11.sınıfta olupta edebiyat yazılısında bilemediği boş sorusunun altına 'sizi seven öğrenciniz hede'yazıp kalp çizme potansiyeli olan öğrenciler.
(bkz: sevgi pıtırcıkları)
(bkz: sarılalım sıkı sıkı)
NOT: hocam aninnem hastaydı düzgün çalışamadım kusura bakmayın affınıza sığınıyorum
alınan not:30
not2: hocam çok hastaydım çalışamadım hoşgörünüze sığınıyorum
alınan not:20
not3: hocam elektrikler gitti çalışamadım
alınan not:10 hocanın notu: yalanını skim senin ben
not4: amk bi yaragım yok. turp gibiyim. kimse hasta değil aileden. elektrik su doğal gaz alayı mevcut. ipnelik değilmi lan bu kez keyfi çalışmadım harbiden.
alınan not:90 hoca notu: böyle de ciğerimi ye lan.
genellikle ters köşe yapılan sorularda veya aynı konuyla ilgili benzer konuların daha iyi bilindiği sorularda puan almak için taktik kullanan öğrencidir.
tüm teorik derslerimin vazgeçilmezidir.
efenim mükemmel bir öğrenci olmadığım aşikar, hatta vasat bile denilebilinir benim için.
zira sayısal çıkışlı olmama rağmen * gidip paçalardan ezber ve sözel içerikli teorikler akan bir bölüm okuyordum,* ve zerre kafam basmıyordu ve odaklanma problemim vardı ayrıca yazım çok çirkin. ve sevgilisinin adını bile unutabilmiş hafızada biriydim. ama mesleğime aşıktım, halada aşığım.anlayacağınız bu bölümü okuyacak son insanım teorikleri açısından.
estetik ve sanat felsefesi, sanat tarihi, türk dili* gibi derslerden geçebilmem için yeni bir beyin nakline ihtiyacım vardı. tıp henüz o kadar gelişmediği için kendi emeklerimle bir yere gelmem gerekiyordu. ama bu basit bir vize kağıdından fazlası demekdi. akılcı bir çözüm olarak kağıtların altına;
"hocam şimdiden kolay gelsin, öncelikle yazımın çirkinliği için özür dilerim akabinde sizi ve dersinizi ne kadar sevdiğimi belirttikden sonra, saygı, sevgli, hörmet bla bla bla.. kerter" dedikden sonra kağıdı teslim ederdim,
birde sınav esnasında kopya çakamayacak kadar beceriksiz ama gururlu vede konuyu yarım yamalak bildiğimden her soruda; ülkeyi kurtarıp, sanatın ülkemiz için önemini vurgulardım +cevabı resimli olarak anlatırdım. zira işe yarıyorlardı,
anlgo-sakson toplumların sosyo-ekonomik yapısından girip bizi niçin avrupa birliğine almadıklarını matıklı çekilde bağladığım efsane cevap hala gsf koridorlarında konuşulmakdadır efenim. hocalarda bu garip uslubumu sevmişlerdi de zaten. ama uygulamalarda işe yaramadığından bu yöntem, çapraza düşmüşümdür + genel akademiğim 1,74 olmasına karşın dönem tekrarına düşmemekde ısrarlıyımdır.
tersten açılan 3 sayfalı bir muhasebe sınavı, koskoca beyaz kağıtta yazanlar:
''hocam öğretim hayatım bitecek çalışıyorum çalışıyorum anlamıyorum beni bu dersten geçirin artık.''
bilmiyorduk disiplin suçuymuş. bir şey olmadı tabi disiplinlik olmadık. yine olsa yine yaparım pişman değilim geçirsin onlarda.
ediş büdüş: evet geçirmemişti gaddar hoca. sonra çalışıp AA ile geçmiştim. demekki neymiş babalarımız haklıymış çalışınca oluyormuş.