk oluşturdular ve bugün istanbulu ayağa kaldıracak çoğunluğa ulaştılar. imralı;dan gelen bir haberle sokaklarımızın nasıl karıştırıldığını medyadan izliyoruz. Mesela Kadıköyde her Cumartesi bir eylem yapabiliyorlar. Bu süreçlerin yaşanmasından çıkan sonuç Kürtlerin iyi niyetle batıya göç etmediğidir.
iyi niyetli olan Türkler, doğudan göç eden Kürtlere iş vermiş, aş vermiş, evini açmış, yardım etmiştir. 30 yıl önce mazlum olarak batıya gelen Kürtler, şimdi Türkleri esir etmekte ve Türkleri mazlum bir duruma düşürmektedir. istatistiklerde Türkiyenin yüzde on nüfusuna sahipler. ABD desteği ve Meclisin çıkardığı yasaların güvence altına aldığı Kürtler, şimdi Türklerin üzerinde hakimiyet kurmaktadır. Dün işçi olarak Türkün yanında çalışan Kürtler, bugün işadamı, müteahhit, nakliyeci, kısaca işveren olmuştur. Türk ise işçi olarak asgari ücretle çalışmaktadır. Bugün doğudan batıya gelen Kürtün evi, arabası,fazlasıyla gayrimenkulü vardır. Türk, kirada oturmaktadır, arabası yoktur, esnaf da can çekişmektedir, iflasın eşiğinde, avukat ve icra memurları tarafından elinde ne varsa alınmaktadır.
Türkün işini aşını ele geçiren Kürtler
Türklerin dün yanına işçi olarak aldığı iyi niyetli olarak görülen kardeş Kürtler, doğudan batıya geldiler, iş güç sahibi oldular, sahibi oldular. Doğudan batıya acındırma politikasıyla geldiler, terörden kaçıyoruz dediler. Türklerin iyi niyetini kullandılar, azınlık olmalarına rağmen Türk’e ait ne varsa öğrendiler. En az 10 kardeş olan Kürtler, ucuz fiyatlarla iş yaparak piyasayı düşürdüler. Bugün esnaf icradayken onlara bir şey olmamıştır. Hem ucuz iş yapmışlardır hem de Türkün işini elinden almıştır. 30 yıl önce doğudan batıya terörden kaçıyoruz diye gelmediler aslında,biz batının tamamına talibiz zamanla Türke ait ne varsa elimize alacağız politikasıyla geldikleri bugün yaşanan süreçten anlaşılmaktadır.
Uğur Mumcu, o dönemlerde doğudan batıya olan göçün arkasındaki ABD desteğini ve içerideki iş bilirlikçi desteği görmüş tespit etmiş ve Kürt Dosyası adlı çalışmasını yürütürken suikasta uğramıştır. Kürt-islam çetesi, Uğur Mumcunun çalışmalarından korkmuş, doğudan batıya olan göçün arkasındaki sinsi olayı ortaya çıkartacağını anladıklarından Uğur Mumcuyu haince suikast düzenleyerek öldürmüşlerdir.
Gerici ve bölücü yazarlar, yine Türk halkının iyi niyetini suistimal etmiş, aydın ve akademisyenler ise yıllardır Türk-Kürt kardeşliği masalları anlatmıştır.
Bugün Meclisteki tüm partiler adete ağız birliği yapmış, kraldan çok kralcı olmuşlar BDPyi bile sözde Kürt sorunlarını çözme meselesinde geride bırakmışlardır. Bahçeli ise sürekli olarak Türk-Kürt kardeşliği masalı anlatmaktadır ve bin yıllık kardeşliğin bozulmasından ödü kopmaktadır. Doğudan 30 yıl önce göçe başlayan, mazlum olan bin yıllık kardeşleriniz, bugün batıda ağa olmuşlardır ve Türk’e ait ne varsa üzerinde hakimiyet kurmuşlardır. Türkü kendi memleketinde esir etmişler, bunlar hâlâ kardeşlikten bahsediyor. Kardeş kardeşin canına malına kasteder mi. Bırakın bu kardeş masallarını artık.
ABDye güvenerek ayaklananlar kaybeder
Olası bir ayaklanmaya Türkler hazırlıksız yakalanabilir, ama sonra olacaklardan kimin zararlı çıkacağını ayaklanmayı çıkaranların iyi hesaplaması gerekmektedir. Böyle bir hata yapmaları bizzat Kürtlerin kendisine zarar verir, ayaklanmayı organize edenlere bir şey olmaz. Yani böyle bir ayaklanmada ayaklanmayı organize edenler kenara çekilir, olan ayaklanmaya kalkanlara olur. Libyanın Bingazi bölgesinde yaşayan halk, silahlanarak ayaklanma çıkarmış ve Kaddafi güçleriyle çarpışmaya başlamıştır. Doğuda askerin ve polisin bir etkisinin bulunmadığı âşikar. Devletin yaptırım gücünün olmadığı Diyarbakırda aynı şekilde silahlanmış olabilir ve bir anda karşımıza silahlı bir grup çıkmış olabilir.
Ayrıca yasalar silahlanmaya pek müsait. 18 yaşında bir kişiye pompalı tüfek alabilecek yetki veriliyor, diğer taraftan alkol ve sigaranın üzerine şiddetle gidiliyor. Tayyip Erdoğan ABDde 24 yaşında alkol alınması yasak, Avrupa standartlarına ulaşıyoruz diyor. 18 yaşında Avrupa standartlarında pompalı silah alınabiliyor mu? Tayyip Erdoğan bunu açıklasın da 18 yaşında pompalı silah edinme hangi Avrupa standartlarına uygun olduğunu öğrenelim. Burada alkol mü yoksa 18 yaşındaki bir kişiye pompalı silah edinme hakkı verilmesi mi daha tehlikeli acaba?
tam tersi de mevcuttur. kürdün elinde ne varsa alan türkler şeklinde. bu yüzden ayrımcılığın anlamı yoktur. hangi ırktan milletten olursa olsun insan kansız ise yapacak bir şey yoktur.