Caanım sözlüğümün karşıt fikirli kardeşlerini bir anda aynı safta toplayabilmiş muhteşem bir entry.*
Birden ampuller yandı kafamda.Hani bir zamanlar eski adıyla "tevhid_i tedrisat" , şimdiki deyimiyle "öğretimde birlik" diye bir yasa vardı.Acaba bunu bilen , bilip te hatırlayan var mı?Ne oldu ki bu öğretimde birlik yasasına?nasıl altı oyuldu?bu günlere nasıl geldik?......anlamı var mı bunu konuşmanın?hayır.yok.
yok , çünkü birdenbire olmadı her şey şiirde dediği gibi!...üzgünüz...şaşkınız...
aman canıım , üzüldüğümüz şeye bak.çiftçilik yapıp birden iktisatçılığa dikey geçiş yapan adam smith amcanın * "laisser fairre, laisser passe" si yapılacak olan.
bir dönem komünizm geliyordu...hepimiz çok korktuk.neyse ki gelemedi.birden devran değişti şeriat geliyordu...yine çok korktuk...o da gelemedi...çok şükür korktuklarımız(ya da korkutulduklarımız) başımıza gelmedi.çok şükür ... çok şükür...
bu günleri de gördük.Du bakali...daha neler görecez.
22 temmuz 2007 genel seçimlerinde %47 oy alan akp' nin tek başına iktidar olup cumhurbaşkanlığı koltuğuna da abdullah gül' ü getirmesiyle gelişen olayların son zincirini oluşturan yök başkanının yaptığı ilginç açıklamanın ana konusur.**
sayın yök başkanımız üniversitelerin paralı olarak eğitim seviyesinin artacağını, durumu olmayan öğrencilere de kredi verilmesiyle sorunun çözüleceği gibi bir yaklaşımda bulunmuştur...evet amerika da bu böyle olabilir ama bizim ülkemize gelelim:
her yıl üniversiteye girmeye çalışan 2 milyon öğrenciden 200 bin öğrenci yerleşiyor aile planlaması gibi konulardan haberdar olmadığımız için doğrup doğrup salıyoruz etrafa genç nufus hergün artıyor buna bağlı olarak hala bu nufusa yetecek kadar üniversitemiz ve iş imkanımız yok. durumu olan öğrencilerde zaten paralı okuyor özel üniversitelerde, bizim verdiğimiz har(a)çları söylemiyorum...neyse bu durumda zaten parası olan rahatlıkla okuyor ( özel hocalar dershaneler özel okullar vb. )
ancak yoksulun, ezilenin yanında olan akp' nin acaba daha da çok oy alabilmek içinmi böyle birşey isteyebileceğini düşünmüyor değilim. malum tuzu kuruların kime oy verdiği.
son olarak git gite cahilleşen daha da dış güçlere bağımlı olan ve daha çok bağımlı olması için uğraşılan dini inançları sömürülen halkımıza atılmayan çalışılan son tekmelerden birdir. bi daha ki seçimlerde daha yüksek oy bekleyen parti stratejisidir.
türkiye'de bilim adamlığı amerikayı taklit etmekten geçer. bilirsiniz belki.
hoca efendi de böyle demiş. "ben ne dedim ki" diyor kameranın birine. gülgeç, çok da dürüst görünmeyen bir mizacı var. akp'nin çok becerikli bir şekilde "yabancı danışman" marifetiyle bulduğu ortalık karıştırıcılarından. türban dedi, paralı eğitim dedi, zınk zunk dedi. demeye de devam edecektir.
konuya gelirsek, türkiye'de paralı eğitimin hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum. ilk 500'de hangi üniversitemiz, nerede yer alıyor? insanların para vererek avukat olabildiği bilkent üniversitesi eğer başarılı bir üniversite ise, neden elle tutulur bir şeyler geliştiremiyor, sürekli kendimizi avuttuğumuz yarışmalarla uğraşıyor? onu bırakın, neden süper üniversitelerimizin, odtü'nün, boğaziçi'nin, bilkent'in bir teknoloji şirketi mevcut değil? neden patent şirketleri yok?
üniversitelere ekonomik olarak özgürlüğü vermek için özel girişimciliği öne çıkartmalarının önünü açmalı ve bilimsel geliştirmeleri şirketleşerek paraya dönüştürmelerini sağlayacak girişimlerde bulunmalıyız.
diğer taraftan eğitimdeki sorunlar, şu ana kadar gelmiş ve geçmekte olan siyasi beceriksizliklerle, başarıya yönelik olmayan - sadakat ve kayırma ile görevlendirilmiş başarısız eğitim elemanları yüzünden kaynaklanıyor.
üstelik amerika başarılı eğitimde takip edilecek belki de son ülke -- çünkü tek yaptığı dünyada, kendilerini kendi ülkelerinde kanıtlamış iyi bilim adamlarını abd'ye çekerek önlerine ihtiyaç duyduklarından da fazla para yığmak.
ne kadar az gelişmiş düşünceler ne kadar az gelişmiş beyinlerce ne kadar yüksek makamlardan seslendiriliyor görebiliyor musunuz?
yök başkanımızdan beklenen söylem/öneridir.
sen devlet yönetirken, şimdiye kadar gelmiş geçmiş yök başkanlarının rektörlük, dekanlık yapan insanlardan seçildiğini göz ardı edip tombala bile demiycem, birinci çinko tadında birini yök başkanı yaparsan o da bu şekilde ileri geri konuşur.
ha birde yukarıda okuduğum girilerden birinde bir yazar arkadaşımız "sahibinin daha bir ne demek istedigini sormadan, tefe koyulmasina, hakaret boyutuna varacak derecede elesrilmesine yol acan cumle" şeklinde bu zat-ı muhteremin asıl demek istediğini açmaya çalışmış. katılıyorum bu pekala güzel bir proje olabilir, olabilir ama biz petrol zengini bir arap ülkesi değiliz, yahut bir abd bir ab ülkesi değiliz, memleketimizde yaşayan insanların çoğunun gece uyurken karnı gurulduyor azizim. insanlar buna rağmen iş garantisi olmasa bile boğazlarından kesip evlatlarını okutuyorlar. sen birde bu insanların sırtına kredi yükü mü yükleyeceksin?
ha tamam kabul senin dediğin olsun madem öğrenciye kredi veriyorsun, iş garantisi de verecek misin? yoksa ben 10 yıl sonra hala manav dükkanında iktisat lisans diploması asan esnaf görecek miyim? bence asıl sorun bu...
açıklamanın bir kısmında ise bunun gerekçesinin ara eleman sıkıntısı nedeniyle olduğunu söylüyor sayın yök başkanımız. hayır yök zaten başlı başına bir dert yeni başkan daha da dert olacağa benziyor. ama bir de bunun yanına üniversiteleri bilim yuvası yapacağız gibi bir söylemle yola çıkan insanların eleman yetiştiren bir kurum nasıl ve ne için bilimsel olması artık iyice belli oluyor. yazık artık bırakın öss'ye hazırlanmayı diycem ama onu da yapmazsanız yapacak birşey kalmıyo yaşamak için. neyse burası türkiye diyorum.
yusuf ziya özcan'ın üniversite yıllarında ekonomik durumunun ne oldugunu bilmemekle beraber sadece kendisinin de ankara üniversitesinden yani bir devlet üniversitesinden mezun oldugunu düşünürsek geçtiği yolları inkar eden bir adamın söylemidir. 1973 yılında bir devlet üniversitesinden mezun olup şikago üniversitesinde master ve doktorası yaptıgı sırada eğitimden ve sisteminden etkilenmiş olsa gerek. fakat unutulmamalıdır ki bu memleket, politikasını beğeniriz veya beğenmeyiz, devlet parasız yatılı okulundan çıkıp da başbakan ve cumhurbaşkanı* olunabilen bir memleketti.*
sabah haberleri okurken önce şaka sandığım ama adamın ciddi ciddi parasız adam okuyup napacak tarzında konuştuğunu görünce ne diyeceğimi bilemediğim öneri.
ha istese onu da yapar o ayrı, adamlar hakaret ediyor hop oylar %5 artıyor, devletin kar eden kurumlarını üç kuruşa satıyor hop oylar %10 artıyor.
üniversiteleri de tamamen paralı yaparlarsa gelecek seçim %70 garanti artık.
tez konusunu 'camilerde yaşam' seçerek profesör olmuş sosyolog(!!) bir varlıktan çıkması normal olan sözcük öbeği..orda burda sosyolog olduğu belirtilmese de görüp bilmeyenler de bir şey sanmasa keşke.. ülkeyi nasıl cahilleştiririm , nasıl düşünemez ve karşı koyamaz hale getiririm diye düşünmüş olduğunu sanmak istiyorum ,en azından bir avuç da olsa zeka kırıntısı barındırdığını anlarım o zaman.. burdan yök başkanlığının da parayla yapılmasını talep ediyorum kendisine..
ne dediğini bilmeyen bir insanın ince ifrazatıdır.
dünyanın her yerinde üniversiteler paralı değildir. uygar dünyadan örnek verilecek olursa, almanya'da üniversiteler paralı değildir. bugün izlediğim bir haberde söylendiği gibi, cumhuriyetin kazanımları sayesinde çoban cumhurbaşkanı, kayıkçının oğlu başbakan olmuştur. şimdi halkçı görünüp şark kurnazlığı yapmaya çalışan zihniyetin ürünü böyle bir organizmanın yüksek öğretim kurumu başkanı olması, evlatlarını işadamlarının burslarıyla amerika'da okutan bir adamın başbakan yapılması, dahası, 30 yaşındayken 15 yaşında kızla evlenen bir adamın cumhurbaşkanı yapılmasından sonra pek de anlamsız gelmemelidir. ne olacak canımcı zihniyet bundan sonra ne halt edecektir, asıl izlenip gülünecek, ardından da acınacak durum budur.
ancak, türk halkı en az yüzde kırkyedi oranında bunu haketmiştir. kurtulmak isteyen kurtarılır, kurtarılmaya direnç gösteren değil. çok katı bir yorum olduğu düşünülebilir, ancak bana göre üniversiteye gitmek yerine dağıtılan kömürleri yakmaya devam etmeleri önerilir. eşek eşekliğe razı olup devam ettiği sürece de sırtına semer vurulması kimseyi rahatsız etmemelidir. büyük temennim de bir sonraki seçimlerde malum zihniyetin yüzde seksenden aşağı oy almamasıdır. bu sayede semerkeş canlıların insanlık dışı yaşama inatlarından anlaşılacağı üzere, acınacak bir halk yerine soytarılık eden bir yığın izlenilecek, farkında olan tüm insanlarla birlikte bu kömürgen çoğunluğa biteviye gülünecektir.
eh, hadi hayırlısı. artık parayı bastırınca kampüse türbanla da girilir, başı açık hanım kızlarımızın üniversite bursu kesilirken dinibütün tübanlı bayanlara ne türden burslar icad edilir, ya da uzun saçlı gençlerimiz üniversiteden geri çevrilirken kumaş pantolonlu evlatlarımıza verilecek kolormatik gözlük bursunun tadından yenmeyeceği günler gelir.
fizik bölümü mezunu pastaneci, kimya mezunu aygazci ve diplomali hiyarci gibi hemen hergün karsimiza gelen olgulari yok edecek söylemdir.
hala bazi zeka sahibi olan kişilerin farkettiği yahut farketmek istemediği bir hususu vardir. ülkemizde üniversiteler ne mala ne davara faydasi olan yüksek liselerden baska bir şey değildir. - aci ama gercek-
eğer bu yasa tasarisi ve fikir somut olarak uygulanirsa üniversiteler elitlesip niteleklesecektir.
gelgelim es gecilmemesi gereken baska bir olguda liselerin elinin yüzünün düzeltilmesi ve gercek anlamda lise olmasidir. ülkemizde bir cok lisenin niteliği kahveden öteye gecEmemektir.
önce harlayacağimiza düsünüp adam akıllı düsünmemiz gerekiyor. akli olan her insan, kendi kenidini eğitebilme melaikEsine marufsa diplomaya gerek duymaz. elbette okuyanla okumayan bir değildir.
--spoiler--
yüksek teknik okullara ve yüksek meslek yüksekokullarına yönlendirmek. Ara elemana ihtiyaç var. istihdam sorunu çözülür."
--spoiler--
bu söylem bile ülkemizde generaldense cavus gerektiğini ne güzel izah ediyor. o zaman bu söylem niçin birilerine dokunuyor?
sart martlar bahane değildir, ona bakarsaniz ülkemizde tropik iklim yoktur ama avakadop yetismektedir.
üniversiteleri paralı yapmak için önce çekirdekteki eğitim sorunlarını gidermek lazım. ara eleman lazımmış doğru. ama ara eleman yetiştirecek kurum nerde? üniversiteliye burs verelim çalışmaya başlayınca ödesin. kardeşim üniversite bitirenlerin işsiz kaldığı bir memlekette resmen milletle dalga geçmek bu... önce çekirdekteki sorunlar halledilsin, gelir dağılımındaki adeletsizlik giderilsin eğitim sistemi değişsin ondan sonra yap abd deki üniversiteler gibi!!
sahibinin daha bir ne demek istedigini sormadan, tefe koyulmasina, hakaret boyutuna varacak derecede elesrilmesine yol acan cumle. Ingiltere' nin Amerika' nin ekonomisinin ciddi bir kismini dayandirdigi parali universite sisteminin Turkiye de hemen fakir edebiyati yaparak fakirin cocugu ne olacak gibisinden elestrilmesi cok ta saglikli bir tutum degildir kanimca. Her ogrenci kazandigi okul icin hem devletten hem de ozel sektorden kredi alacktir, ve odedigi parayla kalitesi yukselen universitesinden mezun oldugunda, simdi oldugu gibi sadece bitirmekle kalmayip, kalifiye eleman statusunde hem turkiye de hem de dunyanin bircok ulkesinde universite hayatinda kendisine sunulan egitim olanaklarini, ders aldigi yerli yabanci profosorleri referans gosterek ise girebilecek, ve kredi borcunu odeyeilecektir. Parasiz egitim isterukculerin aldigi parasiz seyin egitim oldugunu tartismak gerekir. Zira hala bircok universitede akademik kadro diye iki yardoc, bir dr, bir ogretim gorevlisi bir de aras,gor den olusan, ihtiyac duyuldugunda bir dvd yi bile alamayan bolumlerin sayisi hic de az degil. Ha benim param var, hic bunlari kendime dert etmem, gider elin Amerikasinda irlandasinda yaparim masterimi, phd mi ama isterim ki orda alacagim kalitede egitim memleketimde olsun, burda alayim, paramda burda kalsin. Ama mesele bu kadar basit midir, hayir, tartisilmasi irdelenmesi, yanlissa prof, Ozcan'in "sagol, biz seni arariz" diyip susturulmasi, makulsa pilot universitelerle baslanarak uygulanmasi gerekir derim ben, bizzat kendim.
yıllar önce üniversitede bir öğretim üyesinden duyduğum öneri. bahsettiğine göre sistem şöyle çalışacak; öğrenciler şimdi olduğu gibi üniversiteye girecek, parası olanlar parasını kendisi ödeyecek, parası olmayanların öğrenim parasını devlet kredi olarak verecek. kredi ile okuyan öğrenci okulu bittikten sonra öğrenim kredisini ödediği gibi bu krediyi de taksitler halinde geri ödeyecek.
bu sayede üniversiteler öğrenci başı 4bin 5bin ytl senelik ücret alacağı için büyük bir mali kaynak elde etmiş olacaklar, bu kaynak ile öğretim kurumlarının imkanları, dolayısıyle eğitim kalitesi yükselecek.
düşünülmesi, tartışılması gereken bir konu olsa gerek.
Türkiye'nin en önemli kurumlarinin birisin basinda olan zati muhteremin(!) sözyledigi sözdür.Ne yani fakir olan cocogun elinden okuma hakkinimi alacaksin.Nerde kaldi anayasadaki kisi hak ve özgürlüklere diyerek canim türkiyemin ne hale geldigini gözler önüne sererek ve atam izindeyiz lafini kullanirken artik yüzümün kızaracagindan emin oldugum gereksiz söylem.
sosyal devlet anlayışını sekteye vuran açıklamadır. hiçbir vatandaş parası olmadığı için eğitim hakkından mâhrum bırakılmamalı. belki kastedilmek istenen direkt bu değildir fakat sonuçta aynen sarfedilmiş bir söz, duyarsızlık ve ciddiyetsizlik kokmakta.
kaldı ki "bunların" başbakanı "biz 8 milyon aileye kömür yardımında bulunduk" diye bir açıklamada bulunmuştur. kısa süre önce idi.
her ailede 4 kişi olsa bu 32 milyon türk vatandaşı demektir. yâni erdoğan'ın açıklamasına göre bu ülkede kömür yardımına ihtiyacı olan 30 milyon civarı insan vardır.
bu laf da bu sayısal verileri gösteren ülkede eğitim/öğretim hakkında söylenecek son sözlerden birisi olsa gerek.