sergilenen davranış doğru mu yanlış mı beni orasını bilemem ancak bu karar temyizde gider ve bu hüküm bozulur. bozulmaz ise ortada bir ibnelik vardır kesin.
yargının daha önceki yanlış kararlarından rahatsız olmayan, ama içeriğini bilmediği ama görüşüne aykırı bulduğu kararını duyar duymaz ciyaklamaya başlayan boş insanlara rahatsızlık veren karardır.
yasaları çiğneyen , bir öğrenciye giyiminden dolayı kafayı takıp utanmadan bir de kapı önünde bekleyip , yine utanmadan resimlerini çeken kişiliğe yapılması gerekendir.
arkadaş adam prof , ama eline makine alıp üniversite kapısında başörtülü kız resmi çekiyor.
lan ben bunu sokakta yapan adam görsem döverim lan. başörtülü resmi çekiyor diye değil. sapık gibi kız resmi çekiyor diye. sadece bende dövmem. millet bi doluşur, naapıyosun arkadaşım der. ama bu prof. şimdi chp den vekilliği de garantilemiştir. saylan görseydi çok mutlu olurdu. heyhat.
kişilerin fotoğraflarını izinsiz çektiği için alınmış cezadır. bu türk bilimine müthiş şeyler katmış kişi (yalan lan o kadar aradım durdum kitabı bile yok) işi gücü bırakmış yeni galaksiler keşfetmekten yorulmuş ne yapayım demiş kapının önüne çıkmış türbanlı öğrencileri fişlemek için fotoğraflarını çekmiş. bu sayede vatan kurtulmuş, daha özgür olmuşuz refah seviyemiz artmış. ya da eğitimci diye pazarlanan bu şahıs 18 yaşından büyük ve eğitim hakkını almaya okula gelen o kıza engel çıkarmıştır. anayasa mahkemesi kanun koyamaz, anayasada ki laiklik ilkesini kafasına göre yorumlayamaz. lakin bizim devlet laikliği dine bulaşmak olarak gördüğü için böyle kullanır. aihm kararlarını hiç saymayın. adamlar pkk uzantısı partiler yüzünden bile bize ceza verdiler. ayrıca fransa'da yasak sadece lise seviyesine kadar. üniversitede yine serbest.
sadece bazı din taciri puştun ve onlara badelenmek için kuruk plmuş koyunlarınarzusuyla karar veren akp'nin faşist yargısından beklenmyecek karar değil... bu kararı alan hakim de cezayı isteyen savcı da mesleki etik konusunda alınlarına silinmeyecek bir kara leke sürmüşlerdir.
şimdi ne olacağını söyleyelim;
yargıtay b unu sike sike bozacak yasada olmayan suça ceza veremezsiniz çünkü. yargıtay bozmazsa (ki bu artık skandaldan bile öte bir rezilliktir) aihm'den dönecektir.
zaten burda uluyan kürtçü cemaatçi sırtlanların çoğunun kafasının basmadığı bir şekilde karar yüksek olasılıkla türban denen paçavra üzerinden değil, sözde kişisel özgürlükler kılıfına sıkıştırılarak verilmiştir.
ceza alan şahsın çektiği eza, sıkıntılı süreç hedeflenen asıl sindirmedir. yoksa dediğim gibi yargıtay olmazsa aihm'den üstelik tazminatla dönecek karardır.
buraya üşüşüp "türban, kutsal, ühühü" diye ortalık bulandıracak tekkaşlara da ricam nur suresi 31. ayet diye mesaj atmamaları. belli ki birileri bu konu açıldığında hemen onu söyleyin demiş. bakınız verdik doludur. devreleriniz yanmayacaksa okuyun. yoksa kesin sesinizi.
not: şimdi de yeni moda çıktı "her şey kur'an'da yokmuş" fırıldak imamlarının söylediği deli saçmalarını allah emri yerine geçirmek için açık açık dinimize sövüyor hergeleler. müslümanların kitabından elinizi çekin...
tecavüzcüleri serbest bırakıp, tübanlı öğrenciyi okula almadı diye 2 yıl hapis vermek yargıya müdahale demektir.
yargıya güven kalmadı! hoş yargı kalmadı!
edit: eksi veren salak muhtemelen kafayı sözlükten kaldırmadığı için, tecavüzcülerin serbest bırakıldığı gerçeği ile yüzleşememiş.
hemen başı açık ve mini etek ile karşılaştırılmaya başlanan konu. iyi de bu güne kadar bunlardan dolayı üniversitelerde böyle bir uygulama gördünüz mü? -se -sa 'larla değil somut olaylarla hukuk işler. anayasa mahkemesinin yıllar önce verdiği rezil bir karar ve aihm'in rezilliği ise başka konu. aynı aihm bdp ve öncüllerini pkk ile bir de tutmadı.
aynı şeklin tam tersi olsaydı, yani başı açık diye bir kızımıza bir profesör, orospu muamelesi yapsaydı veya onu rencide edecek başka eylemlerde bulunmuş olsaydı belki de o profesör ödüllendirilecekti.
çok demokratik, çok aydınlık bir ülke olduk lan. valla bak. herkes türban taksın, hatta profesör yerine de imam koyalım derslere ha? heryer imam hatip olsun lan hatta. liselerden tut üniversitelere kadar her yerde din eğitimi verilsin. off çok güzel bir fikir değil mi lan?
not: şimdi bana kalkıp bu profesör'ün aldığı cezanın çok doğru olduğundan falan bahsetmeyin lütfen. bu ülke nasıl bir ülke olduysa, kpss, lys gibi hayati sınavlarda yapılan her türlü haksızlığa göz yumulur, onlarca şehit verildikten sonra ülkenin valisi, genelkurmay başkanına hediyeler verir, bdp'li milletvekilleri dağda pkk'lılar ile kucaklaşır, küçücük kızlarımıza tecavüz edilir hem de birden fazla kişiyle, kadınlarımız öldürülür vs.. ama bunların hepsi cezasız kalır. neymiş efendim profesör, öğrenciyi derse türbanla almamışmış. almadıysa yanlış olabilir, ama adaletin nasıl işlediğini bu ülkede göremeyenler var hala. yazık.
objektif bir karar değildir, aynı ülkede eşcinsel olduğu için derse alınmayan, mezhepi veya dini farklı olduğu için hakarete maruz kalan öğrencilerde vardır ve bu öğrencilerin davası olumsuz sonuçlanmış veya halen uzamaktadır.*
bu cezadaki amaç hukukun gerekliliği değil, gazetelerde haber sitelerinde boy boy haberler yapıp halka oynamaktır.
aynı zamanda ülke üniversitelerin de prof. ünvanlarına kimlerin sahip olduğunu görmemize sebep olmuş vuku.
arkadaş bu ülke laik bir ülke,
arkadaş bu ülke demokratik bir ülke,
arkadaş bu ülke çağdaş medeniyetler seviyesine çıkma peşinde bir ülke,
peki böyle güzel, böyle rahat, böyle ferah ve böyle refah bir ülke de o kız öğrencinin baş örtüsü takma hakkı yok mu ?
diye sorarlar adama.
solcuyum, laiklik benim için önemli, onlar yobaz, onlar örümcek beyinli demeyi bilirsin! *
gel gör ki o aydın, o zeki, o parlak düşüncelerinle bu işe isyan eder kılıf ararsın.
solcu bir vatandaşın çıkıp "demokrasi bu mudur?" diye sorgulamasıdır düşün dostunu.*
şimdi sakın bana hükümetteki vatan satan malaklara bok atarak savunma yapmayın.
türkiye nin artık hukuk devleti olmadığını kanıtlayan durumdur. anayasa mahkemesinin ve aihm nin kararına göre türkiye de üniversite dahil okullara türbanlı girmek yasak. vicdani bir durum olarak bakıldığında ise profesörü savunacak değilim. yasağı uyguladığı için suçlu olmadığı kanaatindeyim. yasağa uymayanların bu kadar baskın olması ise yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış sözünü hatırlatıyor. sözde haksızlığa tahammül edemeyen bu güzel arkadaşlarımıza da gülüyorum sadece. başı sonu içeriği hiç bir şeyi belli olmayan hiç kimsenin suçunun kesinleşmediği ergenekon davasında linç kampanyasıyla suçlu ilan edilen insanlar hakkında ne düşünüyorlar merak ediyorum. parasız eğitim istediği için aylarca hapis yatan gençler hakkında, deniz feneri tutuklularının salıverilmesi hakkında, 13 yaşındaki kıza tecavüz edip de suçlu bulunmayanlar hakkında, insanları domuz bağıyla öldürüp de elini kolunu sallayarak hapisten çıkıp kayıplara karışan hizbullahçılar hakkında ne düşünüyorlar acaba. hukuk içler acısı durumda, neresinden tutsanız elinizde kalır. eserinizle övünebilirsiniz sayın akp yalakaları.
çok doğru bir cezadır. aynı hayat görüşünden erkek öğrenci okula rahat rahat girerken neden kadınlara bu muamele yapılır? ve bu muameleyi destekleyen kadınlar nasıl var olur? türbanı şekilcilik olarak yargılayıp türbanlı kadınları derse almayan kişiyi "atatürkçü" ilan etmek ise komedidir. Atatürk'ün eşi ve annesi'de türbanlıdır. zaten merak etmeyin günümüzde türban kullananların hemen hiçbiri islam'a uygun örtünmüyor.
cezası zaten ertelenemeyecek veya para cezasına çevrilemeyecektir. çünkü;
ancak kısa süreli hapis cezaları seçenek bir yaptırım olarak adli para cezasına çevrilebilir. türk ceza kanunu madde 49'da da kısa süreli hapis cezası bir yıl veya daha az süreli hapis cezası olarak tanımlanmıştır.
öte yandan profesörün bu suçu ertelenemez de. çünkü gene türk ceza kanunun 51. maddesi hapis cezasının ertelenmesi hususunda "işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir." hükmünü barındırır.
bu iki hüküm göz önünde bulunduruldugunda profesörün suçunun karşılığı olan ceza 2 yılı 1 ay ile aştığı için ne adli para cezasına çevrilebilir ne de ertelenebilirdi.
kıyas ile insanlık sorgulayan zatları her olayda olduğu gibi meydana çıkarmış haberdir. bakın algınızın seviyesine inmeye çalışarak tane tane hatta maddeler halinde yazacağım ki eminim yine de anlamayacaksınız.
-hakkı gasp edilen bir öğrencinin ki bu öğrenci türbanlı imiş. hakkının yenilmesine karşı çıkmasının sonucunda davanın kazanılmasına memnun olan bir insan aynı memnuniyeti başında türban olmayan ateist bir öğrenci için de gösterebilir. senin o çöp poşetine layık faşist beynin bu duruma anlam veremese de mümkündür.
-bundan birkaç ay önce alevi bir öğrencinin aşağılanmasına olağanca şiddetle tepki vermiş olan ben, o öğrenci dava açıp kazansaydı "adalet yerini buldu" derdim tüm insanlığımla.
-herhangi bir haber yalan bir haber değilse ve galeyana gelmiş milletimiz tarafından şişirilmedi ise; ırkı, inancı, görüşü beni zerre kadar ilgilendirmez. bir haksızlık söz konusu ise hakka tecavüz meşrulaşmaz nazarımda.
-aleviyi de savundum, türbanlıyı da, solcuyu da, sağcıyı da. bir nebze insanlığın varsa eğer, sen de bunu yaparsın. bir tarafa kin kusarken diğer tarafın yılmaz savunucusu olmazsın kıt beyninle.
maddeye dahil olmayan not: yahu şurada türbanlı bir kızın hakkına tecavüz edilmesi sonucunda, kazanmış olduğu davaya bir yorum yaptım diye ki cezanın aşırı olduğunu düşündüğümü de belirttim. hemen "alevi olanın hakkı yenildiğinde susan cahil yobazlar" yaftası geldi hiç bekletmeden. sen nasıl bir spermin ürünüsün anlamıyorum ki? nasıl çalışıyor beynin gerçekten anlamıyorum. he ben yine de boşluğa yazıyorum bunları. anlamayacaksın sen. koş tivıtıra ülkeyi kurtar hadi canım.
türkiyedeki adalet, ceza sistemini anlamamı gittikçe zorlaştıran bir haber. harç eylemi yapana sekiz, tecavüze beş, başörtülüyü derse almayana iki yıl. (ki ilk başta 2,5 yıl düşünülmüş)
her ne kadar ben de türkiye'nin akpli gidişatını, badem bıyıklıların ve türbanlıların kayırılmasını ve refahlarının yükseltilmesini beğenmeyip kendimi nefret kutuplaşmasının bir diğer noktasında bulsam da, profesörlerimizin bu tür davranışları karşısında üzülüyorum.
avukatının savunması ise şu:
"Türk Hukuk sisteminde özellikle Anayasa ve AiHM kararları ile türbanlı olarak derse girilmesi yasaklanmıştır. YÖK Eski Başkanı’nın sözlü beyanı bunu değiştirmez. Mahkemeye gelen Ege Üniversitesi Rektörlük yazısında da, hukuksal bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir. Sanık müvekkilim sadece türbanla üniversiteye, derse giren öğrencileri tutanak ile tespit etmiştir. Bu bir suç değildir. Hiç bir öğrencinin eğitim hakkını engellememiştir. Beraatini talep ediyorum."
profesörün yaptığını yanlış bulsam da, mahkemenin duygusal ve siyasi kararını daha da yanlış buluyorum.
